SONRASI YOK
“Bir ölümden sonra diğeri yok.”
Unutmak…
Bazen unuttuğum bir şey olduğunda kızardım kendime. O kadar basit şeyleri unuturdum ki bunun sebebini bir türlü anlayamazdım. Bir yazı, beni bu dertten kurtardı. Unutmak; aslında Allah’ın insanlara verdiği en güzel armağanlardan biriydi. Yaşadıklarımızı unutmak. Çektiğimiz acıları, sancıları, gözyaşlarını ve verdiğimiz sözleri.
Bazen her şeyi hatırlasam hayat nasıl olurdu diye düşünüyorum. En büyük acıları, felaketleri sanırım insan yaşayamazdı.
“Acı çektim günlerce. Acı çektim susarak.”
Hayatımız yaşamışlıklar içerisinde unutmalar sayesinde sürüp gidiyordu. Neleri unutmamıştık ki. Doğduğumuz günü, ilkokula başladığımız günü, ilk âşık olduğumuz kişiyi. Onlar hâlâ hafızamızın bir köşesindeydiler ama biz hatırlamıyorduk.
Duygulardı bizi terk eden. Duyguların heyecanı. Yoksa âşk yine yakıcıydı. Doğan gün yeni umutlara gebeydi. Bizde biten bir şeyler vardı. Biz hatırlamıyorduk.
Bazılarımız da yaşamaktan korktuğu için kaçıyordu. Unutmak; yaşanılan bir şeylerin hafızlardan silinmesiydi.
Kaçmak; yaşamaya ve unutulmaya izin verilmemekti.
Kimden, neyden kaçarız?
Kendimizden mi? Duygularımızdan mı? Kendimizle yüzleşmekten mi?
Bir de bakmışsın kendi âşkının içinde bir kaçaksın.
Kaçıyorduk bir şeylerden? Kendimizden, başkalarından, güneş ışınlarından kaçıyorduk. Aslında kendi içimizdeki kırıklıklardan dolayı, insanlara kalmayan güvenimizden dolayı kendi âşkımızda kaçak oluyorduk. Artık uzaktan sevmek daha güzeldi. Hani derler ya “davulun sesi uzaktan hoş gelir.” Âşkın yaşanması da uzaktan hoş geliyordu.
Yaşanmayan duyguların acısı da olmayacaktı ve unutmaya da gerek kalmayacaktı.
Ortada unutmayı gerektiren yaşanmışlıklar olmayacağı için.
Kaçarak unuttum kendimi.
Kaçarak unuttum sevmeyi.
Kaçsan da aslında yaşanmamışlıkların acısı kalacak bir köşede. Öksüz bir çocuk gibi bükecek boynunu.
Okuduğum yazıya gelince “ okuduklarınızı unuttuktan sonra sizde kalanlar kültürünüzü oluşturur” diyordu.
“Yaşadıklarımızdan sonra kalanlar bizimdir. Kaçtıklarımız ve yaşamadıklarımız ise unuttuklarımızdır.”
M.Ö./2008
Kahramanmaraş
YORUMLAR
Yaylaların güzel çiçeği, Kendinle hesaplaşma içerisine girmişsin besbelli, Hafıza-ı beşer şaşar ama bence unutmaz. Kalbimizde, beynimizde duruyor, hiçbir zaman unutamıyoruz.Belki çocukluk aşkını utanarak o çocuksu sevdalarımızı unutmak istiyoruz ama unutamayız.
UNUTTUM DESEM YALAN, BİLLAHİ YALAN demiyor mu şarkılar.Gönlündeki sevdaların gür olsun,Boynu bükük çiçeğimiz....
Çiğdem Hanım,bu yazıya belki ben neden oldum.Ama,benim öyle dertlerim varki.Mektuplu zamanları yaşıyorduk.Mektubu yazdım ama,adımı unuttum.Gideceği yer belli de kimden gideceği zorladı beni.Sana komik geliyor değil mi?Ama ben bunu bir mektuptan sonra yaşadım.İnsanız.Evet unutmalarımız olmasaydı,bir kazan gibi patlardık!Güzeldi severek okudum ve bana ait olan payımı aldım.Selam,saygı.Yüreğimizden.