- 510 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
JAPONYA VE ERTUĞRUL ŞEHİTLERİ
Ertuğrul faciası ve şehitleri…
Başbakan Sayın Erdoğan’ın Japonya ziayereti dolayısıyla bir defa daha gündeme geldi.
Kısa başlıklarla olayın aslını hatırlatalım:
Abadülaziz Han ile başlayan ve 2.Abdülhamid Han döneminde zirve yapan İslam Birliği siyaseti gereği, hem Japon halkına İslamiyet’i tebliğ etmek, hem de yol üstünde bulunan irili ufaklı Müslüman memleketlerine Hilafet’i hatırlatmak maksadıyla, 1889 yılında Ertuğrul gemisi, İstanbul’dan Japonya’ya doğru yola çıkarılmıştır.
Ertuğrul gemisi Osman Paşa kumandasında; diplomatlar, askerler, ilim adamları, öğrenciler ve gemi adamlarından olmak üzere 500’den fazla insan taşımaktadır.
1889 Yılı Temmuz ayında yola çıkan Ertuğrul,un ilk durağı Hindistan’da bulunan ve yarısı Müslüman olan Bombay şehridir.Ertuğrul’un Hindistan’a geleceği haberi, Müslüman toplumlar arasında bir efsane gibi yayılmıştır ve Lahor’dan, Delhi’den, Haydarabad’dan on binlerce Müslüman Bombay’a akın etmeye başlamıştır.
Gemi limanda ziyarete açılır ve bir hafta içinde 150 bin kişi ziyaret eder ki, aralarında Müslüman olmayan, ama İngilizlerin baskı ve zulmünden illallah etmiş mihraceler de vardır. Müslümanlar Halife’nin temsilcisinin bulunduğu Ertuğrul’u ziyaret ederlerken, adeta kutsal bir mekan ziyaret ediyormuş gibi davranmaktadırlar. Aslında eski bir gemi olan Ertuğrul bu izdihama dayanacak durumda da değildir.
Ertuğrul daha sonra Seylan’ın başkanti Kolombo’ya ulaşmıştı. Kolombo heyecan dalgasına tutulmuştur.
Seylan Genel Valisi, 300 bin nüfusu olan Kolombo’da, 200 bin kişinin gemiyi ziyaret etmek istediğini söyler. İzdiham şeklindeki halk ziyaretlerinin, gemiyi yıprattığı bilinse de, Müslümanların bu anlamlı arzularına müsamaha ile davranılıp izin verilir. İslam Birliği adına göz yaşartıcı tablolar oluşmaktadır.
Ertuğrul’un Singapur’u ziyareti ise ayrı bir iftihar tablosudur:
Singapur’da gemiyi, Osmanlı sancaklarıyla donanmış küçük büyük tekneler, Halife lehine sloganlar atarak karşılar. Denizin üzeri bayram yeri gibi renklenir. Singapur yakınlarındaki ufak Müslüman devletçiklerinden olduğu kadar, Çin Hindi’nden, Sumatra’dan ve Java’dan gelerek toplanan Müslümanların akınına uğramıştır. Singapur bayram yerine dönmüştür. Çünkü Halife’nin gemisi ve temsilcileri limanlarındadır. Müslümanlar namazlarını gemiye gelip kılarlar. Çünkü onlara göre gemi Halife toprağı sayılmaktadır, namazlar burada kılınmalıdır. Namazlarını kılıp dönerken de hep beraber slogan atarlar. Sloganları da şudur:
“Allah Müminlerin Sultanı’na yardım etsin!..”
Cuma namazını Halife’nin memuru olan gemi kumandanının kıldırmasını isterler. Ertuğrul ve kumandanı Osman Paşa, kahramanlar gibi ilgi görmektedirler. İzdiham defalarca tehlikeli anların yaşanmasına sebep olmuştur. Bu sebeple 5 ay sürecek bir onarıma ihtiyaç duyulmuştur.
Ertuğrul, Nisan başında Saygon’a ulaşmış, burada da Çin Müslümanları tarafından karşılanmıştır. Daha sonra Hong Kong’a giden gemi ve heyet, Çin Deniz Kuvvetleri yetkilileri ile tanışarak temaslarda bulunmuşlardır.
Nihayet 11 ay sonra Japonya’ya ulaşan Ertuğrul ve üzerindeki heyet, İmparator Meiji ve diğer Japon yatkililer tarafından karşılanmış, çok verimli temaslar yapılmıştır.
Osmanlı heyeti Japonları, Japonlar da bu masal kahramanı gibi kabul ettikleri Osmanlıları tanıma fırsatı bulmuşlardır. Bu arada kolera salgını dolayısıyle 12 denizcimiz vefat etmiştir.
