- 781 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
PATLAT BAKAYIM SEKİZ KİŞİYE BİR GAZOZ -12-
Türkiyede gösterimi yasaklanmış filmlere baktığımızda Bunların pek çoğunda Yılmaz Güney’in imzasını görürüz. Yılmaz Güney’in aktör, senarist veya yönetmen olarak rol aldığı pek çok film yasaklı filmler arasındadır. Yılmaz Güney’e döneceğiz tekrar ama Tuncel Kurtiz’e devam edelim yine...
Ölümünden önceki döneminde rol aldığı pek çok dizide din adamı ya da aşırı dinci insanları canlandıran ’’ HACI’’ adlı bir tv dizisinde ( Ki bir iki bölümden sonra yayından kaldırıldı ) Eline aldığı bir Said-i Nursi kitabını rol icabı oğlu olan aktöre gösterip..’’Bak, üstad ne kadar doğru yazmış.’’ diyen, ölmeden öce de ’’ MUTEŞEM YÜZYIL ’’ Dizisinde Şeyhülislam Ebu Suud Efendiyi canlandıran Tuncel Kurtiz genelde ses getiren filmlerde rol almıştır hep. Oynadığı filmler de genelde sol jargonlu filmlerdir. Ancak onun oynadığı filmlerden biri Türkiye’de hiç bilinmez.
Film aslında bir komedi filmidir ve Fransız yapımı olup Pariste çekilmiştir. Filmin adına gelince: ’’VIVE LA Mariée... ET LA Libération DU KURDISTAN !’’ ( ÇOK YAŞASIN KÜRDİSTAN’IN KURTULUŞU, GELİN - KÜRDİSTANIN KURTULUŞU [Bu şekilde tercüme edilmiştir filmin adı ] ) dur. Filmde rol alanlar ise MarinaKobakhidze,Georges Corraface,Frédérique Bonnal,Serge Avedikian,JackyNercessian,Serge Djen,Stéphanie Lagarde, Rona Hartner,Bruno LópezEmmanuelle Rivière, Behi Djanati Atai,Schahla Aalam,Tuncel Kurtiz ve Fatah Soltani dir. Ancak rol alanların isimlerine baktığımızda artist kadrosundakilerin bir kısmının Ermeni olduğu açıkça görülmektedir. Daha da ilginci film o kadar eski bir yapım değildir. 1997 yılı yapımıdır. Filmin aslında Kürdistan ile ya da Kürdistan’ın kurulması, kurtarılması vs gibi politik konularla uzak yakın hiç bir ilgisi yoktur. Günümüzde Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi dediğimiz bölge halkından birinin Pariste video kaset yoluyla evlenecek bir bayan araması ve sonrasında gelişen komik olaylar anlatılmıştır...( Film hakkında daha fazla bilgi bulamadığım için çok da yorum yapmak istemiyorum. Bulabildiğim bilgi ancak bu kadar ) Bu filme UZUN GELİN ’’ adı bile verilmiştir.
Daha pek çok yasaklı filmde rol alan Tuncel Kurtiz’in oynadığı filmler içinde beni en fazla etkileyeni ise 1995 yapımı ’’IŞIKLAR SÖNMESİN ’’ Filmi olmuştur. Çünkü ilk defa bu gün ’’ Kürt Sorunu ’’ Dediğimiz sorunu dile getiren bir filmdir.
