MİTOLOJİ 'NİN GİZEMİ !
MİTOLOJİ’ NİN GİZEMİ !
YAZAN : YAHYA AKSOY
Geçmişe ait uygarlıkların mitleri, söylenceleri,efsaneleri ve sözlü anlatımları olarak tanımlanan MİTOLOJİ’ nin derinliklerinde gizlenen sırlar, anlamlar, anlatımlar ve söylencelerde insanlık tarihinin derin temellerini görmekteyiz.
KÜLTÜR AJANS YAYINLARI 224. sırada yer alan ve resimlerlerin desteklediği metinlerden oluşan 264 sayfa "DERİN MİTOLOJİ " kitabı ile , mitolojinin dehlizlerine adeta bir " DİYOJEN FENERİ " ile inen, yakın çalışma arkadaşım ve dostum , hayatını külltür ve bilime adamış gerçek bir araştırmacı yazar Hayrettin İVGİN, insanlığın düşünce felsefesine büyük bir ayna tutarak tarih öncesini günümüze ve geleceğe taşımaktadır.
Düşünce, felsefe, mitoloji, sanat ve kültür tarihine en büyük bir hizmet olarak gördüğüm bu çalışmayı ortaya koyan "(İnançlarda- Söylencelerde- Folklorda- Geleneklerde) DERİN MİTOLOJİ" isimli çok değerli eseri heyecan, merak ve ilgiyle okudum. Hayatın ve düşünce felsefesinin temellerini anlamak için herkesin bu eseri okumasını tavsiye ederim.
"Türk Mitolojisinde Deniz"le başlayan eserde, okuyucuyu aydınlatan şu ana başlıklar yer almakta:
"Anadolu Halk Kültürnde Lokman Hekim İnanışı/ Anadolu İnançlarında Ateş İyesi / Nuh Tufanında Gemiye binmeyen ’ Ucubilik’ lerle İlgili Mitolojik Anlatılar/ Kur’an’da geçen Hârût ve Mârût anlatısının Anadolu Halk hikâyeleri ve edebiyetındaki Yeri / Mitolojik Vak Vak Ağacı ve Kültürel Yansımaları /İnanışlarda, Kutsallıkta 7 Sayısının Sembolik Anlamları/ Türk Dünyası Kültüründe bazı mitolojih Hayvanlar/ Dâbbetül -Arz / Mitolojik Çıkışlı Geleneklerde Bahar Bayramı / İnanışlarda, Söylencelerde Turna Kuşu ve Göç Yolları / Hıdırellez ve Miyolojik Kökleri /Ashâbı Kehf (Mağara arkadaşları ) Yedi Uyurlar / Miraç ve ’Kâb-ı Kavseyn’ / Burak / Erbain’den Nevruz’a, Nevruz’dan Hıdırellez’e... "
İnsanlığın uzun hayat serüveninde ve toplumsal hafızasında derin, renkli ve zengin izler bırakan mitolojik söylenceler, efsaneler ve masallar belirleyici temel oluşturmuş ve dünya kültür mirası olarak yerini hep korumuştur.
Altay Türkleri’nin "Yaratılış Destan "nda şöyle denmekte:
"Dünya bir deniz idi, ne gök verdı, ne bir yer / Uçsuz bucaksız, sonsuz sular içreydi her yer/ Tanrı Ülgen , yoktu bir yer konacak / Uçuyor, arıyordu, bir katı yer, bir bucak/ Kutsal bir ilham ile nasılsa gönlü doldu/Gaipten gelen bir ses, ona bir çare buldu."
Su olmadan hayat olmaz , suya ecel gelmez gerçeğini ve su ve denizle ilgili mitolojik söylenceleri ve halk kültürünün derin zenginliğini kaynakçaları ile birlikte DERİN MİTOLOJİ kitabında bulabilmekteyiz.
Hekimlerin pîri olarak kabul edilen ve Kur’an’ı Kerim’ de , " Andolsun biz Lokman’a ; ’Allah’a şükret !’ diyerek hikmet verdik..." Lokman Sûresinde anlatılan (12.Ayet ) LOKMANHEKİM hakkında Anadolu halk kültüründe yer alan tüm hususlar bu eserde ayrıntılı bir şekilde yer almış bulunmakta.
İnançlar , ilk önce su ile başlayan ve ateşle devam eden kültür temelleri , Süleymaniye Kütüphanesi ve Topkapı Müzesi yazmalarından alınan belgelerle ve kutsal kitaplardan ve mitolojik söylencelerden alınan çok derin ve anlamlı örneklerle anlatılmış.
Ateş sunağı’nı, Mezopotamya’da yaşayan kavimlerin ateşi tanrı olarak benimsemelerini, Hindistan’da ’Ateş İlahı’nı, Tevrat ’a göre Tanrı’nın,musa’nın gözüne yanan ateşli bir çalı olarak gözüktüğünü, Yunan mitolojisi’ne göre Zeus’un ateşi kendi tekelinde tuttuğunu, Prometheus’un Olimpus Dağı’nda zirvede bulunan ocaktan ateşi alarak halka ulaştırmasını, Türklerde, araplarda, İran’da ve Orta Asya’da ateşle ilgili tarihin derinliklerini, Tanrı Ülgen’in ateşi insanlara armağan etmesini, Nevrûz’da kötülükleri yok eden ateşin üzerinden atlanmasını, ’ mitolojide ’cehennem ateşini ve araf ateşi’ni ayrıntılı bir şekilde bütün kaynak eserleri ile birlkte " DERİN MİTOLOJİ" kitabında bulabilmekteyiz.
