- 8554 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İDEAL KUR’AN KURSU ÖĞRETMENİ NASIL OLMALIDIR?
İDEAL KUR’AN KURSU ÖĞRETİMENİ NASIL OLMALIDIR?
Her Kur’an Kursu Öğreticisi, “Ben ancak muallim (öğretici) olarak gönderildim” buyuran Sevgili Peygamberimiz (sav)’in bir temsilcisi olduğunun bilinci içinde ve “Sizin en hayırlınız Kur’ânı öğrenen ve öğretendir” hadisi mucibince, böylesine ulvi bir görevi üslendiği için, öncelikle Rabbine şükretmelidir.
Allah Rasulü (sav) gerek Dârü’l-Erkam, gerekse Ashab-ı Suffa’da, insanlara Kur’an öğretmiş ve İslamiyeti en güzel şekilde tebliğ etmişti. Eşi Hz. Aişe(ra) validemiz de eğitim öğretimin bizzat içinde yer almıştır. 2210 hadis rivayet ederek, en çok hadis rivayet edicilerin 4. sü olan Hz. Aişe validemiz hakkında Rasulullah (sav): “Dininizin üçte birini Hümeyra (Aişe)’dan öğreniniz” buyurmuştur. Bu sebeple bayan Kur’an Kursu öğreticilerimizin, Hz. Aişe(ra)’yi çok iyi tahlil etmeleri gerekir.
Öğretmenlik gönül işi olan bir meslektir. Kur’an Kursu Öğretmeni’nin gönlü de insan (öğrenci) sevgisiyle dopdolu olmalı, derse zamanında girip çıkmalı ve sınıfa girerken; ilim ile irfan libasını giymeli, sevgi ile saygı tacını takmalı ve hoşgörü ile sabır kemerini de kuşanmalıdır.
Derslere gülümseyerek girilmeli ve öğrencileri selamlayıp, hal ve hatır sorulduktan sonra derse geçilmelidir. Rasulullah (sav) “gülümsemek sadakadır” buyurdu. Dolayısıyla Kur’an Kursu Öğretmeninin olmazsa olmazı, güler bir yüz ile tatlı bir dile sahip olmasıdır. Hem neşeli olmak, kendine güvenin de bir ifadesidir.
Öğretmen de nihayet bir insandır. Çeşitli problemleri olabilir. Ancak sınıfa ve derse, o sorunlarını taşıma lüksü yoktur. İçi kan ağlasa dahi, yüzünden tebessümü eksik etmemelidir. Bir insanın gülümsemesi için 14 kasını çalıştırması yeterli iken, suratını asması için tam 43 kasını çalıştırması gerekiyor. Zoru tercih etmek akıl kârı olmasa gerek. Asık bir surat, gülümsemeye yabancı bir yüz ve sert bir çehre, her zaman sevimsiz ve iticidir.
Öğrenciler arasında bir dostluk köprüsü kurulmalı ve rakip değil, ekip ruhu sınıfa hâkim olmalıdır. Tasalar ve kıvançlar ortak yaşanmalıdır. Öğrenciler arasında durgun, solgun ve düşünceli öğrenciler varsa, ders sonunda onlarla görüşülmeli ve dertlerine çare aranmalıdır. Derse gelmeyen öğrenciler, arayıp sorulmalı ve rahatsız olanlara geçmiş olsun dilekleri ya bizzat, ya da mesajla iletilmelidir. Zira Hz. Nebi (sav) de, mescide gelmeyen sahabeyi arar, sorar ve haklarında bilgi edinirdi. Hasta iseler ziyaretlerine gider, cenazeleri varsa katılır ve dertleriyle dertlenirdi.
Kur’an Kursu öğretmeni, hem ders verip zihinleri zenginleştiren, hem de talebeler üzerinde güzel davranış değişimi ve gelişimi sağlayan kişidir. Bunun yanında Kur’an öğretmeni, çok iyi bir de psikolog olmalıdır ki, talebelerini motive edip çalışma azmini artırsın. Bir takım dert ve problemlerini çözüme kavuşturup rahatlatsın. Onlara öylesine bir gönül huzuru sağlasın ki, evlerinden Kursa gelmeye can atsınlar. Kur’an Kursu’nda mutlu olsunlar, huzur bulsunlar. Gönüllerin fethi kılıçların fethinden daha önemlidir. Kur’an Kusu hocası, gönül ehli bir insan olmalı. Talebelerine gerçek bir eğitim vermek için, önce onların gönlünü fethetmelidir. Başarılı bir Kur’an öğretmeninin kalbi, dikensiz gül bahçesidir. Gönlünü fethedemediğiniz ve kalbine giremediğiniz talebenin kafasına asla giremezsiniz. Kendinizi sevdiremediğiniz talebeye, dersinizi ve fikirlerinizi de sevdiremezsiniz.
