- 1112 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAZARLAR VE TEREKEMELER-1/2.... 339 ard. öyk.
HAZARLAR VE TEREKEMELER
Hazarlar kimdir?
Ardahan ve Karsta yaşayan Hazarlar var mıdır?
Birinci soruya cevap vermeden ikinciye cevap: Kars ve Ardahan Hazar kültürüne malik ve tartışmalı olsada coğrafyasını oluşturur.
Azeri soyisimli insanların yaşamalarının yanısıra; Haydar Çetinkaya ile Selahattin Dündar’ın Terekemeler kitabında zikrettikleri: S. Dündarın babası:
- Biz Hazari’ yiz. demesindeki Hazar ve Hazarlı kelimelerine dikkat çekmek isteriz.
Kevin Alan Brook’ un kitabı ile başlayan konu, Arthur Koestler ve Zeki Velidi Togan’ın Meşhed’de bulduğu kitap ve nice mehaz konuya dair zikredilebilir.
Cengiz Özakıncının kitabı zihne hürmeten daha tesirlidir. Sanat dilini kullanmışlığı mesala.
Tarih bilimine söyleyecek sözümüz olamaz amma " ...Ufkun arkasını görmemize belge sorunsalı engel teşkil edemez. Biz insanız ve sezilerimiz, insiyaklerimiz vardır."
Freud, Balzac’ın ünlü ressamı Frenhofer nasıl bilim yapmışlardır acaba?
Bu metodları nedense batılı tarihçiler kullanırken bizim tarihçiler kullanmaz.
Hazarlar hakkında Kirzioğlu da bilgi sahibiydi. Kendisiyle tesadüfen Gebze-tren istasyonunda tanışmıştık. Rahmetli, hanımıyla beraberdiler.
Eşinin boynunda Osmanlı tuğrası altın takı vardı. Onun tuğra olup- olmadığı sormuştum. Hanımefendi, tuğradır diye cevap vermişti. Kendisinin Fahrettin Kirzıoğlunun eşi olduğunu söylemişti. Ve beyi ile tanıştırmıştı. Ayaktaki sohbette ben Terekemeleri sordum, Fahrettin Bey’e:
Terekemeler, Kıpçak-kumandır demişti. Oğlunun Veteriner tahsili yaptığını söyledi. Polonyaya tahsil maksadına matuf bir sebepten giden oğlu bir anlatıyı Polonya’dan derlemiş getirmiş babasına, bu anlatı "Pişik " ile ilgili bir anlatıymış ve aynen Kars’ta anlatılırmış. Yaklaşık yirmi yıl önceye ait hatıralarımızdır ki kabaca böyleydi.
Yukarıdaki keyfiyeti bizce şöyle yorumlayabiliriz. Polonya’da ve Kars’ta aynen anlatılan "pişik" anlatısı bir Hazar söylencesi olabilir mi?
Kevin Alan Brooke’un dikkat çektiği " Gakala " Peksimeti Ardahan’da ve Kars’ta halen yapılan ve yiyilen bir peksimettir.
Aynı sahada, Türk Gürcüstanından gelen göçmenlerin kullandığı " Azazil " kelimesine rastlarız ki Tevrattan gelme " Çöl şeytanı " kelimesidir. Hazar Devletinde kullanılabileceğine kani olursak eğer kelime bir bağıntıyı vücuda getirmiş olmaktadır.
Hazarların dominant gurubu kızıl saçlı ve yeşil gözlüydü deniyor. Yayılarak büyüyen bu kültür devleti ve millet topluluğu dil esasında skalasını genişletti.
Alan Brooke diyor ki: Ortadoğudan gelen ve katılanlar da Hazarda yaşadılar. Bunlara misal olarak Bob Dylan ve Leonard Cohen gibi ünlüleri örnek veriyor. Dalgalı saçları kartal burunlu ve esmer ayrıca fırlak gözler. Sahamızda bu örneğe çok rastlamak mümkün. Asıl önemli olan Sibir Türkleri: Kızıl saçlı ve yeşil gözlü Hunlar ki hakim formdular. Bunlara daha çok sahada ki Kıpçaklarda rastlanmaktadır. Terekemelerde de sık rastlanır ve Ahali şakayollu takılarak:
- Rus’a benziyor diye bu formdaki kişilere takılırlar.
Ne garip değil mi? Hermenetik okuma ile anlamı: Rus değil ama Rus Sibirinden bin yıl önce gelmişlik ve bunu ancak zihin bu tip yansıtabiliyor. Gelinen yer doğru, isimleme yanlış.
Türk tarihi ne çok bilinmezlerle bilinmiyor?
Türkler kendi tarihlerini yazdıkça ve araştırdıkça gerçek tarih bilgileri bütünsellik kazanacaktır.
Bu anlayışın kurucusu şüphesiz Atatürktür. Osmanlıların Türk tarihine katkıları ne orandadır ne kadardır? Ortadır!
Türk tarihi kurucusu muhakkak ki; Atatürktür.
Atatürk’ün öncülleri Kaşgarlı, Yusuf Has Hacip ve Dede Korkut’un anlatısıdır.
Büyük Atatürk’ün sarahat oluşturmak için yaptığı araştırmalar bilinmektedir.
Ata’nın araştırdığı Mu, Hazarmıydı?
Hazar döneminin üçüncü süper güçüydü.
1930 yılında Rusların Sarkel de çıkardıkları Hazar şehrinden Atatürk’ün haberi olmadığını sanmak mümkün? Atatürk’ün etrafındaki tarihçiler Hazarların Sarkel harabelerinden haberli miydiler?
