YAŞAMDAN KESİTLER.. (11) EPİDERM DOKU
______Büyük kente geleli henüz iki ay geçmişti.
______Köy ilkokulunu bitirdikten sonra ortaokula devam edebilmek için geldiği şehirde ailesi ile birlikte bir gecekonduda oturuyordu. Henüz tanıyabildiği çevre itibariyle bir küçük köyden, devasa büyüklükteki bir başka köye taşındığını düşünmekteydi
…...........
______Kaydedildiği ortaokula eğitimine devam etmek için her gün kırk beş dakika gidiş ve kırkbeş dakika dönüş olmak üzere yürürdü. Ailesinin durumu her gün gidiş – dönüş yol parası vermeye müsait olmadığı için mecburdu bu duruma. Oysa ki köy yerinde varlıklı sayılabilecek bir ailesi vardı. Ancak büyük şehirde yaşamın şartları bir başka olduğundan, fukaradan hallice bir yaşamın tam ortasına düşmüşlerdi.
______Her gün yirmi beş kuruş harçlığı vardı. Hani şu sarı olanlardan yirmi beş kuruş. Altın lira gibi parlayanlardan. Yastık altı servet değerinde olan yirmi beş kuruş. Giderken dolmuş veya otobüse verse, dönüşe parası kalmayacak. Dönüş için saklasa, giderken vasıtaya binemeyecek. Daha da kötüsü, okulun hemen yanı başındaki fırından ders arasında enfes kokular eşliğinde çıkan taze-çıtır francala ekmeğin yarısı kadarını alıp büyük bir iştiha ile yiyemeyecek. Öyleyse bir seçim yapmalı idi. Harcanması adeta günah olan o yirmi beş kuruşu sadece fırından mis gibi yarım ekmek almaya saklayacak, okula da yürüyerek gidip gelecekti.
...............
______Henüz bir ay olmuştu okula başlayalı. Dersler köy ilkokulunda gördüğünden çok farklı bir tarzda geçmekteydi. Zaten şehir devasa büyüklükte bir yer, okul bir başka özellikte, öğretmenler ise bambaşka kişilerdi gözünde. Henüz alışamamıştı bu ani ve büyük değişime. Oturduğu çevreyi anlayamamıştı ki, okuduğu çevreyi anlayabilsin. Kaldı ki, köye mahsus şivesi bile değişmeye fırsat bulamamıştı. Bu sebeple aynı sırada birlikte oturduğu akrabası Nuri zaman zaman konuşmalarını düzeltiyor, gerekli zamanlarda da tavsiyelerde bulunuyordu. Nuri daha önceki yıllarda şehre gelmiş ve buradaki uyum sürecini tamamladığı için ondan daha tecrübeli idi şehir yaşamında.
...............
______İşte böyle zamanların birinde, teneffüs zili çalar çalmaz, o sımsıcak, mis gibi kokan ekmeğin yarısını almak için okulun, ekmek fırınının tam karşısındaki bahçesini çevreleyen demir parmaklara koşturdu. Fırıncının yamağı her zamanki gibi beklemekteydi öğrencilerin siparişlerini. Aldığı yarım ekmeği bir gölgeye oturarak tadına vara vara iştiha ile yedi. Sonra,
______-“Bu nefis ekmek, köy ekmeğine dürüm yapılarak yenilecek kadar lezzetli” deyiverdi içinden.
______Aklına babasının ilçeye gittiğinde getirdiği şehir ekmeğini, yufka köy ekmeğine katık yaparak yediği günler gelmişti. Gülümsedi kendi kendine. Bir özlem vardı eskiye. Aslında memleket – köy özlemi idi yaşadığı belki de.
.................
______Bu düşüncelerden ders zilinin çalması ile kendine geldi ve bir koşu sınıfına girerek sırasına, Nuri’nin yanına oturdu.
