- 775 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR YOL HİKÂYESİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Dünyaya gelen her faninin, uzun veya kısa; ama mutlaka, bir ömür çizgisi vardır! Değil mi ki insan, bu yolun yolcusudur; aç-kapa parantez içine sığdırılan rakamların arasındaki "fark kadar" ve ne yapsanız(!) "her zaman kısa" bir yol gidildiğini gösterecektir o çizgi! Ve muhtemeldir, bu yolun iniş ve çıkışları, keskin dönemeçleri, derin çukurları ve yürek hoplatan kasisleri öngörülmemiş; bu yolculuğun ne netameli olduğuna dair bir görüş, antenlere henüz çarpmamış olacaktır, yola çıkıldığında!
Ama tasa etmeyiniz! Nasıl olsa, gün gün, kâh yolunda gittiklerinizin yolsuzluğa batmış hallerine şaşarak, kâh kendi yolunuzda giderken, yolunda gitmeyen şeylerin yolgeçen hanına döndürdüğü iç dünyanıza, nispeten güvenli bir çıkış yolu arayarak geçecektir ömrünüz!
Yıllar sonra farkına varacaksınız ki, gelinen bir yol ağzında, iki seçenekli ve ikisi de birbirinden kötü bir yol tercihiyle karşı karşıyadır her yolcu: Ya "yola gelenler" dinlenme tesislerine, ya "yoldan çıkanlar" toplama kampına!.. Korkarım, işte o zaman bile, "yola çıkma"nın nasıl olup da yıllar içinde "yoldan çıkma"ya evrildiğini veya delikanlı dik duruşunuzun, hangi çapraz ateşlerden kaçarken "yola gelme"ye doğru yol aldığını hâlâ anlamamış olacaksınız!
Yola düşenlerin nasıl bir yola girdiklerini anlamaları, kendi güzergâhlarında otuz-kırk yıl yol almadan mümkün olmaz zaten! Üstelik, yolu keşkeye düşenlerin gönüllerinde yol açtıkları yara, pişmanlıklara yol vermekle giderilir cinsten değildir pek!
Ne aşklara, düşlere yol ararsınız, istim üstündeyken; tam gaz yol almak ümidiyle. Ama o hengamede yol almak, yol bulmaktan daha zordur; rüyalarınızı otoban yol edersiniz, yine faydası olmaz! Yolunu gözledikleriniz; aşk, para, başarı...yola dökülmeyle, yoldan çevirmeyle yola gelecek, yola girecek özlemler değildir elbette.
Anlarsınız o zaman, yolunda gitmeyen bir şeyler var hep, fani ömrünüzde:
İyi ama, bu ömrün ne kadarı sizin?
Yolculuğun en ağır, en yola gelmez sorusu budur kendinize.
Üstelik yol buldurur, yol aldırır bir yanıtı da yoktur gönlünüze yol gösterecek.
Yol, yolcuyla vardır; yolcu yoluyla bilinir:
Kiminin "yolsuzluk"tan beslenir bir yolu vardır, saygınlığı "takke düşüp kel görününceye" kadardır.
Kimine "yolsuz" dersiniz, ama haksızlığa yol vermez bir yüreği vardır!
Haspam mahallenin gülü, bu yüzden "yollu" derler; onun da yolu çoğu yerde sizinkiyle kesişir!
Yol sanrıdır, yolcu sanaldır!
Nice yol görünür, gerçekte gidilen bir yol vardır!
Nice yolcu görünür; her birinin cismi denizde damla ve hükmü, suyun buhara dönüşümü kadardır!