Terekemelerin Hazarlar ile bağlantıları kuvvetlidir. Coğrafya olarak Hazarlar Türk Gürcistanın da vardılar. Tarihçilerin kabul ettikleri varittir.
Türk Gürcistanı ise zaten Terekeme Gürcistanıdır. Terekeme Gürcistanı da Hazar coğrafyasıdır.
Terekeme Gürcistanı ikinci Horasandır. Burası Türk Kültürünü öyle bağlayıcı yerdir ki Dede Korkut anlatılarının dekoru burasıdır.
Sibirden gelen Kuzey Türkler ilk defa burada Oğuz boylarıyla karşılaştılar. Dil ve diğer uygarlık safhalarını burada ikinci defa geliştirdiler. Yani ikinci defa dediğimiz aslında Hazar devletidir. Birinci safha Orta-Asyadır. Birinci Horasan buradan İran’a doğru akan güzergahdır.
Terekemelerin Gürcistanda varlıkları Hazarlardan bağımsız düşünülemez.
Terekemelerin ve Azerbaycanında Hazarlardan ayrı bir ontoloji içinde mülahaza edilmemeleri gerekmez mi?
Hazarları alabildiğine Ukrayna ve Macaristana doğru taşıma gayreti görülmekteysede doğrusu saha ve topluluklar olarak Kafkasya’da Hazarları aramak olmalıdir.
Bu minval üzere de Terekemelerin ve Azerbaycanın Hazarlardan ırak olmamaları doğrusudur.
HAZARLAR VE TEREKEMELER (2)
Hazar, Hazar denizi ve Azarbaycanın " Azar " sözcüğü.
Üç sözcüğün aralarında bir bağıntı olabilir mi?
Tarih biliminden ne anladığımız önemli.
Tarih formasyon isteyen disiplindir.
Truva harabelerini kim bulmuştur?
Alman maceraperest Schleman deha seviyesinde bir adam ve Arkeoloji eğitimi olmayan biriydi.
Ama ne oldu? Truvayı o, ortaya çıkardı.
İlim yaparken eğitimsiz kişilerin de zekalarıyla ekol kurduklarını hesaba katmamız ne denli doğru olur?
Bilim de her an yöntem kurulabilir.
Bilim de tahsilden önce, nasıl yapıldığı önemlidir.
Tahsilin kendi de sonuçta bir metodtur. Eğer bir metod kurulmuşsa onu geliştirmek gerekir.
Schleman Truva’yı nerede arayacağını çok iyi tesbit etti.
Sonra oraya doğru enerjisini yoğunlaştırdı.
Schleman modelini, Hazar devleti için uygulaya bilirmiyiz.
Yani onun cesareti ve kestirimi bizim için bir ilke olabilir mi?
Bilmede ve araştırmada cesur kestirimler önemlidir.
Tarihte hiç bir şey tesadüfi değildir.
Freud: "Ruhbilim de hiç bir şey rastlantı sonucu olmaz" demiştir.
Hazar devletinin, " Hazar " sözcüğü, Hazar denizi ve Azerbaycan’nın " AZAR " kelimesi ve ayrıca " Azeri " kelimeleri arasında ilgisel bağlantı var mı? Ki var, o halde bunu açıklamak lazım değil mi?
Terekemeler Gürcistanın sakinlerindendir.
Terekemelerin burada uzun bir zaman zarfında bulunmaları ayrıca dikkat çekicidir. Karapapaklar diye de anılan topluluk. Albain tarihinde Terekeme başbuğları diye geçiyor. Yedinci yüzyıllarda bahse konu olmuşlardır. Hazarların o yüzyıllarda Kafkasya’da olduğunu Arap tarihçileri belirtiyor.
Kafkasya’da ve Kafkasya ile yukarı Kafkasya’nın tarihlerinde bir kesişme var mıdır, yok mudur?
Dördüncü yüzyılda görünmeye koyulan Hazar Devleti. ve Alban Tarihi yedinci yüzyılda Terekemelerinde Kafkasya’da olduğunu söylüyor.
Terekeme kelimesi ile Oğuz tandansını çağrıştıran topluluk ismi; Karapapak kelimesiylede Kuzey Türklerinin tandansını çağrıştırıyor, Kıpçak ekolü yani.
Her iki kelimede açıklamaya muhtaçtır.
Hazarlar ile Terekemelerin münasabeti olmuştur. Nasıl bir ilişkiydi bu, araştırmaya esas bir mevzuudur ki İncelemeye değer sanırız. Ayrıca sona erdikten sonra Hazar Devletinin Terekeme Gürcistanında yani İkinci Horasanda ilişkileri ne oylumdaydı. Büyük bir kütle olan on dokuzuncu yüzyılda Ahıska’da yaşayan Kıpçaklar, Halen Terekemeyim derken, diyebilme iradi hatırası neyin zuhurudur?
Elçi Beyin Ahıska Türklerine temayülü tarihi bir yaddaşlığın temarüzü müydü? Kıpçakların kuvvetle muhtemeldir ki Hazar coğrafyasında bulunuşları Kafkasya’nın güneyinden önce kuzeyindendir.
Kıpçaklarda ki, saha söz konusudur. Hazar Kraliçesi Çiçak Hanım’ın ismi çok yoğun olarak bulunur. Çiçek, Kıpçaklarda ve Terekemelerde kız çocuklarına verilen bir isimdir. Posof ve Çıldırda revaçta bir isimdir.
İkinci Horasan’da Terekemeler ve Kıpçaklar birbirlerinin topluluk isimlerini " Ben o’yum " diye anmada bir beis görmemiştir. Acaba bunun nedeni: Kafkaslarda; Hazar Uygarlığının altında yaşamışlıklarının bir insiyaki mevcut olmasın?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.