______Tabiat dersi vardı bu saatte. Tabiat Bilgisi ile ilgili olarak galiba iki veya üç ders yapmışlardı o güne kadar. Öğretmen sınıfa girince, herkesle birlikte ayağa kalktı, selamlaşma faslından sonra oturdu yerine.
______Öğretmen, iri yarı gürbüz biriydi. Bembeyaz saçları ile de babacan bir tavır sergiliyordu. Kürsüye oturduktan sonra tok bir sesle;
______- “Kitapları kaldırın, kağıtları çıkarın bakalım” dedi
______Hoppala.. bu da ne demek şimdi. Hemen Nuri’ye sordu durumun ne olduğunu anlamak için. Nuri de;
______-“Yazılı sınav olacağız” deyiverdi.
______-“Yazılı sınav!!??. O da nasıl bir şeydi ki. Sorsun söyleyelim” diye söylendi kendi kendine))
______Nuri’nin tekrar ikazı üzerine kağıdını çıkardı ve başladı beklemeye. Öğretmen üç soru yazdırdı kağıtlara. Bu üç sorudan birisi de hayatının bir büyük hatırasını teşkil edecek olan “EPİDERM DOKU” nun özellikleri ile vücudun neresinde bulunduğu hakkında idi.
______Bu iş nasıl olacak. Yazılı sınav da nedir. Nasıl yapılır. Bilmiyordu. Köy ilkokulunda bu türden sınavlara hiç şahit olmamıştı. Oradan bildiği tek şey bir ders anlatmak için tahtaya kalkılır ve kitaptan da istifade edilerek sınıfa konu anlatılırdı. Öyle ki, anlatım sırasında öğrenci bir yerde takıldığı zaman kitaba bakar ve anlatmaya başlardı yeniden.
______Nuri ile konuşup çözüm aramaya çalıştı. Ama Nuri her defasında öğretmenin kızmaması için susmasını ve soruları cevaplandırması gerektiğini söyledi.
______İyice karışmıştı kafası. Bilmiyordu ki soruların hiçbirinin cevabını. Bir çözüm, ama nasıl.
______Hemen köydeki alışkanlıklar geldi aklına. Sıranın gözündeki Tabiat Bilgisi Kitabına uzandı. Kitabı çok tabii bir hareketle sıranın üzerine çıkardı. İlk soru olan EPİDERM DOKU ünitesini açtı, ve başladı sorunun cevabını yazmaya. Böylece EPİDERM DOKUNUN özelliklerini öğrendi ilk defa. Yanı sıra da dil üzerinde olduğunu tabii ki )
______Ancak bir terslik vardı. Nuri devamlı surette ayağına vuruyor, kitabı kaldırması için.
______Diğer taraftan da Öğretmen ters ters bakmaya başlamıştı kendisine. Bu arada da büyük bir gayretle EPİDERM DOKU ile ilgili cevaplarını sıralamaktaydı kağıdına.
______Öğretmen bir süre baktıktan sonra ağır ağır yanına doğru gelmeye başladı. O hala yazıyordu. Fakat Öğretmenin gelişinden Nuri’nin yaşadığı paniği fark edecek gibi değildi. Öğretmen tam yanına geldiğinde sordu;
______-“Ne yapıyorsun bakayım..???”
______-“Cevapları yazıyorum”
______-“Peki hangisini yazıyorsun??”
______-“Ep…………””” diyebildi sadece. Laf ağzında karmakarışık, hatta darmadağınık olarak kaldı.
______Çünkü Öğretmenin, suratında patlayan tokadı cevabının tamamlanmasını önlemişti. Öğretmeni, sırasındaki yerinden kaldırdı. Kitabını ve kağıdını aldı. Sonra tahtaya gidip sınıfın karşısında ayakta ders sonuna kadar öylece kalmasını istedi.
______Hiçbir şey anlayamamıştı olan bitenden. Cevabını, hem de tam ve doğru olarak yazma gayreti böyle mi cezalandırılıyordu büyük şehirde. Bu durum köy ilkokulunda yaşadıkları ile hiç örtüşmüyordu. Ama sebebini algılayamamış olsa da sınıfın karşısında bir şekilde cezalı olarak teşhir ediliyor olmasından dolayı utandı, sıkıldı, küçüldüğünü hissetti derinden.
