- 3349 Okunma
- 22 Yorum
- 4 Beğeni
MARŞLARLA CUMHURİYET
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yıl 1933..Cumhuriyetin onuncu yılı kutlanacaktır. Bu kutlamaların çok daha farklı ve çok daha güzel olmasını İsteyen Atatürk ve dönemin hükümeti Cumhuriyetin onuncu yıl dönümü münasebetiyle bir Cumhuriyet Marşı yazılmasını ve bestelenmesini isterler.
Türk Edebiyatının iki tanınmış şairi kağıda kaleme sarılır ve birlikte Onuncu Yıl Marşını yazarlar. ( Faruk Nafiz Çamlıbel- Behçet Kemal Çağlar )
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız;
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk’üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden istiklal kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Örnektir uluslara açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bu Marşı daha sonra Cemal Reşit Rey besteler. İlk bestelediğinde kendisi de hiç beğenmese de sonradan marşı mehter ritmiyle düzenleyince ortaya herkesin rahatça okuyabileceği bir marş çıkar.
Bu eseri yine ilk kez piyanoda kendisi çalarak beğeniye sunar. Lakin bizim memlekette malum herkes her konuda çok çok bilgili olduğu için zamanın Milli Eğitim Bakanı marşta Cumhuriyet sözü söylenirken majörden minöre geçildiğini, böylece Cumhuriyetin küçük düşürülmek istediğini ileri sürer. Malum majör büyük, minör küçük anlamına gelmektedir. Nasıl olur da Cumhuriyet kelimesinde büyükten küçüğe gidilir? ( Bilmem sizlerde bir takım çağrışımlar yaptı mı bu? Hani yani Cumhuriyeti koruma ve kollama adına hassasız ya(!) o açıdan diyorum.)
Neyse Efendim. Cemal Reşit Rey. Minör kelimesinin küçük anlamına gelmekle beraber müzikte bunun böyle olmadığını Eğitimin başı olan bakana izah eder de olası bir Cumhuriyet ve devrimlerine hakaret durumundan, dolayısıyla belki de hapis, hatta darağacı durumundan yırtar. Yırtmakla da kalmaz yazdığı marş Cumhuriyetimizin Onuncu yıl Marşı olarak kabul edilir.
Onuncu yıl marşı ile birlikte aslında bir karar daha alınmıştır: ( Resmi olmasa da ) Cumhuriyetin bundan sonraki her onuncu yılında yeni bir marş yapılacak ve Cumhuriyet, daha önceki onuncu yıllardan çok da coşkulu bir şekilde kutlanacaktır.
Atatürk 1938 de hayata gözlerini yumar. 1943 de yeni bir onuncu yıl marşı yapılmaz. 1953de de yoktur yeni bir marş. 1960 ların marşının Cumhuriyetle uzak-yakın bir ilişkisi yoktur. O günlerde söylenen marş, sözleri ’ Olur mu böyle olurmu, kardeş kardeşi vururmu?, Kahrolası diktatörler, Bu dünya size kalır mı?’ Marşıdır.
Kahrolası diktatörler(!) Dar ağaçlarında sallandırıldıktan iki sene sonra bile bu marşa devam edilmiştir. Yani Cumhuriyetin kırkıncı yıldönümünde de yeni bir cumhuriyet marşı olmadığı gibi Onuncu Yıl Marşı da unutulmuştur.
1968 den sonra yeni bir marşımız olur.İşin ilginç tarafı bu marşın sözleri Atatürk dünyaya gelmeden on sen önce yazılmış, bestesi ise yine Atatürk daha yedi yaşındayken yapılmıştır. (Yıllar yıllar sonra içinde BDP li Sırrı Süreyya Önder’in de oynadığı Beynelmilel adlı filme de konu olan marş) Ne bestesi ne de güftesi bize ait olmayan bu marş da şöyledir:
SOSYALİST ENTERNASYONAL MARŞI
Söz: Eugene Pottier (Paris 1871)
Müzik: Pierre Degeyter (1888)
Uyan artık uykudan uyan/
Uyan esirler dünyası/
Zulme karşı hıncımız volkan/
Bu ölüm-dirim kavgası/
Yıkalım bu köhne düzeni/
Biz başka alem isteriz/
Bizi hiçe sayanlar bilsin
Bundan sonra herşey biziz.
Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal’le
Kurtulur insanlık
Tanrı, patron, bey, ağa, sultan
Nasıl bizleri kurtarır
Bizleri kurtaracak olan
Kendi kollarımızdır
İsyan ateşini körükle
Zulmü rüzgarlara savur
Kollarının bütün gücüyle
Tavı gelen demire vur
Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal’le
Kurtulur insanlık
Hem fabrikalar, hem de toprak
Her şey emekçinin malı
Tufeyliye tanımayız hak
Her şey emeğin olmalı
Cellatların döktüğü kan
Bir gün onları boğacak
Bu kan denizinin ufkundan
Kızıl bir güneş doğacak
Bu kavga en sonuncu
Kavgamızdır artık
Enternasyonal’le
Kurtulur insanlık.
Velhasılı Kelam 1970lerin başlarından beri yeni bir marşımız olmakla beraber 1973 yılında haydi ayıp olmasın kabilinden bir Ellinci Yıl Marşı yapılır. O da şöyledir: ( Bilmem ki sözlerini tam olarak hatırlayan bir tek Allah’ın kulu var mıdır? )
CUMHURİYETİMİZİN ELLİNCİ YIL MARŞI
Söz: Bekir Sıtlı Erdoğan
Beste: Necil Kazım Akses
Müjdeler var yurdumun toprağına taşına,
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına,
Bu rüzgârla şahlanmış dalga dalga bayrağım,
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk’ün özgür başına.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu…
Yılları bir çığ gibi aşarak hafta hafta,
Koşuyoruz durmadan kadın-erkek bir safta...
Elimizde meşale, ilke ilke Atatürk,
Işıklarla donattık ülkeyi her tarafta...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu…
Aynı kandan feyz alır bunca toprak, bunca taş…
Kılıç tutan bilekler, verdi sabanla savaş.
Tekniğin dev nabzında her adım, her dakika,
Çarklarda aynı tempo, yüreklerde aynı marş…
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Biz yürekten bağlıyız elli yıldır bu yola,
“Yurtta barış” ilk hedef, “Cihanda sulh” parola.
Koparamaz hiçbir güç bizi millî birlikten,
Ata’mızın izinde koşuyoruz kol kola...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Yaşasın hür ulusum, soylu gencim, benliğim,
Yaşasın şanlı ordum, sarsılmaz güvenliğim.
Ersin elli yıllarım nice mutlu çağlara,
Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim…
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Bu marşı tutturabilmek için o zamanın hükümeti çok uğraştı, radyolarda her gün defalarca çalındı lakin tutmadı. Çünkü Sosyalist Enternasyonal çok daha cazip geliyordu. Bu arada SosyalistEnternasyole alternatif yeni marşlarımız da oldu. Mesela:
Söz: Nihal Atsız
Beste: Leyla Saz ( Beste Leyla Saz’a aittir ama Leyla Saz Hanımefendi aslında besteyi ’ Yaslı Gittim Şen Geldim’ Marşı için yapmıştır. Ülkücü camia ise Kürşad Marşı adını verdiği Nihal Atsızın şiirini ’ Yaslı Gittim, Şen Geldim’ Marşının bestesiyle söylemektedir.’
KÜRŞAD MARŞI
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz
Çünkü bu yol kutludur,gider Tanrı dağına
Hal bu ki yoldaşını bırakıp kaçanların
Değişilir topu da bir sokak kaltağına
Kürşat’ın narasıyla indik Tanrı Dağı’na
ruhumuzu kandırdık orhun’un kaynağından
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur.
