- 1105 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
FATİH VE TRUVA..
Muharrem Ceylan...
Araştırmacı Yazar....
[email protected]
Troya ilk defa arkeoloji dünyasının gündemine, Alman bilim adamları tarafından getirildi....
İlk çağın bu gizem dolu kentinden çıkarılan objeler insanlığı bugün bile büyülemeye devam ediyor.
Son yapılan Troy filmi bu konudaki düşüncelerin açık ifadesi.
Ben bu yazımda başka bir konuya dikkatlerinizi çekmek istiyorum..Troyalıların köklerinin yani,hangi halktan
olduklarının araştırmaları ile ilgili çalışmalar..
Yirminci yüzyılın başlarına kadar bu halkın etnik kökünün,Grek uygarlığının bir uzantısı olarak bilinmekteydi,oysa bugün arkeoloji dünyasındaki bulgular göstermiştir ki;Troyalılar Anadolulu bir halktır.......
Hatta Troyalılar HİTİT UYGARLIĞININ LÜVİ kolunu oluşturmaktadır..
Yunanlı düşünür Homeros ünlü İlyada Destanında Troya Savaşlarını insanlığa taşıyan şahsiyettir....
Onun bahse konu bu eseri olmasaydı, bugün biz tarihin bu trajedik olayını bilmiyor olacaktık..
Fakat benim itirazım Homerosun bu savaşı sadece bir aşk hikayesine bağlamış olması....
Oysa tarih göstermiştir ki Anadolu ile Hellen Uygarlığı arasında geçen bu savaş belki onlarca sefer meydana gelmiştir....
Son örneğinide Çanakkale Savaşında yaşanmıştır..Batı donanmasına ait bir savaş gemisinin AGAMEMNON olması bir tesadüf değildir....
Dikkatlice incelendiğinde bahse konu bu savaşlardaki AKAHİ halkına ait bir komutanın adıdır Agamemnon..
Fakat benim benim asıl önemsediğim nokta ;İtalyancayı, Yunancayı anadili gibi bilen Fatih Sultan Mehmetin HOMEROSUN İLYADASINI DEFALARCA ORJİNALİNDEN okuması bu konuya duyduğu ilgi.....
Hatta son yıllarda ortaya atılan bir tartışma beni oldukça düşündürdü..... Fatih
İstanbulu fetihten yaklaşık onbiryıl sonra Troya Harabelerini geziyor ve orada tarihe
şu öneli cümleleri düşüyor........
HEKTORUN İNTİKAMINI ALDIM..
Kaynak bizzat Fatihin SARAY TARİHÇİSİ..
Büyük devlet adamı olmak herhalde büyük düşünmekten geçiyor..
DRAMALI55
YORUMLAR
savaşlarının hep bir ''görünen'' sebebi vardır, bir de ''asıl'' sebebi... homeros'un kaleminden okumadım ama ''TROY'' filminde savaşın asıl sebebi çok güzel aktarılmış...
homeros'un savaş sebebi olarak sadece ''aşk''ı gösterdiğini varsayarak söylüyorum: hadi ona kandık? peki neden hala savaşların ''görünen'' sebeplerine kanıp, savaşları kutsuyoruz???? asıl mesele bu bence!
İlgi alanımdan bir yazı buldum galiba...
Fatih'in Homeros'u orjinalinden okuduğunu biliyoruz, ama bunu defalarca yapıp yapmadığını bilmiyorum. Bence onu Hektor'un öcü değil de, geçmişlerden bir cümle tetikliyordu:
""Istanbul elbet bir gün fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir.""
Ama Hektor'un öcünün alındığı da bir gerçek. Hektor bir anadolu çocuğuydu. bu konuda kısa bir hikaye yazdım.
Homeros'un savaşı bir aşk hikayesine bağlaması hakkında da biraz uzunca birşeyler yazdım, oradan alıntı yaparak bunu açıklamaya çalışayım:
Eserse, Homeros konuşuyor:
"Geçenlerde Agamemnon'un çadırına gittim. Huzuruna vardım. Keyfi de yerindeydi Agamemnon'un, tabi ordusundaki Aşil milleti kırıp geçiriyordu, o ise çadırında kızlarla… oohh! Vardım huzuruna, dedim ki, yüce Agamemnon, kralım senin derdinin ne olduğunu öğrenmek ister, bunca vahşeti hem Atinalıara, hem de Truvalılara neden yaşattığını öğrenmek ister. Artık meselelerin böyle klasik bir çağda hala savaşlarla çözülüyor olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, bu savaşın bitmesini ister.” Agamemnon durdu, biraz şaşırmışa benziyordu, “Neden başlattığımızı bilmez misin a kendine tarihçi diyen deli, siz benim gelinim Helen’imi kaçırırsınız da, benim Yunanistan'da öyle boş boş durmam erkekliğe sığar mı?” dedi. Ben de, başlarım len senin erkekliğine demek isterken, her an ölüm korkusuyla burun buruna olduğumu hatırlayıp, “Tamam o zaman yüce Agamemnon, isterseniz Helen i alabileceğinizi söyledi kralımız Priam” dedim. O zaman savaşın artık sürmesine gerek omadığını söyledim.
Agamemnon şaşırdı biraz, durdu, ayağa kalktı ve düşünmeye başladı… Bir o tarafa, bir bu tarafa gitti geldi. Herhalde, aklına dünyanın incisi Anadolu toprakları geldi gitti, gitti geldi … Ve bana döndü ve dedi ki; “Ama olmaz artık dedi, iş işten geçti bir kere. Hem bizim asıl meselemiz Helen değildir” dedi. “Yunanistan kız kaynıyor len, elimi sallasam elli bini, hatta istersem hepsi benim. Bizim asıl meselemiz aslında insanlığa hizmet. Biz kötü de değiliz, esasen Truvalıların iyiliğini düşünüyoruz. Madem ki dünyanın en güçlü ordusuna sahibiz, burada Truva halkı ezilirken biz boş duramayız” dedi. Sonra gözleri birden parladı, ve beni şok eden sihirli cümleleri söyledi : "Biz Truvaya demokrasi getirmeye getirmeye geldik!"
Vay be dedim, sonra kendi kendime. Ve İlyada’da savaşı oduğu gibi aktarmaktan vazgeçtim. Yoksa gelecek nesiller buna gülerler. En iyisi suçu başkalarına, yani zaten sadece benim görebildiğim tanrılara atmak, onları kitabıma eklemek. Bu gerçek durumdan çok daha mantıklı olacak galiba."
Anlamışsındır umarım...:) Bu arada eserimin adı: Homeros'un Sıkıntılarından Kesitler.