PKK’lı teörist lideri Seydo (Berhan Şimşek) ile izini sürdüğü Yüzbaşı Murat’ın (Tarık Tarcan) Güneydoğu’nun karlı dağlarındaki mücadele öyküsünde bir koruyucu arayan PKK’lı bir terörist grubu, içi yolcu dolu köy otobüsünün önünü kesip durdururlar. Koruyucuyu öldüren teröristler sınır ötesine kaçmak için vahşi doğanın beyaz cehenneme çevirdiği karlı dağlarda yollarına devam ederken, komando Yüzbaşı Murat bir manga askerle peşlerine düşer. Bir dağ başında karşı karşıya gelindiğinde büyük bir çatışma çıkar. Bu sırada üzerlerine çığ düşer. Karların altından yalnızca PKK grubunun başı Seydo, kadın gerilla Zozan (Şermin Karaali) ve Yüzbaşı Murat kurtulur. Seydo, yaralı olarak sırtında taşıdığı Zozan ile bir mağaraya sığınırlar. Kaçakların izini süren Yüzbaşı Murat, onları mağarada teslim alır. Göz gözü görmeyen, karlı , fırtınalı vahşi dağlarda sürüp giden bu gergin üçlü yolculukta Zozan ölür. Seydo ile Yüzbaşı Murat bir mezraya geldiklerinde, her ikisi de Tuncel Kurtiz’in eline düşerler ( Filmdeki adını unuttum ) O İkisine de ’’ Siz kimsiz lo?’’ Diye sorarken ve ’’ Niçin bu milletin içine bu korkuyu saldıklarının cevabını ararken askerleri ve teröristleri arayan helikopter tepelerinde uçmaya başlar ve ateş açılır..Bu ateş sırasında Tuncel Kurtiz ölür ama ölmeden önce söylediği ’’ Işıklar sönmeyecek lo, ışıklar sönmeyecek’’ Sözleri hafızalara kazınır. Hafızalara kazınan son sahne ise Tuncel Kurtizin küçük çocuğunu kurtarmak için terörist ve subayın ayrı ayrı kollarından tutup havaya kaldırarak helikopterdeki askerlere ’’ Ateş etmeyin, o bir çocuk ’’ Mesajı vermeye çalışmalarıdır.
Peki Türk sinemasında yasaklanan ilk Türk filmi hangisidir ve bu filmin yapım yılı kaçtır?
Türk sinemasında Yasaklanan ilk film 1919 Tarihli ve bir sessiz film olan ’’MÜREBBİYE’’ Filmidir. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın aynı adlı ederinden sinemaya geçirilen bu filmde Fransa’da yaşayan Anjel adında bir kız Fransa’da dostu ile kavga eder ve Türkiye’ye gelerek Dehri Efendi adlı bir şahsın konağında mürebbiye olarak çalışır. Film Anjel’in bu konaktaki yaşamının anlatıldığı bir komedidir aslında ama İstanbul o yıllarda işgal altındadır ve İşgal Subaylarından Fransız Generali Franchet D’Esperey’in “Bir Fransız kızının, bu şekilde ahlaksızca gösterilemeyeceği, Anjel’in şahsında Fransızların küçük düşürüldüğü” gerekçesini ileri sürmesi yüzünden yasaklanır. Ama gizli gizli oynatıldığını da kaydedelim bu arada.
Peki hiç bir dış baskı olmaksızın tamamı yasaklanan ilk Türk filmi hangisidir?
Bu film de maalesef ’’ KARANLIK DÜNYA/ AŞIK VEYSEL’İN HAYATI ’’ Filmidir. 1952 Yılı yapımı bir Metin Erksan filmi olan bu filmde Kemal Bekir, Ayfer Feray gibi sanatçıların yanı sıra Aşık Veysel’in bizzat kendisi de oynamıştır
Şimdi, tümüyle yasaklanan bu filmin yasaklanma gerekçesini yazıyorum. Sıkı durun.
’’Türk topraklarını verimsiz ve Türkiye’de yetişen arpaların boyunu kısa göstermek ’’ İşte bu sebeple Anadolu köy yaşantısı ile ilgili en gerçekçi ilk deneme olan bu film tümüyle yasaklanmıştır.
Oldu olacak sizlere bir de trajikomik yasaklanma gerekçesi anlatayım
1963 Yılı yapımı bir Halit Refiğ filmi olan ve baş rollerinde Göksel Arsoy, Ekrem Bora, Leyla Sayar, Nilüfer Aydan, Ahmet Tarık Tekçe gibi sanatçılarun bulunduğu ’’ŞAFAK BEKÇİLERİ ’’ Filmi de bizim Sansür Kurulumuz tarafından yasaklanmıştır.