TÜRK’e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
Delinse yer, çökse gök, yansa kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yürürüz yine yayan
Moskoflardan, yankeden, masonlardan yılmayan
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz.
Sosyalistin, Ülkücünün marşı olur da Akıncının olmaz mı? Onların da vardı elbette aynen şöyle:
BİZ KUR’ANIN HADİMLERİ MARŞI- İLAHİSİ
Biz kur’anın hadimleri.
Pür imanlı ve zindeyiz
Biz bu yoldan dönmeyiz asla
Peygamberin izindeyiz...
Hak Habibim dedi ona
Bizden feda can uğruna
Alem şâhit olsun buna
Peygamberin izindeyiz...
İslâm’ın nuru, gür sesi
Kaldırdı zulmeti, ye’si
Alemlerin Efendisi
Peygamberin izindeyiz...
Odur ahir hak Peygamber
Ona salât, selâm gönder,
Cihanda en büyük önder
Peygamberin izindeyiz...
Onu sev, sen onu tanı
Odur tende canlar cânı
Gönüllerin tek sultanı
Peygamberin izindeyiz...
Hayra koşan serden kaçan
Bize nurlu ufku açan
Alemlere rahmet saçan
Peygamberin izindeyiz...
Tende kalan bir can ile
Aşk ile, pür iman ile
Biz Hz. Kur’an ile
Peygamberin izindeyiz...
Marşın bestecisi de söz yazarı da bilinmiyor ama hemen peşin peşin söyleyeyim bu marş da ’ Ankara’nın Taşına Bak ’ Marşı gibi söylenirdi. Yani o marşın bestesiyle...İlginçtir. Sözde hiç sevmedikleri Ruhi Su’nun çok güzel bir şekilde okuduğu yine daha çok sol jargondan olanların sıkça söylediği’Ankara’nın Taşına bak’ Marşını al bunu Biz’Kur’anın Hadimleri’yap...
1970 li yıllar bu marşlarla geldi geçti.
1980 geldi Netekim. Ama bu yılda Kenan Paşa sayesinde Atatürkçülük adeta tavan yapmış olmakla birlikte (!) yeni bir Cumhuriyet Marşı gündeme gelmediği gibi onuncu ve ellinci yıl marşları da çoktan unutulmuştu. Ben gibi bazı gayretkeş öğretmenler olmasa milli bayramlarda ya da müzik derslerinde ’ Dağ Başını Duman Almış ’ Marşı bile unutulacaktı neredeyse. Özellikle Müzik derslerinde Önce İstiklal Marşımızı sonra da Dağ Başını Duman Almış Marşını mutlaka öğretiyordum. Lakin sonunda öğrendim ki Dağ Başını Duman Almış Marşı da meğer ithal bir marş imiş.
Hepimizin çok iyi bildiği Gençlik Marşı (Dağ başını duman almış), aslen İsveç anonim şarkısıdır. ’Üç şırfıntı kız’ (Tre trallande jäntor) adı ile bilinir, üç kız kardeşin fingirdeşmelerinin hikayesini anlatmaktadır. Bestesi Felix Körling’e,(1864-1937) sözleri Gustaf Fröding‘e (1860-1911) aittir. Sözleri Ali Ulvi Bey tarafından kaleme alınmıştır.
El alemin fingirdeşme şarkısını alıp gençliğimizin marşı yapmışmışız da haberimiz yokmuş. Marşın, daha doğrusu bu şarkının sözlerinin Türkçeye çevrilmiş orijinal şekli de aynen şöyle
ÜÇ ŞİNANAY ŞIRFINTI
Üç şırfıntı çıktı güneşli bir günde
Lindaneleye giden yola.
eteklerini süpüre savura
üçü birden şınanay diyerek
Ve askerler gibi uygun adım
ve sonra salınarak
ve "Udden çok hımbıl"
üçü birden tralla la diyerek
Fakat geldiklerinde
Lindane Le yolundaki viraja
"Guguk kuşunu duyun!"diye haykırdıktan
sonra savrulup sus pus oldular
Ve ağızlarını sımsıkı kapattılar
ve yüzü kızardı, üçünün de
Fakat niçin kızarmışlardı
ve niçin sus pus oldular?
