- 641 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Kızıl Derili
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yanlışın ve doğrunun çağı ve zemini olur mu? Yanlış her devirde yanlıştır, doğru her devirde doğrudur.
İnsanlar çağlar boyunca doğruyu aramış, kiminin doğru dediğine kimi yanlış demiştir.
Ancak herkesin, her kesimin hemfikir olduğu bazı yanlış ve doğrularda var, yani bu doğu içinde, batı içinde, sağcı içinde, solcu içinde ya yanlıştır, ya hepsi için doğrudur. Tabi tarafsız düşünebilenlere göre öyledir.
Bu doğru yanlış seçimi halklara, ne kazandırmış, ne kaybettirmiş. Misal; herkes kendi penceresinden baksa
İnsanların özgürlüğünü yaşam tarzını kısıtlamanın herkese ve her görüşe göre, yanlış olduğunu görürüz.
Bunun için toplum bilimci olmanıza da lüzum yok. Kim yaşam tarzına kılık kıyafetine karışılsın ister.
Bir düşünün aileleri tarafından onaylanmasa bile insanlar dillerine, göbeklerine pirsink (küpe) takıyor, farklı akımlara göre şekilden şekile giriyor.
Şimdi bu insanlara, kanun zoruyla bir şekil dayatılsa ve buna uymayanlar ağır şekilde cezalandırılsa bırakın farklı görünmeyi tercih eden kimseleri, onları onaylamayan aileleri ve daha, pek çok kesimden itirazlar yükselir, hatta yer yerinden oynar.
Bu kanunu çıkaran devlete de, lâik ve cumhuriyetçi denmez, zorba ve diktatör denir.
Kaldı ki günümüzde aileler bile çocuklarına bu konuda baskı yapamazken, devlet eliyle kanun zoruyla
size bir giyim tarzı dayatılsa bunun cumhuriyet çerçevesinde mantıklı bir açıklaması olabilir mi?
Bir karar aile içinde alınsa ve evlatlar bu karara zorla uydurulsa, o evlatlar yetmiş yaşına dahi gelse bu anıyı unutmazlar.
Eğer aile büyüklerinin bu zorla uygulattığı karar çocuğa, hayatı boyunca hep mutluluk getirse, isâbetli bir karar olsa, bu, o baskıyı gören çocukların belleğinde belki tatlı mutlu bir anı olarak kalır.
O zaman üzülerek katlandığı bu dayatmanın gerçekte kendi için en doğru karar olduğunu anlar.
Böylece o kararı kendi için alan büyüklerine minnettar olur.
Ya hayatı boyunca mutsuz olursa? İnsan evladına bile baskı yapmaktan kaçınır. Mesela meslek seçiminde bile yol gösterir, zemin hazırlar ama zorlamaktan kaçınır.
Aile içinde alınan kararlar aileyi, ülke genelinde alınan kararlar bütün halkı etkiler, aldığınız karar yanlışsa, bir ülke dolusu evladın hayatını karartırsınız.
Çocuklar aile büyüklerinin onlara sağladığı imkan ve çevreyle büyür, şekillenir.
Halklarda iktidar sahiplerinin sağladığı imkan ve çevreyle büyür, şekillenir.
Peki biz nasıl şekillendik, büyüdük, hangi alanlarda kendimizi aştık, hangi dağları yıkıp, hangi enginlere sığmayıp ta, taştık?
Yer üstüne sığmadık, yeraltında mafya olduk kendimizi aştık.
Arap zihniyetine engin deyip kaçtık, arabesk şarkılarda jilet attık.
Alkolün küpüne sığmadık, trafikte bariyerleri aştık.
Başımızı açmakla kalmadık, taş devrini aştık.
Dokuz çocuklu devri kapadık, bebekleri çöpe attık.
Bu kadar dağları yıkıp, bendimizi aştık da ne değişti, hâlâ konuştuğumuz
Baş örtüsü yasaklı mı kalmalı? İslamiyet bizi geriye mi götürür?
Kim şık, kim rüküş?
Daha bu işin düşünecek yanımı kaldı kardeşim, bırakın artık onun saçı bunun gözü demeyi?
Kızıl derililerle ilgili bir belgeselde yaşlı bir kızıl derili şöyle diyordu; Beyaz Adam, (Amerikalı) bizi beğenmiyor ve birde utanmadan bizim neden geri kalmış ve fakir bir millet olduğumuzu soruyorlar. Bütün zenginliğimizi çalıp topraklarımızı elimizden alıp ta, hâlâ bize bu soruyu sormaları hayret verici doğrusu.”
Kızıl derilinin bu cevabı sanırım Müslüman ülkeler içinde geçerli. Fakat, farklı bir yönümüz var ki, biz bu sorunun cevabını bilmek şöyle dursun hâlâ kusuru kendimizde arıyoruz, oysa kızıl derililer; “ Biz fakir ve geri kalmış bir milletiz öyleyse yuh! bize. Biz neden kızıl derili olduk sanki” demiyorlar.
Bir düşünsenize, bu Kızılderililer, birde dört kıtaya yayılmış olsalar, bu zekayla, bu bilinçle karşılarında ne Rusya durabilir ne İngiltere ne Amerika…
Ne diyelim böylesi Kızılderili hafızası hepimizin başına olsun.
