13
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2035
Okunma
Bayram bitti. Hoş, bayramda da oturdum evde. Annemle benim ev arasında mekik
dokuyarak. Sonrasında gündüz ve gece 24 saat hasta yattım. Neyse bunlar değildi konum.
Dün biraz iyiydim ama yine de canım sıkkındı. Hastalık psikolojisi sanıyorum. Yine gittim
anneme. Sanki gidip te kadına mal mı bağışlıyorum, pek bir şey yaptığım yok. Şimdi olduğu
gibi.Gerçek konuya bir türlü giriş yapamadım, dağıttım iyice. Neyse bunları unutun
diyorum. Şimdi bir giriş düşüneyim.
Bugün küçük kardeşim Fatma’nın kaynanasının ölüm yıldönümüydü. Dünden haberim vardı.
Yine de onun dediği saatte hazır olamadım; çünkü çok geç yatmıştım. Saat onbirdi ama
kahvaltıda oyalanıyordum. Kendimi televizyondaki ekonomi programına bir hayli kaptırmış
bir yandan çayımı içiyordum kardeşim zili çaldırdığında. Balkona çıkıp seslendim hızlı hızlı
önüme geldi." Hadi, hemen hazırlan, gidiyoz." Bekle üstümü giyeyim diyerek içeri girdim.
Acele edeceğim derken mevlüte giderken her zaman yaptığım gibi abdest almayı unuttum.
Aslında aceleye hiç gerek yokmuş. Anneme doğalgaz sorunu için adamlar gelecekmiş. Biraz
bekledik güneşin altında.
Mevlüt evine gittiğimizde mevlüt daha başlamamış, hoca dedikleri kadın gelmemişti. Yasin
kitapları dağıttılar bir kaç tane. Birini de ben aldım. Kur’anı bir süre yasin okuyan hocayı
takip ettikten sonra anladım.Kur’anı Kerim abdestsiz okunabilir diye düşündüm. Kur’andan
Amme, tebareke gibi sureler okundu. Arada kardeşimin küçük eltisi güzel sesiyle acıklı
ilâhiler okudu. Sonuca bir an önce gelmek istiyorum.(uykum geldi de)Dualar yapıldı derken
bir zikir fısıltısı dolaştı çevremde. Yanımda oturan eski komşumuz Havagadın ablaya
dönerek, ne zikriymiş dedim usulca. Ondan cevap yok. Tekrar başladılar; yarım saat çeker
namazı sonra kılarız dediler. Saat 1’5 tu. Yanımda oturan kardeşim usulca kalktı. İçinden
namazı kılsalar ya dediğini duyar gibiydim. Nasılsa abdestim yok nasıl zikir çekiyorlarmış bi
bakayım dedim.
Kendi aralarında fısıldaşıp duran zikir çekecekler salonun ortasına sığabildikleri kadar bir
daire oluşturdular.Önce bir ilâhiyle giriş yapıp havaya girmek istediler. İlâhici ortalıkta
görünmüyordu. Bismillâhirrahmanirrahim ile başladılar. İyi, bir şey yok Allah adı diyerek
ortadaki koroya ben de katıldım. Havagadın abla da usuldan söylüyordu. Daha sonra
lâilâheillâllah’larla devam edildi. Allah’ın isimleri sayıldı bir kaç kez derken ortam bozuldu.
Sesler tuhaflaştı; gözler kapatılarak sallanmalar, tuhaf ses çıkarmalarla devam etti. Sesler
hu olsa iyi, kâh hu diyor kâh hı. Artık nasıl bir ses olduğunu anlayamadığım hah mı, hoh mu
yoksa huh mu? Hırıltılı, insana yakışmayan garip sesler. Ölenin kardeşi de arasına sıkışmıştı
sözde zikredenlerin. En hararetlisi o çıktı. Kadın şeker hastası. Öyle kendini kaptırmıştı ki
en çok ondan geliyordu böğürtüler. Ha bir de kardeş olduğunu anladığım iki kadın vardı
ona benzeyen. Kardeşim namazını kılmış, gidiyor; arkasına takıldım, ben de geliyorum
diye. Salonun boğucu havasından kurtulmuştum. Ev sahibi yemeğe kalmamız istediyse de
aç değiliz dedik. Evde güzel bir kahvaltı yapmıştım ama bu sesler fazlasıyla şişirdi karnımı.
23. 10. 2013 / Nazik Gülünay