Yasaklanma gerekçesi : Türk Silahlı Kuvvetlerinin mümtaz bir subayı olan Üsteğmen Göksel Akıncı’nın, ( Göksel Arsoy ), Bir ağanın kızı olan Zeynep’i ( Leyla Sayar ) Dudaklarından öpmesi. Bu öpüşme esnasında üzerinde üniforma bulunması.
Türk subayları sevdikleri kızları hiç öpmezler, subay çocuklarını da hep leylekler getirir ya (!) ’’ Vay efendim mümtaz bir Türk subayı, mümtaz bir Türk ağasının, can erik gibi kütür kütür ve dahi mümtaze, ve hatta taptaze kızını nasıl öper?’’
[Aslında bu konuyu eski bir havacı subayı olan Tacettin Abi - Tacettin Yıldırım ile derinlemesine irdelemem lazım. Türk subayları üzerlerinde üniforma varken ağa kızı öper mi, öpemez mi? ]
Allahtan zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel devreye girer de filmin gösterimine izin verilir.
Bu arada bir ufak ilginç anektod daha: Bu filmin pek çok sahnesi Eskişehir 1. Ana Jet Üssünde çekilir ve Cüneyt Arkın da orada vatani görevini yedek subay olarak yapmaktadır. Yakışıklılığı ve karizmasıyla Halit Refiğ’in dikkatini çeken Cüneyt Arkın için de ( Asıl adıyla Fahrettin Cüreklibatur ) ikbal kapıları açılmıştır artık.
Bu arada herhangi bir film çekmeden yasaklanan hatta idam cezası ile yargılanan yönetmene bile rastlamak mümkündür bizim ülkemizde. Mesela: Nazım Hikmet’in hayatını anlatan bir yönmetmeni fim yapmak istediği için Yönetmen Ali Özgentürk , 12 Eylül ihtilali döneminde idamla yargılandı ve 9 ay hapis yattıktan sonra batıdan gelen baskılar sebebiyle serbest bırakıldı.
Yasaklı filmlere bir bölüm daha devam edeceğiz...
YORUMLAR
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Sağ olasın var olasın.
Sizler de olmasanız yazıyı hiç kimse okumuyor diye yayından kaldıracağım neredeyse.
Selam ve sevgilerimle.
[Aslında bu konuyu eski bir havacı subayı olan Tacettin Abi - Tacettin Yıldırım ile derinlemesine irdelemem lazım. Türk subayları üzerlerin de üniforma varken ağa kızı öper mi, öpemez mi? ]
sevgili hocam bu soruyu bana soruyorsun: mezun olduğumuz yıllarda ben nişanlıyım eşimle sivasta gezemiyor duk. çünkü her an bir tanıdık karşımıza çıkardı..birde üniformanın kendine has kuralları vardı. her daim temiz ve ütülü olacak eşin yanındaysa sol koluna girmesi lazım çünkü selamlaşma sağ elle olur. elinde bir paket taşıyamazsın alkollü olamazsın yolda yüksek sesle konuşup kahkahayla gülüp şakalaşlamazsın. koşamazsın velhasıl taşınması ağırdı. bizim oralarda ağa kızı yoktu ama olsaydı yinede onu üniformalıyken öpemezdik. çünkü şapka engel olurdu. taşıması ağırdı. gecenin bu vaktinde yine güldürdün beni sağol varol saygılarımla
sami biberoğulları
Siz de az çile çekmemişsiniz yani hani...Ama düşünüyorum da yahu biz talebeydik...Şapkalarımız vardı ve biz dahi okul dışında bile öğretmenlerimizi asker selamı ile selamlıyorduk.
Ne günlerdi be))))))))
Selam ve sevgilerimle.