Ders esnasında her şeye kızılmamalı ve öğrenciler, gerekçe ne olursa olsun azarlanmamalı, bilakis her fırsatta onore edilerek yüceltilmelidir. Bağırıp çağırmak, vurup kırmakla hiçbir şey halledilemez. Zira hiç bir kalbe kapısı kırılarak girilmez. Sürekli iyilik ve güzellik, sevgi ve hoşgörü ile hareket edilmelidir. İnsanın fıtratında buna meyil vardır. Malum olduğu üzere “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.”
Kur’an öğretmeni, her öğrenciye ve genel manada insanlara yardım ve iyilik etme özelliği ve güzelliği ile tebarüz ederek, talebelerine de örnek olmalıdır.
Sınıfta öğrenci ile öğretmen giyim kuşamıyla, hal ve hareketiyle birbirinden fark edilmelidir. Bu sebeple öğretmen mutlaka sade ve şık bir kıyafet üzerine beyaz bir önlük giymelidir. Öğretmenin kılık kıyafeti, eğitim öğretimde öğrenci için çok önemlidir. Ayrıca öğretmenin, vakarlı bir duruşu ve büyüklenmeden büyüklüğünü hissettiren saygın bir tavırı sergilemesi de çok elzemdir. Kıyafetimizin, kişiliğimizin de aynası olduğu gerçeği unutulmamalıdır..
Her zaman talebelerin bir açığı aranmayıp onlarla ölçülü şakalar yapılmalı fakat asla alay edilmemeli. Karşılıklı sevgi eksenli bir güven oluşturulmalıdır.
Kur’an Kursu öğreticilerinin arasındaki diyalog da hakeza sağlıklı olmalıdır. Sen önlisans mezunusun ben lisans, sen İmam Hatip çıkışlısın ben önlisans mezunuyum, sen fahrisin ben kadrolu gibi, yönetici ile diğer öğretici hocalar arasında sığ ve seviyesiz kavgalar yaşanırsa, o kurumda huzur ve başarıdan söz edilemez. Hele öğrenciler de bu çekişmeye şahit olursa, olayın vahameti daha da artar. Büyük insanlar işiyle, küçük insanlar ise kişiyle uğraşır” denir. Davası yüce olan insanlar da, küçük şeylere takılmazlar.
İdeal bir Kur’an öğretmeni mütevazıdir. O, tafra kemerini değil, takva kemerini kuşanır. Kaprisli olmaz ve egosunu asla ön plana çıkarmaz. Enaniyet ve gururun şeytanın tuzağı olduğunu bilir. Değil Kur’an Hocasının, kendini beğenmiş ve gururlu sıradan bir insanın dahi, toplumda sevilmeyeceğini de bilir. Zira bir meslek, makamıyla ancak kıymetlidir. Kur’an Hocası, “Şerefü’l-mekan bi’l mekin” kelam-ı kibarını idrak edecek kibarlıktadır. Meslektaşının kıymetinin farkındadır. Başarısını alkışlar. Sevincine ve kederine ortak olur. Hatası varsa kapatır ve incitmeden hatırlatır. Onunla rakip değil, ekip olarak çalışır.
Kur’an Kursu’nda dersler fazla sıkıcı olmaktan çıkarılıp, araya ibretli ve hikmetli nükteler de serpiştirilerek, talebelerin yeni dersi adeta iple çekecek kadar cazip hale getirilmeli, jest ve mimikler ise yerli yerince kullanılmalıdır. Bu sebeple Kur’an Kursu öğretmeninin repertuarında, argo ve seviyesiz olmamak üzere 100 civarında ders, ibret ve hikmet verici anekdot mutlaka bulunmalıdır. Bu anekdotlar, yemeğin garnitürü gibidir. Derse destek olur. Güldürürken düşündürür ve zihinlerde daha kalıcı olur. Hem de dersten sıkılan talebeleri rahatlatarak derse motive eder. Ders esnasında ve yeri geldikçe, öğrencilere yardım etmek ve destek olmak da eğitimin bir parçasıdır.
