- 748 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUTLU DOĞUM VE PEYGAMBERİMİZ
Peygamber efendimiz, ruhaniyetiyle bu hafta aramızda. Peygamberimizin 1443. doğum yıldönümü. 14–20 Nisan tarihleri arasında kutlanan haftaya da kutlu doğum haftası diyor ve bu haftayı Hazreti Peygamberin dünyaya gönderilişinin yıldönümü olarak kutluyoruz.
Âlemlere rahmet ve insanlığa müjdeci, uyarıcı ve temiz ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Hz. Muhammed (sav) sonuncu ve tüm milletlerin peygamberidir. Efendimizin doğum gününü kutlarken kendimizi, toplumumuzu ve olayları yeniden gözden geçirerek, bize örnek olmak üzere gönderilen Hz. Muhammed Mustafa (sav)’i anmadan öte, anlamaya ve hayatımızın her anında, onunla olmaya çalışmalıyız! Her şeyden önemlisi Resulullah’ı ve onun getirdiği Kur’an’ı anlamaya, onun ahlakıyla ahlaklanmaya çok ihtiyacımız var.
Şayet Allah’ın Resulünü gereği gibi anlasaydık, onun hayatını örnek alsaydık, onun ahlakıyla ahlaklansaydık, Kur’an’ı da anlayarak yaşasaydık bugün yaşadığımız ailevi, ticari, sosyal sıkıntılarımızın hiç birini yaşamayacak, tüm çevremizle sorunsuz yaşayacaktık… Ülkemizde yaşanan ekonomik, kültürel, siyasi, etnik ve mezhebe dayalı sorunlar da olmayacaktı. Müslümanlar birbirini öldürmeyecek. Analar ağlamayacak, kadınlar sahipsiz, çocuklar yetim kalmayacaktı. Dünyada Müslümanlar zulme uğramayacak, hor ve hakir görülmeyecek, katledilmeyecekti. Şayet fert, toplum ve millet olarak Hz. Muhammed (sav), Kur’an’ı iyi anlamış olsaydık, bu gün huzur ve barış içinde yaşayacaktık...
Ferdi ve toplumsal sorunlarımızın çözümü; ülkemiz, bölgemiz, Türk dünyası, İslam âlemi ve bütün insanlığın kurtuluşu, ancak ve ancak Resulullah’ı anlamakla, onun hayatını örnek almakla, yani Kur’an’ı yaşamakla, onun ahlakıyla ahlaklanmakla mümkündür. Bunun için günahlarımıza tövbe edip yeniden Müslüman olmamız, İslam’ın yeniden dirilişini sağlamamız, İslam Rönesans’ını gerçekleştirmemiz şarttır. Bu dirilişi, önce kendi nefsimizde olmak üzere, toplum bünyesinde de gerçekleştirmeyi düşünmek, bu uğurda çalışmak her Müslüman’ın görevi olmalıdır’
Peygamberimizi nasıl anlamalı ve nasıl anlatmalıyız! Tabiî ki bu Kur’an’ın ve İslam’ın ölçüleri içersinde, hurafelerden uzak ve süfli düşüncelerden arındırılmış olarak olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, insanlık için en güzel rehber ve model; bütün güzellikleri bünyesinde toplayan ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilen Hz. Peygamberimizin insanlığa sunduğu modeldir. Çünkü O, tam bir anarşi ve kargaşa ortamında, insanlık için doğan bir güneş, çirkinlikleri güzelliklere tebdil ederek yücelen kurtuluş ve müjde rehberi olmuştur... İnsanlık O’nun getirdiği yüce değerler ve prensipler doğrultusunda büyük medeniyetler kurmuş, kaybedilen haklarına kavuşmuş, fıtratında var olan yüce değerleri farkına varmış, kadın erkek Allah’ın ve cemiyetin huzurunda eşit olmanın hazzını tatmıştır.
İnsanlığın ve Müslümanların aziz, sevgili, yol göstericisi efendimiz, kılavuzumuz, peygamberimiz Muhammed Mustafa’yı anlayarak, Allah’ın sevgisini, korkusunu her an içimizde hissederek anarsak ancak bir manası olur. Peygamberimizi senede bir hafta, senede bir gün anmak, hatırlamakla, peygambere bağlılığımızı ve peygamber sevgisini yerine getirmiş olamayız. Çünkü gerçek müminler peygamberimizi hayatlarının her alanında, her an rehber yapmalıdırlar! Akıllarını, gönüllerini, duygularını, düşüncelerini ve tüm eylemlerini Hazreti peygamber sevgisine, saygısına ve talimatlarına göre düzenlemezlerse, peygamberimiz hayatımızda daimi olarak dost, rehber olarak her an bulunmazsa bu Peygamber sevgisi, şuuru ve Müslümanlığımız sorgulanmalıdır!
“Ey insanlar, size kendi aranızdan, sizler gibi sade bir insan olarak, bir elçiyi gönderdim. O elçi size çok düşkündür, size çok tutkundur, sizin sıkıntıya düşmeniz onun çok ağırına, gücüne gider, size karşı şefkatli ve merhametlidir.” Ayeti de gerçekten çok düşündürücüdür. Peygamberimizin şefkat ve merhameti, yaşadığı çağlardan bugüne, bütün insanların kalbine adeta bir güneş gibi ışık tutmuş ve O’nun sıcaklığı bütün gönülleri ısıtmıştır. O’nun zamanında, Irk ayrımı, cins ayrımı, renk ayrımı kaldırılmış, insanların malları, canları ve huzurları teminat altına alınmıştır. Hz. Peygamber insanlık için yepyeni bir ufuk, doğan bir fazilet güneşi olmuştur… Peygamber sevgisi, insanların ve insanlığın huzur ve mutluluk muştusudur. O’nun doğumuyla gecenin aydınlığa yönelişi gibi tüm dünya ve insanlık aydınlanmış, karanlıktan ışığa doğru, zulmetten nura doğru yeni bir medeniyete uyanmıştır…
Bugün Hz. Peygamber’in insanlığa sunduğu zengin mirastan yararlanmak ve sosyal yapımızda aksayan unsurların çözümünde bu dinamik değeri harekete geçirmek gerekmektedir. Bu gün insanlık ve insanlar sevgiye, şefkate, merhamete aç. İçinde yaşadığımız çağda insanların Peygamberimiz gibi merhametle sevmeye, sevilmeye, yaşamaya, O’nun örnekliğine, manevi önderliğine ve ilahi rehberliğine son derece ihtiyaçları vardır. O’nun kin ve nefret toplumunu ’sevgi toplumuna’ dönüştüren yaşayışına ve mesajlarına ihtiyaçları vardır. O, güzelliklerin müjdecisi, tehlikelerin uyarıcısı, Hak ve Hakikatin davetçisi olarak gönülleri ve dünyayı aydınlatan ışık durumundadır. O, insanlık için gönderilen kurtuluş reçetesidir. O, yegâne örnek alınması gereken önemli, büyük bir şahsiyet olarak devamlı hatırlanmalıdır…
Kurtuluş, müjdeci, uyarıcı ve insanlığa rahmet olarak gelen, Kur’an’ın sırrını açıklayan sevgililer sevgilisine selam olsun... Ey sevgililer sevgilisi, ey özlenen peygamber, selam ve salâvatlar hep sana, ehli beytine ve ashabına olsun! Sonsuz selamlarımızı, dualarımızı gönderiyor, bağlılıklarımızı, sevgilerimizi ve saygılarımızı arz ediyoruz…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.