Öykü yazmak
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Pencere camının boyuna ulaşan sardunyaya, arap saçına, yaprakları kalın ve kaygan yapma
çiçek gibi açan pembe yapraklı sarmaşık çiçeğime, sonra pencereden bakınca tam karşıma
düşen iki kanatlı kapının kocaman eski han kapısına, karşıdaki tek katlı beton evin çatısından sarkan buzlara, çatıdaki karlara ve cam önündeki çiçeklere değen şubat güneşine bakarak bir öykü düşünüyorum.
Öykü öyle pat diye düşüvermez. Ramazan ayında kapınıza vuran çingene değildir.
Öğleden sonra zamandan çaldığım bir saatlik süreyi üşüyen ayaklarımı yanan sobaya doğru
uzatarak gönlümce yaşamak istiyorum.Benim en çok özlemini duyduğum bu. Çokça okuyup
yazabilmek. Düşünmek ve yazmak. Güneşi gözümden ıratmadan.
Geçmişe şöyle bir göz gezdirdim. Yine en güzel zamanlarım bir odaya kapanıp şiir, öykü
yazmaktı. Yanıtsız bir soru: Şair olabildim mi? Saymadığım bir sürü şiirler ve kısa öyküler.
Sobadaki bakır güğümdeki su kaynamaya başladı. Üstündeki çamaşır asacağındaki kazaklar
kurudu, sallanıyor. Ben daha yazacağım öyküyü bulamadım. Bu yazıyı işgüzar öykücü ve
eleştirmenler okuyacak olsalar , böyle öykü yazılmaz. Yazılsa da öykü olmaz derler..
Dışardan duyulan sesler bana yaşadığımı anımsatıyor. Az önce yan apartmandan biri çöp
tenekesine çöpünü boşalttı. Apartmanın önündeki yoldan bir araç geçti. Karşı çatının
üstünden görünen gökyüzü sessiz ve uçuk maviydi.
Duvarlar da sessiz elbet, cansız nesne. Duvardaki panoda birbirlerinin rengârenk eteklerini
tutarak oynayan çocuklar da sessiz. Sesimi kalemin ucunda arıyorum. Komşunun tavukları
dışarıya salındı. Çöpte eşinen seslerini duyuyorum..
Annem yukarıda uyuyor. Onun uyuması bana bu zamanı sağladı. Dilerim çabucak uyanmaz.
Penceremin önündeki odunluk çatısının üstünde sarı bir kedi, bir o tarafa, bir bu tarafa
yürüdü.Dikkatimi dağıttı. Yazdıklarımı gözden geçiriyordum.
Yukarı kattan bir ses duyar gibi oldum.Annem uyandı mı yoksa? Aman Allah korusun. Daha öykümü yazamadım.
Bol özgür zamanlarımın olması mı yoksa ailemle eli kolu bağlanmış gibi yaşamak mı?
Çevrendeki her insan seni bir yanından bağlıyor. Alabildiğince özgür olmalıydım. Burada diğer insanların özgürlüğünü kısıtlayan özgürlükten söz etmiyorum..
Bir horoz bir kaç solukluk aralıklarla ötmeye başlıyor. Ben bu kış gününde, sonsuz yeşil bir
yer düşünüyorum.Ellerimizle yaptığımız bir cenneti. Ağaçlarda muhabbet kuşları, kargalar,
kanaryalar,sincaplar.. Önümde dizili küçücek tepeleri çıkıyorum. Ulu dağların doruğunda
bir çam dibine oturuyorum. Yanımda bir dost, sevgili mi? O var mı? O içimden çıkıp canlanmayı başaramadı. Belkide var. O yemyeşil dorukta bekliyor beni..
Yoksa elimin ucundaki kalem, yazdığım defter mi? Ne olursa olsun o sevgi içimde..
Bu salkım saçak buz, kış gününde su sesli yazları özlüyorum. Bahçemizdeki kuyunun başındaki söğüdü, asmaları, üzümleri, kuyudan buz gibi su içmeyi.
Saat on bir oldu. Öykü yazmaya oturalı bir saat olmadı. Önce yukarıdan annemin uyanıp
kalktığını, açılan kapıdan ve musluktan akan su sesinden anladım.Şimdi de komşuların sesl
Kur’an dinlemeye gidiyorlar anlaşılan. Herkes uyanmaya başladı ya da uykularını yeni açtılar. Bir yanda halı silkeleniyor, bir yanda araçların korna sesleri. Ben de yazarak
uyanmaya çalışıyorum.Uyanabildim mi? Hıı!..
Ya öykü? O bu günlük de kalsın..
18. 2.1994 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Pencere camının boyuna ulaşan sardunyaya, arap saçına, yaprakları kalın ve kaygan yapma
çiçek gibi açan pembe yapraklı sarmaşık çiçeğime, sonra pencereden bakınca tam karşıma
düşen iki kanatlı kapının kocaman eski han kapısına, karşıdaki tek katlı beton evin çatısından sarkan buzlara, çatıdaki karlara ve cam önündeki çiçeklere değen şubat güneşine bakarak bir öykü düşünüyorum.
Şu betimleme
bile
yazarın öykü yazma daha doğrusu yazma konusundaki yeteneğini
duygusallığını
ruh zenginliğini ve derinliğini göstermektedir
ki
yazılan denemede
bile hayata dair o kadar çok şey var ki...
tebrik ve saygılarımla düşündaşım
Kelimeler ile meşgul olmak ve onların düzenli cümlelere dönüşmelerini izlemek gayet keyifli. Fakat ben de şair yazar olmak noktasında kendimi hep eksik sayarım. Zira çok yol vardır bu uğurda kat edilmesi gereken. Yazmak iç seslerin dışarıya duyurulması hali galiba azıcık. Çok yöne doğru aynı anda bakabilmeyi başarmak. Hayatın tam da ortasındandı yazı, bizdendi de. Kutladım.
Herkes çok farklı demek ki bunu anladım yazınızdan.Hiç oturup düşündüğümü hatırlamıyorum.Yazmak bir kriz anı gibi bende aniden geliyor.Düşünmek daha güzel olmalı .Düşünmediğim için bu kadar hata yapıyorum demek ki.Bir de yazılan yazıyı düzeltmek,yırtıp atmak bence daha iyi:))Sizin gibi düşünerek ,proğramlayarak yazmayı deneyeceğim ama kaç gün sürer bilemem.Hiperaktif olmak cidden bela bir şey:))Size kolay gelsin .Oldukça da güzel yazıyorsunuz zaten.Selam ve sevgiler