Dönüş yolunda tarihlere geçen Ertuğrul faciası meydana gelmiştir. Açık denize açıldıktan iki gün sonra tayfuna yakalanan gemi, Oshima adasındaki Kashinozaki deniz fenerinin açıklarında, 16 Eylül 1890 sabaha karşı, kayalıklara çarparak parçalanmıştır. Japon köylüleri ve denizcileri 69 kişiyi kurtarabilmişlerdir. Osman Paşa ve yardımcılarının da aralarında bulunduğu 500’den fazla denizcimizin cesetleri denizden toplanmış ve Kushimoto yakınlarındaki şehitliğe defnedilmişlerdir.
Bu olay tarihin kaydettiği büyük trajedilerden biridir. Aynı zamanda iki halkın arasındaki dostluğun temeli de bu olay ile atılmıştır.
Bu olay göstermektedir ki, dünyadaki Müslümanlar İslam Birliği’ne muhtaç ve çok isteklidirler. Ayrıca geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan Japonlar Müslüman olmaya çok elverişli yaratılışta insanlardır.
Ertuğrul gemisi ile Japonya’ya giden din alimlerinin attığı tohumlar, kısa sürede yeşermeye başlamıştır. Daha sonra Kazan Müslümanlarından Abdürreşit İbrahim Efendi adındaki bir alim, Japonya’da İslami faaliyetler yapmış, birçok Japon’un Müslüman olmasına sebep olmuştur.
Bugün de bu faaliyetleri sürdüren gönüllü insanlar mevcuttur. Tokyo’da bugün 400’den fazla irili ufaklı mescit ve cami ibadet ve faaliyete açıktır. Her gün yeni hidayete gelen Japonlar, gelecek için Ertuğrul’un, daha doğrusu Halife 2.Abdülhamid Han’ın attığı tohumların meyvesini vermekte olduğunun delilidir.
Daha birkaç ay önce Bursa’da, bu konuda verdiğimiz bir konferansta, bugün Japonya’da Abdürreşit İbrahim Efendi’den kalan tebliğ görevini yürüten Muhterem Nimetullah Hocaefendi de dinleyiciler arasında bulunuyordu. Anlattığımız bu olayla heyecana gelen hocamız, sahneye fırlamış, bizi tebrik etmiş ve orada neler yaptıklarını, Japonların nasıl hidayete ermekte olduklarını büyük heyecan içinde anlatmıştı.
Sayın Başbakan’ın göreve geldikten 12 yıl sonra, yani çok geç kalınmış bir zaman diliminde bile olsa, Japonya’yı ziyaret etmiş olması ve bu hatıraların dile getirilmiş olmasını çok olumlu bir gelişme olarak kabul etmemiz gerekiyor.
Keşke çok önceleri bu ziyaret yapılmış olsaydı, bu vesile ile İslam Birliği yolunda adımlar atılmış olsaydı, dış politikamızda Japon açılımı çok daha önce gündeme alınsaydı, elbette çok hayırlı gelişmeler olabilirdi.
Ama ne yazık ki, bugün bu olumlu ortam bile gereği gibi değerlendirilememiştir. Çünkü bu ziyaretin tam en dugusal ve en verimli olması gereken bir anında, Sayın Başbakan’ın Avrupa Birliği hevesi depreşmiş, Japonya’yı Avrupa’ya karşı koz olarak kullandığını gösterme garabetine düşmüştür. Bu ise, ne yazık ki, ziyaretin samimiyetine gölge düşürmüştür.
Japonya, 2.Abdülhamid Han’dan beri dış politikamızda hep muazzam bir alternatif olma özelliğini sürdürmüştür. Akıllı atraksiyonlarla bu alternatif iyi değerlendirilmelidir. Siyaset önce düşünme ve planlama, sonra da bunları ustalıkla hayata geçirme sanatıdır.
Japonya’yı Avrupa Birliği’ne giriş için koz olarak kullanmaya kalkmak, böylece büyük potansiyeli harcayıvermek akılla mantıkla bağdaşmaz.
Japonya ve bunun paralelinde İslam Birliği siyaseti, ehil uzmanlarla beraber masaya yatırılmalı, bu muazzam potansiyel, dünya barışı açısından bir çıkış yolu olmak üzere değerlendirilmelidir.
DÜŞÜNCE DÜŞÜNMEK
Siyasetin temeli,
Hep, düşünce düşünmek;
Ya bize ne demeli,
Hep düşünce, düşünmek!
Ekrem Şama
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.