Evet
Avlu kapısında üç öğrenci vardı
ve bu yuzden sus pus olmuşlardı
ve yanakları kızarmıştı öylesine
şınanay diyen üç şırfıntının
Virajdaki üç öğrenci
sırıtarak, üçü birden,
zemmedip haykırdı: "Guguk kuşunu duyun!"
ve hepsi birden şınanay dedi.
Guguk kuşu ile ne kast ediliyor bilemem ama ’ Sesimizi yer gök, su dinlesin, sert adımlarla her yer inlesin’ ile uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Neyse efendim. Geldik 1998 yılına. Yani Cumhuriyetin yetmiş beşinci yıl dönümü...Yeni Bir Cumhuriyet Marşı daha yapıldı yetmiş beşinci yıl münasebetiyle. Hani Ellinci Yıl Marşını az buçuk da olsa hatırlayan vardır da bunun varlığını bile unutmuş vaziyetteyiz. O da aynen şöyle bir Marştı: ( Bir tane hatırlayan çıksın elini öpeceğim söz...)
Kimin seçtiği belli olmayan TRT’nin yayınlattığı 75. Yıl Cumhuriyet Marşı
Güfte: Prof. Dr. İhsan Özkaynak
Beste: Nejat Başeğmezler.
Selam yüce milletim, selam ebedi yurdum.
Selam şanlı bayrağım, selam kahraman ordum.
Bin yaşasın milletim, bin yaşasın devletim.
Yetmişbeşinci yıla erdi cumhuriyetim.
Yüceldi Türk milleti Atatürk’üm Seninle,
Armağan bıraktığın en büyük eserinle.
Seni sonsuza kadar minnetle anacağız.
Senin eserlerini her an yaşatacağız.
Bin yaşasın milletim, bin yaşasın devletim.
Yetmişbeşinci yıla erdi cumhuriyetim.
Yüceldi Türk milleti Atatürküm seninle.
Armağan bıraktığın en büyük eserinle.
Güneş gibi parlıyor yurdumuzda hürriyet.
Bir taç oldu bizlere, kurduğun cumhuriyet.
Bin yaşasın milletim, bin yaşasın devletim,
Yetmişbeşinci yıla erdi cumhuriyetim.
Bizler cumhuriyetin sahibi, bekçisiyiz.
İşte altmışbeş milyon, Atatürk’ün sesiyiz.
İşin ilginç tarafı o yıl, Kültür Bakanı İsemihan Talay’ın genelgesiyle Onuncu Yıl Marşı Türkiye Cumhuriyetinin Cumhuriyet Marşı olarak tescil edilmişti. Ama her şeye rağmen yine de bir yarışma açılmış, yukarıdaki marş ise yarışma jürisince seçilmediği halde TRT Tarafından Yetmişbeşinci yıl Marşı olarak radyo ve televizyonlarda okutulmaya, gösterilmeye başlanmıştı.
Her ne kadar Onuncu yıl marşı 1998 senesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhuriyet Marşı olarak tescil edilse de askeri alan dışında ya da milli bayramlar haricinde pek duyan eden olmuyordu. Yetmişbeşinci Yıl Marşı mı? Onun ömrü sadece bir kaç gün sürdü. 10 Kasım 1998 de bile hatırlayan yoktu o marşı. Hem ihtiyaç da yoktu zaten. Çünkü bir pop müzik sanatcısı bir yıl önce Onuncu Yıl Marşını ele almış ve pop tarzında harika bir düzenlemeyle sevenlerinin karşısına çıktığında yeri göğü sallamıştı.
