- 812 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
17 ARALIK OPERSAYONU, TÜRKİYE EKONOMİSİNE YÖNELİKTİ!
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
[email protected]
17 ARALIK OPERSAYONU, TÜRKİYE EKONOMİSİNE YÖNELİKTİ!
Biz sanıyorduk ki ABD, bizim dostumuz! Biz, durmadan; “AB’ye gireceğiz, girmeliyiz…” diye yırtınıyoruz ama onlar, Türkiye’ye kumpas kurmanın çabası içindeler!
CIA eski Başkanı, yeni görevi olan KKR isimli finans kuruluşunun başında ilk iş olarak Türkiye’ye operasyon yaptı.
Türk ekonomisi Mayıs 2013’te zirve yaptı. Türkiye’nin bu çıkışını engellemek isteyen baronlar ise Erdoğan’ı düşürmek ve Türkiye’yi yağmalamak için hemen düğmeye bastı. MİT’in tespitlerine göre baronlar, operasyon için KKR (Kolhberg Kravis Roberts) adlı 200 milyar dolarlık ABD finans devini seçti. Türkiye’yi buhrana sürüklemek için 25 milyar dolar fon ayrıldı. İşin başına ise Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına çuval geçirdikten sonra CIA’in başına getirilen, sonra da yasak aşk nedeniyle buradan kovulan General David Petraus getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın elde ettiği bilgilere göre, Petraeus, Kolhberg Kravis Roberts (KKR) adlı kuruluşun başına geçirilmesi için geçtiğimiz yıl Nisan ayının 15’inde görüşmelere başladı. Mayıs ayında ise bu kurumun başına getirildi. Önce dış basında "Diktatör" denilerek Başbakan yıpratıldı. Financial Times, Guardian, WSJ, Der Spiegel hatta Today’s Zaman bile bu oyunun ortakları oldu.
Gezi Olayları teşvik edildi. “Diktatör” söylemi tüm Türkiye’ye yayıldı. Para babaları ve reklamcılar ile çapulcular, Gezi’de büyük bir işbirliği sergiledi. Ancak yetmedi. Baronlar bu kez devlet içindeki oluşuma görev verdi. Paralel yapı desteklendi. Şok operasyonlarla AK Parti hükümeti çökertilmek istendi. KKR, çeşitli sivil toplum örgütleri üzerinden Türkiye’ye birçok para aktardı ve olayların gelişmesi için gerekli fonları sağladı.
Amaç ülkede hem siyasi, hem ekonomik kriz oluşturmaktı. Türkiye’nin ekonomik istikrarını sarsmak, piyasaları çökertmek hedeflendi. Bu sayede hem politik istikrar bozulacak, hem de ekonomik kriz sayesinde KKR, Türkiye’de son yıllarda büyüyen şirketleri kriz ortamında yok pahasına satın alarak fonlarını büyütecek, IMF de bir kez daha Türkiye’ye gelmiş olacaktı.
Takvim gazetesinin haberine göre; 200 milyar dolara hükmeden KKR’nin IMF Başkanı Christina Lagarde ile de ortak hareket ettiği belirlendi. IMF’nin de Türkiye’yi tekrardan kendisine mahkum ettirmek için KKR’nin gerçekleştirdiği bu operasyonu desteklediği öğrenildi. Şirketin yakınında bulunan diğer bir isim ise George Bush’un danışmanlarından olan Hanyri Kravis.
Ortadoğu’daki tüm karanlık işlerin arkasından çıkan adam olarak bilinen Neocon Richard Perle de KKR’nin içindeki isimlerden. CIA ajanı da olan Perle’nin devrim yaşayan birçok ülkedeki ekonomik krizin ardında olduğu, bu nedenle Karanlıklar Prensi olarak tanındığı ve son olarak Gezi Olayları’nda ise Taksim’de bir otele yerleşerek tüm yaşananları bizzat takip ettiği iddia edilmişti.
Dünya çapında birçok ülkede yatırımları bulunan Yahudi sermayesinin finans şirketlerinden olan KKR, ’leverage buy’ olarak bilinen yöntemi kullanıyor. Bu yöntemde önce baronlar operasyon yapılacak ülkeyi belirliyor. KKR’nin ayırdığı fonlarla seçilen bu ülkeye ekonomik ve politik operasyon düzenleniyor. Kriz öncesi büyüyen şirketler, kriz ortamında yok olmaktansa değerlerinin çok çok altına satılıyor. Bu noktada KKR bir kez daha ortaya çıkıyor ve kendi eliyle çökerttiği şirketleri yok pahasına satın alıyor. Kriz sonrası IMF’in de operasyon yapılan ülkede devreye girmesiyle, IMF’ten gelen paralar bu şirketlere pay ediliyor ve içi boşalmış olan şirketler bir anda KKR’nin ellerinde yeniden parlatılıyor. KKR ise bu şirketleri satarak büyük kar ediyor. Ülke ise IMF’den gelen paraların bu şirketlere aktarıldığından habersiz olarak milyarlarca dolar borcun altına giriyor.
Mesele sadece”yolsuzluk” meselesi değil. Eğer yolsuzluk varsa bunlar çıkacak, çıkmalı. Bu, yargının işi. Ama asıl olan; Türkiye; ekonomik açıdan zayıflatılıp, yine IMF’ye muhtaç olsun, yine İsrail’in kucağına otursun! Bu konuyu iyi görmek, iyi okumak lazım. Her işte olduğu gibi, bu işte de birilerini kullandılar! Bu sefer fatura Fethullah Gülen cemaatine kesildi! Gerginlik çıktıktan, Hocanın; “bedduası”ndan sonra onu sevenlerin hepsi tepki gösterdi, tepkilerin sayısı her geçen gün artıyor! Haydi diyelim; batı ve yandaşları böyle bir oyunun içine girdiler! Zaten her zaman oyun oynamak onların mesleğidir! Pekiyi cemaate ne oluyor? Onlarda mı; İsrail’in, ABD’nin, IMF’nin… yanında? (03 OCAK 2014)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.