Verilecek ders Kur’an olmasa dahi, her ders için sınıfa abdestli girmenin sayılamayacak kadar çok faydası vardır. Zira sözün etkili olması, gönülden ve samimi olmasına bağlıdır. Gönülden söylenen söz karşı gönüle girer ve iz bırakır. Ağızdan söylenen söz ise, kulağı geçmez. Hatta derse başlamadan önce besmele, hamdele, salvele ile birlikte “Rabbi yessir… ve Rabişşahri…” duaları da okunmalıdır ki, Rabbimiz dilimizin bağını çözsün, sözümüzün tesirini halkeylesin ve işimizi de kolaylaştırsın. Mesela bendeniz hangi konuyla ilgili olursa olsun, konferanslarımı hep abdestli vermeye özen göstermişimdir. Yazdığım 18 kitabı yazarken de hep abdestli yazmaya gayret etmişimdir. Abdestli çalışmanın farkını ve bereketini de yakinen fark etmişimdir.
“Sınıfa mabede girer gibi gireceksiniz. Mütevazı, müeddep ve huzur dolu. Umutlu, mütebessim ve sürur dolu. Şefkatli, mahabbetli ve şükür dolu.”(1)
Camide İmam nasıl ki, cemaatin fiziken önünde ise, ilim ve kültür, bilgi ve beceri konusunda da cemaatin önünde olması gerekirse, Kur’an Kursu Öğretmeni de aynı keyfiyetle öğrencilerinin önünde olmalıdır.
Bu sebeple Kur’an öğretmeni çok iyi bir kitap okuru da olmalı ki, bilgi ve kültürü zengin olsun. Birikimli ve donanımlı bulunsun. İlme ve irfana istidat olsun ki üstad olsun. Bilgi için, öğrencide ilgi uyandırsın. Çünkü bilgi beş harftir. Dördü ilgidir. Öğrencilerinin gerisinde olan bir öğretmenin, onlara vereceği ne olabilir ki?
Dersi sabote etmemek kaydıyla, öğrencilerin sınıfta şakalaşmaları, gülmeleri ve bazı hareketlerini mümkün olduğunca hoş karşılamak ve görmezden gelmek gerekir. Çünkü neşe ortamında işlenen ders daha verimli olacaktır. Öğrencilere yer yer iltifat etmek, beden dili kullanmak ve konuşurken de yüzlerine bakıp değer verildiğini hissettirmek gerekir.
Ders esnasında öğrenciler içinde bir yanlış görüldüğünde, derse nokta koyarak ve kimseyi incitmeden yanlış mutlaka düzeltilmelidir. Çünkü eğitimin özü de budur.
Kur’an Kursu öğretmenliği, “maddi bakımdan tatmin olmak isteyenlerin mesleği olarak düşünülemez. Yüksek ideal sahiplerinin tatmin olacağı bir meslek olarak düşünülmelidir. Hocalık, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile dersten çıktıktan sonra, yorgunluk değil, haz ve heyecan duyabilenlerin mesleğidir. Öğretmen dersin nasıl geçtiğini, günün nasıl bittiğini, hafta sonunun geldiğini fark edemeyecek kadar, öğretme ve bir şeyler verme sevdalısı ve tiryakisidir…(Öğretmen) sevgiden öte öğretmenliği bir ideal olarak gören kimsedir. “İyi öğretme” nin sevdalısıdır. Zengin muhtevalı, bol misalli, hayatla irtibatlı bir ders ciddiye alınır ve sevilir. Bunu yapacak hocadır. ” (2)
Kur’an Kursu öğretmeni, aynı zamanda sosyal da olmalı. Manevi açıdan mahallesinden kendini sorumlu hissetmeli. Meslektaşlarıyla birlikte sosyal, kültürel ve dini programlar hazırlamalı, bu konularda gayret sarf etmeli ve projeler üretmeli. Karanlıklara kızacağına kalkıp bir mum yakmalı. Geleceğe karamsar değil umutla bakmalıdır.
Kendi üzerine düşeni yaptıktan sonra da, Rabbine dayanmalı ve güvenmeli. O’nun yardımını talep etmelidir. Kur’an Öğretmeni konuşmayı bildiği gibi, yeri geldiğinde dinlemesini de bilendir. Dinlemek başlı başına bir erdemdir.