Düşünce ufkumuza ve hayat felsefesine derin bilgiler katan bu eserde; Nuh Tufanı ve Ucubilik ile ilgili mitolojik anlatıları en çarpıcı ve en önemli örneklerle bulabiliyoruz:
"Tufan her tarafı kapladı.Su dağları aştı. Yeryüzündeki insanlar ve hayvanlar tamamen yok oldu. O sırada Nuh’un gemisi, dağlar gibi büyük dallgalar arasında yüzüyordu.İşte böylece tufan hali altı ay kadar sürdü.Sonra Allah’ın emriyle yağmurların arkası kesildi ve sular çekildi. Gemi bir rivayete göre Nahçıvan’da Gemikaya üzerine, başka bir rivayete göre Cûdi Dağı’nın üzerine oturdu ve gemidekiler kurtuldu.âlem bir başka âlem oldu. Ondan sonra insanlar Hz.Nuh’un üç oğlundan üredi. Onun için Nuh’a ’İkinci Adem’ denildi."
Bâbil halkına sihir ve büyücülük öğreterek, yaptıkları kötülükleri sebebiyle sürekli azaba çarptırılan ’Hârût ve Mârût melekleri’ ile ilgili olarak Anadolu Halk Hikâyeleri ve Edebiyatı’ndaki yer alan anlamlı örnekleri bu kaynak eserde görebiliyoruz.
7 sayısının insanlık tarihinde yer alan inanışlarda sembolik kutsal anlamı örnekleriyle ayrıntılı bir şekilde anlatılmış :
"Sümerlerde, yüceleştirilen 7 gezen, haftanın 7 günü, 7 büyük tanrı, 7 iklim, yer altının 7 kapısı, 7 kat kat gök ve yer altı inancı bulunuyor."
Semavi ktaplarda 7 sayısının özel bir yeri hep korunuyor ; sihirli, uğurlu ve kutsal sayılıyor. Bu inanç ,"Dünyanın 7 harikası" belirlesinde etkili oluyor. Efsane kentlerin 7 kapısından, 7 başlı ejderhaya, 7 kollu şamdana, 7 terkli taça, 7 güzel sanata, 7 uyurlara ve daha nice inançlara uzanan 7 sayısının yüzlerce sembolik anlamı bulunuyor.
İnsanlık kültür ve sanat tarihine damgasını vurmuş olan "Dünya Kültür Mirası" olarak kabul edilen sanat eserlerinde mitolojik hayvan figürleri her zaman yer almıştır.
Oğuz boyları, ongun olarak kuş cinsi hayvanları kabul etmiştir; Kayı boyu (doğan ), Bayat boyu (baykuş), Dodurga (şahin), Avşar boyu (beyaz doğan), Kızık boyu (sarı şahin), Kargın boyu (su kartalı), Çepni boyu (hüma kuşu), Salur boyu ( bürküt-kartal ), Kınık boyu (atmaca ) kuşunu sembol olarak seçmiştir...
Hümâ kuşu Türk Halk Edebiyatımızda Anka kuşundan daha çok işlenmiş olup usta şair Yunus Emre bir şiirinde şunları yazmış :
"Hak erenler geldi geçti
Bunlar yurdu kaldı göçtü
Pervaz vurup Hakk’a uçtu
Hümâ kuşudur kaz değil."
Mitolojide güzelliğin simgesi bahar, cennete benzetilir. Halk kültürümüz içerisinde , göç yolları, tarihi İpek yolu ve kral yolu turna kuşları ile özdeşleştirilerek anlatılır.
"İki turna gördün aklı karalı / Avcı vurmuş sağ böğründen yaralı / O da bencileyin bahtı karalı."
"Üç turna uçurdum Yozgat dağından/ İzin aldım ağasından beyinden/ Başı boz dumanlı çavuş köyünden /Erzurum iline konun turnalar..."
Ağaçlar üzerine yapılan mitolojik anlatılar, ağaçların kutsallığından ve hayat ağacı meşe, incir ,hurma’dan , vak vak ağacı’na ve Tûba ağacı’na uzanan efsane allatımların ve mitolojik minyatürlerin kültürel yansımaları hayatı tümüyle kapsamakta.
Efsane ağaçlarla ilgil söylenceleri, hıdırellez’in mitolojik köklerini, Burak minyatürlerini, halk hikâyelerinde ve söylencelerinde yer alan efsaneleri , su, ateş, ağaçlar, kuşlar, atlar, semboller,ejderhalar, söylenceler, kutsal metinlerle ilgi olarak toplumun hafıza gücünü, uygarlık benliğini ve düşünce temellerini mitolojik bilgi ve belgelerle anlatan DERİN MİTOLOJİ eseri, dünya kültür temellerinin mitolojik köklerine inilmesi bakımından en büyük kaynak olarak herzaman ilgi ve heyecanla karşılanacak, benimsenecek ve başüstünde tutulacaktır.
Mitolojinin derinliklerindeki gizemi , etkin ve yetkin bir kalemle, belge ve bilgilerle başarılı bir şekilde harmanlamak kültür tarihimizde özgün ve özel yerini alacak ,takdirle karşılanarak geleceğe taşınacaktır.
Şair Gaybî ,beyitlerle yazılı bir nefes’te şöyle demekte :
" Gel zamîrin gayre irce eyleme ’Hü! Hü!’ deyû
Cümle şeyde Gayb olan sırr-ı muammâ bendedir."
İnsanlık tarihinin bilinmeyen sırrı-gizemi mitolojinin derinliklerindedir.
YORUMLAR
ipekyolu
ilgi ve yorumlarınıza çok teşekkür eder, selamlarımla başarılar dilerim.