Onu beklediğim bir gündü
İlk kez bir şiirimi düşünerek ve de gerilere dönmeye çalışarak bir öykü yazacağım. Umarım
beğenirsiniz.
Bütün gün koşturdum durdum
Sokaklarda deli deli gezindim
Kaldırım mühendisi dediler, iki kez geçsem
hergün sürttüğüm sokaktan.
Annesi oğlunun durgun durumuna bir anlam veremiyordu. Aklı öyle psikolojik durumlara
filân ermezdi ama, bu oğlanda bugün onu tedirgin eden bir şeyler vardı. Nerdeyse öğlene
kadar yataktan çıkmamıştı. Hoş gece de çok geç gelmişti.Adeta sarhoş gibiydi. Ellni kolunu
iyice yana salmış, gözleri ne yana baktığını bilmiyor, pöh desen ağlayacak bir durumdaydı.
Ona gülerek selâm verir, boynuna sarılırdı kimi zaman. Anam benim, bahtı kara anam der
gözleri dolardı. Onun bu sözlerine gülümseyerek karşılık verirdi kadın. Bahtı ne kadar kara
bunu düşünmeye başlardı.
Bu gece bir şey vardı oğlunda. Yatağına giderken dökülüyordu adeta. Oflayıp, pufluyordu durmadan. derin ahlar çekiyordu ona hissettirmemeye çalışıyordu.
Yatağa kendini zor attı, kızgınlık ve üzüntüyü bir anda yaşıyordu. Bunu ona nasıl yapardı?
Kapısının önünden kimbilir kaç kez geçmişti, koşup önüne gelsin diye. Aldığı kısa mesajı tekrar takrar okuyor, bunu bana yapamaz diyordu. Sokak lâmbaları bile ona acıyormuş gibi
geliyordu. Her ayak tıkırtısını o sanıyor, geçip gittiği yola yeniden dönüyor, durmadan o
ismi tekrarlıyordu. Neden, neden gelmedin Kezban? Seni sevdiğimi biliyordun. Bunun için
beni sınaman gerekmezdi. Yanında olsa, ona ne yapacağını biliyordu. Allah kahretsin! Neden yanında değildi sanki. Neden bu kadar zordu ona ulaşmak.
Başım öylesine yorgun, ayaklarım sızılı
Bir kanepeye leş gibi oturdum
Sırılsıklamdım sevgisinden
Ellerim başımda, onu düşünüyordum
Öğle olmuştu. Yatakta uykusuz geçen saatlerden sonra. Gözlerini kapayıp uyumaya çalıştıkça, o geliyordu gözlerinin önüne. Ne kadar da masumdu. Ya da o denli cadı bir kız.
Onu aldatmıştı, gel demişti ama gelmemişti. Allahım, bu nasıl bir şeydi? Anlamaya çalıştı
ama bir türlü anlayamadı. Çıkamadı bu işin içinden. Bir bilmeceydi yaşadıkları ve çözmek
oldukça zordu. Kara kara düşünüyordu şimdi. Ne yapmalıydı?
Hiç ummadığım bir pozda karşımda
Yanındakilerin eteğindeydi
Üstü başı toz, toprak
Sesi çatlak çatlaktı
Onu gördüm.
Kadın evden oğlunu uğurlarken, yüzüne bile bakmamıştı oğul. Süklüm püklüm içeriye girdi.
Bu çocuğa neler oluyor Allah’m dedi. Kocası ona sesleniyordu uzaktan, duymuyordu.
Arkadaşlarıyla buluştuğu kahvede nerdeyse selâm vermeyi unutacaktı.
" Ne o Karadeniz’de gemilerin mi battı* dedi bir arkadaşı.
Diğeri:
" Hangi geminin battığını biliyoruz gerçi." diyerek kahkahalarla güldü.
" Lâf çekecek durumda değilim arkadaşlar. Bugün geceki durumla ilgil hiç bir şey duymak
istemiyorum. Başka şeyler konuşun, dinlerim sizi. Bana dokunmayın"
Bir arkadaşı:
" Hazım meselesi."
" Ne derseniz öyle olsun."
" Bayağı etkilenmişsin. Ya sen böyle şeyleri takmazdın hani?"
" Bunu öteki kızlarla karıştırmayın."
" Doğru, beyimizin her sokakta bir, kaç sevgilisi var."
" Ne sevgisi ya, işte öylesi şeyler onlar..
"Hepsi mi?"
" Hepsi, nolacak.."
Birden yerinden kalktı. Kimseyi dinleyecek, söz yetiştirecek durumda değildi. Çay kıyısına
doğru yürümeye başladı. Beyni kalbiyle aynı anda hareket ediyor düşünce ve duyguları
arasında dolaşıp duruyordu. Uzaktan onu gördü. Sırtına bir çuval yük yüklenmiş tarladan
dönüyordu. Yanında annesi ve kız arkadaşı vardı. Gece bir şey olmamışca gülüyor, yorulan
elini çuvalı düzelterek yeniliyordu. Az sonra yükünü yere bıraktı. Çevresine bakındı umarsızca. Biraz daha dikkatli baksa onu görecekti orada. Sevdiği ve diğerleri ilerleyince
bir şiir yazmak geçti içinden. Tam da içi oyuk bir söğüt ağacının önündeydi. Kalemini çıkardı cebinden.
Onu gördüm, soluk soluğa aşk arıyordu
Oysa kaç aşk içindeydi
Bana dönüp bakmadı bile
Bana geldiğini bilyorum
Yalnız beni sevdiğini
Bütün gün ağladım durdum
Gözlerim sustu, kalbim yas tuttu
Ayaklarım bir kez daha sürttü o sokaklarda
Dar attım yatağıma kendimi.
Bu şiiri okur muydu acaba? Bu yoldan geçerdi aslında. Belkide güzel manzarası yüzünden.
Bu şiiri buradan okuyacağından emin oldu. Yazıların üstünden tekrar geçti tükenmez kalemiyle.
Gerçekten o şiir sevdiğince kaç kez okundu o çürük söğüt oyuğunda. Ama o bilmiyordu ki
karşılıklı güven çok önemliydi. Bir kız kendinden bir başkası olması olasılığını asla kabul
edemezdi. Evlenelim de durulsun diye bekleyemezdi..
Kimbilir bu nedenle başlamadan kaç aşk sona ermiştir.
31. 10. 2013 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Ne kadar büyülü bir anlatım... Ve tadında... Bazen hislerine yenik düşüyor insan ama sonra tek bir cümle ile toparlanıp dönebiliyor gerçeklere. tıpkı hayatta olduğu gibi. Yere basmak o kadar kolay işte!
Tebrikler
Her aşkın,
kendine özgü bir hikayesi var.
Hakkında hikayeler, ya da şiirler yazılan aşklar,
genellikle vuslata eremeyenlerdir.
Destanlarımız da öyle değil midir?
Sonu mutlu biten hangi aşk destanı, hikayesi, şiiri var ki?
Bu hikaye de o misal işte.
Başlamadan biten bir garip aşk hikayesi...
Güzeldi...Şiirleriyle...