Sürekli ben konuşacağım sevdasında olan insanlar vardır. Hep karşısındakinin sözünü keserler ve bütün kredilerini kısa sürede bitirirler. O, vakar içinde gerektiğinde konuşur ve konuştuğunda da Hakkı, hakikati söyler. Ellerini ovuşturup, boynunu büken, ezik ve mütereddit değil, kendisinden emin ve güveni tam konuşur. Gerektiğinde de dinler ve böylece karşısındakine bir güven telkin eder.
Kur’an Kursu öğreticisi çevresine sürekli negatif değil, pozitif bir enerji yaymalı ve eleştiriden asla korkmamalıdır. Değilse kendisini yenilemesi ve geliştirmesi mümkün olmaz. “Meyveli ağaç taşlanır” denir. Eğer bir görevli hiç eleştirilmiyorsa, “idare-i maslahat” içinde demektir. Zaten hiçbir hizmet ve iş üretmezse, eleştiri de almayacaktır. Unutmayalım ki, Mekke ve Medine döneminde en çok eleştiriye uğrayan Allah Rasülü (sav) idi. Çünkü o büyük inkılaplar gerçekleştiriyor ve devasa bir hizmette bulunuyordu.
Allah’ın kelamı Kur’anı öğreten Hoca, “Hamele-i Kur’an” (Hafız) olmalı. Şık olan da budur. Kur’an’a hürmeten ve edeben de böyledir. Şayet Kur’an öğretmeni Hafız değilse dahi, göreve başladığı günden itibaren, ayda bir süre ezberlese, sekiz senede hafız olacaktır. Emekli oluncaya kadar bir değil, üç defa hafız olacaktır. Sevgili Peygamberimiz(sav)’in hafızlara şu müjdesi varken hiç durulur mu? “Kur’anı ezberleyen kimse, İslam’ın bayrağını taşıyan alemdar gibidir. Ona ikram eden Allah’a ikram etmiş gibi olur. Ona ihanet eden kimse de Allah’a ihanet etmiş gibi olur.” Tarafımdan tecrübe ile sabittir ki, hafızlık yaptığınızda; beyniniz açılacak, ezber yapma, muhakeme etme, algılama, fikir üretme ve düşünme melekeleriniz inanılmaz derecede artacaktır. Daha nice özelliklere ve güzelliklere sahip olarak pek çok fazilet ve meziyetlere de erilecektir.
“İnsan Allah katındaki yerini öğrenmek istiyorsa, kendisini hangi işte tuttuğuna bakmalıdır.” Cenâb-ı Hak seni kendi kitabının muallimi yapmış ve lütfuyla seni bu işte istihdam etmişse, Kur’an Kursu öğretmeni kardeşim, bu az bir nimet midir? Bu ulvi işin kadri bilinmeli ve “Hâzâ min fazli Rabbî” (Bu Rabbimin ihsanıdır) deyip, şükür için daha fedakârca gayret sarfedilmelidir.
“Bir erkeği eğitirseniz bir kişiyi eğitmiş olursunuz. Bir kadını eğitirseniz bütün bir aileyi eğitmiş olursunuz” sözü çok anlamlıdır. Özellikle bayan hocalarımızın, Kur’an Kurslarına gelen bayanları, ideal bir Kur’an öğreticisi formatında, ideal bir vazife ile, eğitebildiğimiz oranda, bu milletin kaderi de buna paralel olarak değişeceğini unutmayalım. Güllerin dalında bülbüller öterse, kargalara ve baykuşlara susmak düşer. Yeterki biz bu ulvi davanın şakıyan bülbülü olabilelim… Ve baki kalan bu kubbede hoş bir sada bırakabilelim...
Eşi ve kızı da sizlerden biri olan benim için, ideal Kur’an Kursu öğretmenlerini selamlayıp, alkışlamak , uçsuz bucaksız bir bahtiyarlık olacaktır.
Mustafa Turan (Kişisel Gelişim Uzmanı/Tarihçi-Yazar)
web: mustafaturan11.com
---------------------------------------
(1): Kara Prof. Mustafa, Gençlerle Gönül Gönüle, s.15
(2): Öztürk Prof. Osman, Hocalık Sanattır, s. 15- 24
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.