Saygılarımla...
YORUMLAR
Sevgili Leyla Hanım, Yazınızı çok beğendim. Anlayana çok mesajlar içeriyor. Çok birikimli ve Dünyaya doğru pencereden bakan biri olduğunuz belli. Son yazınızı da okuyup tekrar size yazacağım. İyi hafta onları dilerim...
Leyla Gülsüren
Sevgi ve Selamlarımla.
Leyla Gülsüren
Saygılarımla.
Merhaba güzel yorumunuz için teşekkür ederim, haklısınız tüm kanunlar insan bilgisiyle olduğu için kusurludur, öyleyse Kainatın yaratıcısının bize gönderdiği adeta dünyamızın kullanma klavuzu olan Kuranı Kerime hayatımızda daha çok yer vermeliyiz.
Bilindiği üzere İslamiyet’in doğuşu ile, geniş bir alana yayılması uzun sürmedi. Aynı zamanda İslamiyet’e giren ülkeler birçok bilim dalında hızlı gelişmeler gösterdiler.
Yani Kuran-ı Kerim’in rehberliğini düşününce, İslamiyet’in bütün aşırılıklara karşı olduğunu da düşününce, bu gelişme kaçınılmaz bir sonuçtu. Abbasi Halifesi Harun Reşid zamanında çok önemli gelişmeler olmuş.
Yapılan fetihlerle ülke öyle genişlemişti ki, o devirde hiçbir hükümdarın Harun Reşid kadar büyük ülkesi yokmuş. Bağdat’a hastaneler, rasathaneler ve medreseler yapılmış. Memleketin imarına çok önem verilmiş.
Bilim, sanat ve edebiyata da önem vermiş, devrinde teknoloji Avrupa’yı geçmiş.
Sonra neden bu gelişmeler artarak devam etmemiş? Bakın gelecek tehlikeleri Kuranı Kerimle Rabbimiz bize haber vermiş.
Bismillahirrahmanirrahim
Maide Suresi. (51) Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.
90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
91 - Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?
Böyle uyarıcı ayetlerin yanı sıra ilmi keşifler içinde okunması gereken ayetler var, Said Nursinin sözüydü galiba "Zaman eskidikçe Kuranı Kerim Gençleşiyor" evet gerçekten çok doğru bir söz. Hazreti Ali'de Kuran ilmiyle "İlimlerin Babası" namı ile anılır değil mi? Bence en büyük gaflet ve yoksulluğumuz Kuranı Kerim ilminden yeterince nasibimizi alamayışımız. İnşallah zamanla bu yoksulluğumuz kalkacaktır.
Yorum için tekrar teşekkür ederim saygılar...
Bilinçli bir toplum, bilinçli bireylerle mümkündür fakat eskiden beri gelen "benlik" duygusu her zaman ağır basmıştır. Kızılderili kültürü ise doğa-tabiat kültürü benimsemiş fakat kapitalist "beyaz adamlar" her zaman hümanist görünüp yaşam çarklarını döndermişlerdir. Ki günümüzde hala onlar dünya Jandarmalığı yapmaktadır.
Sevgili yazarımızın söyledikleri doğru tespitlerdi... Günümüzde, Müslüman toplumları, üretmekten çok tüketime dayalı hayatı benimsediler. Kolayı, ucuzluğu seven bir toplum haline geldiği için sürekli nasıl harcarım, ne kadar harcarım, ayrıca değerlerin parayla ölçüldüğü bir dönemde bizler hep para tanrılarıyla ilgili polemikler çoğaltır; öyle ki karşımızdakileri yargılaya yargılaya sevmeyi, ilerlemeyi, insanlık için faydalı olmayı beceremiyoruz.
Hem batı ülkelerin üretiklerini ayıplar, şeytan icadı diye eleştririken onların üretiklerini de sürekli kulanırız; yaşamlarımız, konuştukalarımız hepsi çelişkili!
Ben ülkelerin gelimişlik ölçüsünü üretim-tüketimle değerlendiriyorum, üretenler Kral, tüketenler fukara...
Gelelim bizim Cumhürriyet anlayışımıza:
a)cumhuriyet
1.Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi.
2.Halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu devlet biçimi.
sizce bizim rejim anlayışı bu tanıma uyuyor mu?
b) Arabistan şeriatla yönetilen bir devlet başında halife olması gerekirken bir Kral tarafından yönetilmekte...
örnekler çoğaltılabilir dikkat ediniz tüm müslüman ülkeleri geri kalmış ülkeleridir. Niçin gelişemiyoruz? niçin dışa güdümlü kalıyoruz?
Unutmamak gerek, dünyadaki tüm kanunlar insan eliyle(bilgisiyle) olduğu için hep kusurludur bu kusurları en aza indirmek için sürekli güncelemek gerkiyor diye düşünüyorum. Genel baktığımızda Dünya adaletine yeni bir format atılması gereklidir.
Teşekkürler...
Güne gelen bu elit çalışmayı bize ulaştıran Sevgili Yazarımıza teşekkürlerimle, saygılarımı sunuyorum
Deman Ronahi tarafından 11/30/2013 10:18:24 AM zamanında düzenlenmiştir.