Evet...Bu ülkenin Fazıl Say gibi ünü kıtaları aşmış, gezegenlere taşmış müzik dahisi cocukları varken tozlu raflarda unutulmaya terk edilmiş olan Onuncu Yıl Marşı 29 Ekim 1997 de, o sıralarda çok da ünlü olmayan Kenan Doğulu’nun elinde yeniden dinlenir, söylenir bir marş haline geldi.
On altı senedir Onuncu Yıl Marşı tekrar hayatmızda. Çok yaşasın Kenan Doğulu. Daha önceleri oklava yutmuş gibi dik, mahkeme duvarı gibi ciddi suratlarla ara sıra milli bayramlarımızda okuduğumuz bu marşı artık Ben Senin Herşeyinim,Ex Aşkım, Çakkıdı,Baş Harfi Ben, Shake It Up Şekerim adlı şarkılarla iyice bir coştuktan sonra hoplaya zıplaya ve neşe içinde söyler olduk.
Yarın 29 Ekim 2013. Cumhuriyetimizin kuruluşunun Doksanıncı yıl dönümünü kutluyoruz. Neyle? Yine Onuncu yıl için yazılmış olan, yani seksen sene önce yazılmış ve bestelenmiş olup on altı sene önce yeniden düzenlemesi yapılan Onuncu Yıl Marşıyla...Güzel Marş Allah için. Hele de bu haliyle beni bile coşturuyor bu topal ayağımla. Yalnız hep merak ettiğim bir şey var: O marşta geçen bir söz:
’Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.’
Acaba Atatürk Cumhuriyetin Doksanıncı Yıldönümünde hâla onuncu yılda örülen demir ağlarla övünmemiz için mi demişti ’ Türk, öğün, çalış, güven ’ sözünü.
Neyse... Yine de tam doksan sene sonra bu ülkeyi yeniden demir ağlarla örmek gayreti içinde olan birileri olduğunu görebiliyoruz. Yarın bir taraftan - Atatürk’ün de ifade ettiği gibi - ’ Fazilet ’ Olan Cumhuriyetimizin Doksanıncı yıl dönümünü Türk’e yaraşır bir şekilde kutlarken öte taraftan bu ülkenin demir ağlarla hem de denizin altından nasıl örüldüğünü görmek için Marmaray’ın açılışına da gelecek misiniz?
ANA RAHMİNDEKİNDEN, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE OLANINA KADAR, KENDİNİ TÜRK HİSSEDEN, TÜRK OLMANIN SORUMLULULUĞUNU TAŞIMASINI BİLEN ’ TEK ÜLKE, TEK DİL, TEK BAYRAK, TEK VATAN ’ DİYEBİLEN TÜM AKRABALARIMIN, CAN DOSTLARIMIN, EVLATLARIM OLAN CANIM ÖĞRENCİLERİMİN, TÜM VATANDAŞLARIMIN CUMHURİYET BAYRAMINI EN İÇTEN DİLEKLERİMLE KUTLUYORUM.
YORUMLAR
bu yazıyı evvelki gün site dışından okumuş ve çok beğenmiştim. Benim bu aralar kolun ağrısı yine nüksettiği için fizik tedavi oluyorum ve akşam olunca yorgan döşek yatmak istiyorum ama dostlarımı dışardan da olsa takipteyim.
Gelmiş geçmiş marşlarımız varsa hepsi titizlikle araştırılıp yazılmış. araştırmacılar bile böylesi anlaşılır yazmazlardı sanırım. Görünen o ki, biz daha çokkk marş eskiteceğiz. Bugün yazdığın "Sık bakalım" gibi :)
Haklı bir başarınızı kutlarım.
saygılar...
TEBRİK EDİYORUM, ÇOK GÜZEL BİR ÖZDEĞERLENDİRME YAZISI. YAŞIM ANLATTIĞINIZ 70 Lİ YILLARI HATIRLAMAYA UYGUN OLDUĞU İÇİN OKURKEN TATLI BİR TEBESSÜME VESİLE OLDUNUZ. AYRICA MARMARAYIN İNŞAASINDA ALIN TERİ OLAN BİR AİLE FERDİ BULUNAN OLARAK DA AYRICA GURURLUYUM.