______Sınav devam ediyordu. Herkes cevabını tamamlamaya çalışırken öğretmeni de öğütler veriyordu peş peşe ..
______-“Kopya çekmek öğretmenine, sıra, sınıf ve okul arkadaşlarına saygısızlık ve haksızlık yapmaktır.”
______-“Kopya çekmek senin olmayan bir şeye el uzatmaktır”
______-“Kopya çekmek babanızın cebinden para çalmaktır.”
______-“Kopya çekmek ihanettir, kendine, ailene ve de ülkene”
______Bu ve bunun gibi daha bir çok şey söyledi Öğretmeni, her biri diğerinden öğretici olan.
______Anladı ki bir suç işlemişti bilmeden. Burada kurallar köydeki okulundan çok farklı idi. Olması gereken aslında hangisi idi bilemedi. Ancak, henüz çocuk yaşında, gelecekteki hayatını temelden şekillendirecek bir önemli tecrübe idi yaşadığı. Unutmayacaktı bir daha yazılı sınavı. Hep aklında kalacaktı EPİDERM DOKU. Daima aklında tutacaktı, yaşadığı müddetçe hayatın bir büyük sınavlar bütünü olduğunu.
______İlerleyen zamanlarda Öğretmeni de anlamıştı kopyacının aslında bilmeden, safiyane bir hata yaptığını. Belki pişman da olmuştu attığı tokattan ötürü. Sonrasında o babacan tavrı ile daha ilgili ve daha sevecen yaklaştı öğrencisine. Olmuştu bir kere artık. Bundan sonrası, daha iyi anlamak ve anlaşılabilmekti elbette.
______Ve O, daima saygı, hürmet ve minnetle anacaktı, Tabiat Bilgisi Öğretmeni SAİT AYKANAT’ı. Yanı sıra bugüne gelinceye kadar şekillenen kişiliğinin ve edindiği tecrübenin oluşmasında yoğurulan harçta emeği olan onlarca öğretmenini.
______Aklının ve gönlünün bir yerlerine derin harflerle kazıdı, bir daha asla unutmamak ve kendisinden sonra gelenlere de öğretmek için aşağıdaki öğretileri.
______-“Kopya çekmek öğretmenine, sıra, sınıf ve okul arkadaşlarına saygısızlık ve haksızlık yapmaktır.”
______-“Kopya çekmek senin olmayan bir şeye el uzatmaktır”
______-“Kopya çekmek babanızın cebinden para çalmaktır.”
______-“Kopya çekmek ihanettir, kendine, ailene ve de ülkene”
______Ya bugün ?? Kimler neler yapıyor ? Yol göstericiler başta olmak üzere kimler nelere yol açıyor, şu yukarıdaki kopya olayı için verilen öğretilere mukabil ve de aykırı olarak.
______Öğretmenlerinin ve diğer yol gösterenlerin o zamanki düşünce sistematiğini bugüne taşıdığı ve kıyasladığında hüzünlenmekte, endişe etmekte gelecek günler adına.
YORUMLAR
Derslerle dolu bir yazı.
Son cümlesinde de, kılıcı saplıyor en can alıcı yere yazar.
Doğru söze ne denir?
Selamlıyoruz yazarımızı bu duyarlı yazısı nedeni ile.
Güne yakışacak bir yazı olmuş.
Ve,
bizlere de,
orta ikinci sınıfta,
Tabiat Bilgisi öğretmenimizden yediğimiz tokadı hatırlattı.
Hani,
sıradan bir öğrenci olmaktan sıyrılmamıza sebep olan,
okuyup,
okuyup da hayatımızı kazanmamıza sebep olan tokadı...
Belki biz de bir gün kaleme alırız buralarda...
İbret olsun babından...