SAYGILARIMLA.
hrnozmn tarafından 10/29/2013 12:47:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
hocam çok güzel anlam dolu bilgiler dersler alabildiğm bir yazı okdum o çok değerli kaleminizden bu sayfada sizin kadar derinlemesine yazan birine rastlamadım hani olsa onuda okurdum diye söylüyorum bilgi açlığı var bende onun için yarin cumhuriyet bayramımmızı kutluyacağız inşallah güzel bir kutlama olur saanki gün geçtikçe cumhuriyetin ışığı sönüyormu ne yoksa benmi yanlış algılıyorum emeğinize o güzel bilgilerinize sağlık saygılarımla selamlar
Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun
Çoşturmak için sağ,solu.
İki tarafında marşları vardı.
Çoşunca duygular tavan yapınca,
Karşı tarafdan insan aranırdı,
Görülürse biri öldüresiye dayak,
Kurtulmuşsa ,gazi.
Derlerdi...
Marşlar ,marşlar
Marşlarda ne vardı.
söyleyince insan içinde ,
Bir şeyler kabarırdı,
Tusinami olup ,
Yurdumu yakıp yıkardı..
Anne ağlar ,çocuklar öksüz,
Kinler tavan yapardı.
Birileri sevinir bu işe,
İçin için gülerdi..
Oysa ayni sokakta geçerler evlerine,
Kinle bakarlar birbirlerine.
Cumhuriyete sahip çıksak tam manasıyla,
olmazdı yurdumda bunlar...
Tebrik ederim saygılarımla.
Öncelikle; öyle güzel ve değerli yazı yazmışsınız ki içten
teşekkürlerim gelsin size.Her zaman, tarihin kayıtları olan
etkili,güçlü ve tarih dokulu yazılarınızı okumak ise keyifli...
Cumhuriyet yaşayacak ilelebet.Cumhuriyet Bayramınız
Kutlu Olsun.Tebriklerim ve beğenimle yüreğinize sağlık.
Saygı,sevgi ve selamlarımla...
Değerli hocam
Okumaya doyamadığım çumhuriyetimizin ve çumhuriyet marşlarının tahrihsel sürecini anlatan harika bir yazı sizin yazınız okuyunca marşların sözlerini ve tınısını hatırladım evet şimdi o marşlar niye söylenmez dorusu şaşırtıcı geliyor
yok sa millet gazamı gelmiyor uyandımı işe ne..!)))
Benim acizane düşüncem sanırım bu maarşların bu gün söylenmiyor olmasının 1. nedeni milletin yılarca milli duyguları sömürülüp kandırılmış olmasının büyük etkisi var bu ülkenin bankalarının içini boşaltan insanlar ve o insanların siyaset arenasındaki abileri verdiysem men veemişimdir vasa vadır yoğsa yoğdur yada ben siziiin bacınızım deyip ayuka çıkan yolsuzlukları vs vs saymakla bitiremeyeceğim siyaset ve bürokrasi çevresindeki bu insanların çok değerli maarşları millete söyletip söyletip sonrada bu milleti arkasına geçip donuna kadar soymuş olmalarınında etkisi olmuştur heralde diye düşünüyorum 2. olarakta soğuk savaş yılarında halkları her an savaşa hazır hale getirmek için devlet otoritesinin bilinçli bir uygulaması olduğuda yatsınamaz bir gerçek
neyse canım o günün koşuları öyleymiş diyelim yarınlarda daha güzel günlerin yaşanacağı dürslüğün eğemen olduğu günler olması dileğiyle o güzel maarşları hep birlikte yeniden söyleyelim şiiit hop ne oluyor arkada birimi var..?
saygı sevgi selamlarımla