İçimdeki sıkıntı
Öylesine girdim sayfama. İçimdeki sıkıntıyı bir yerlere dökmek belki amacım.
Uzanıp, karşıda parktaki kanepede yine kimse yokmuşça saılıp, tek kişiymişce oturanlar
var mı diye baktım. Iıh! Kimse yok. Kanepe iki renk gibi görünüyor uzaktan ve bu renkler
sanki sarılmış birbirine.
Bilmem ağaçların renk değiştirerek sararmaya başlaması da bir Eylül hüznü mü? Bendeki
hüzün de böyle bir şey olmalı. Bilgisayarın başında ne çözümlenebilir? Hiiç!
İçimde yaşattığım o insan öldü. Belki diyorum gerçek hayatta da ölmüştür.Önce her zaman
sanki yanımdaymış gibi üzgünüm. Hayatımın hangi acı ve tatlı evrelerinde yanımda oldu.
Aptalca bir özlemle geçti günlerim. Bir bulutun arkasından o çıkıverecek gibi..
O beni görmedi.Allah onu görmediği için değişik sınavlardan geçirdi. Oda yapayalnız öldü.
Kendime üzüldüğüm kadar ona üzülüyor muyum? Kimse başkasına kendisi kadar üzülemez.
İnsan zamanla anlıyor ki ne denli boş şeyler için sıkıntı duymuş. Bunun yerine ayakları yere
daha sıkı basmalı derim. Şimdi olanlara uzaktan bakınca böyle düşünüyorum ve eskisi gibi
bazı şeylere üzülmüyorum. Rahmetli anneannemle annem, ben ve kardeşlerimle otururken
bir gün öyle çok güldükki. Nedensiz yere. Anneannem bir kahkaha bir kilo pirzola edermiş
deyip başlıyordu kıkır kıkır gülmeye. Gülmek hepimize geçiyor kahkahalarla gülüyorduk.
Şimdi karşımda böylesine sevimli gülen biri gerek. O gülecek, ben güleceğim. Gülüşerek
sokağa çıkacağız. Parkı, çarşıyı dolaşıp gülücük dağıtacağız derken, yetmeyecek. Arabaya
binerek belkide bilmediğimiz bir yerlere gideceğiz. Başka bilmediğimiz insanlara gülücük
dağıtacağız.
Hayal kurmak insanı rahatlatıyor. Sıkıntılarım dağıldı. Gülen bir insanın hayali bile güzel.
Bir muhabbet kuşu düşünün siz susar konuşmazsanız, o da susuyor, hatta kuyruk dönüyor size. O cıvıl cıvıl konuşmaları bitiyor.
Birazdan anneme gideceğim. Onun da yüzü gülmüyor eskisi gibi. Yaşlılığına bağlıyoruz.
O hayat dolu kadın yavaş yavaş yok oluyor. Her ne kadar yeni evine özenerek bir şeyler
aldırsa da eski canlılığı yok. Dün morali çok bozuldu. Kardeşim dışarı çıkarken ocağının
iki düğmesini açık bırakıp çıkmış. Annem balkondaydı ben gittiğimde. Eğer geç gitseydim
annem yemek ısıtmak için çakmağı çaktığında alevler içinde kalabilirdi. Kardeşimin oraya
bıraktığı muhabbet kuşu da zehirlenirdi gazdan. Allah esirgedi ve beni oraya zamanında
gönderdi.
Annem bu olaya çok üzüldü. En çok üzüldüğü şey de onun yalnız bırakılması. Üç kız kardeş
üçümüzün de yanında olmamızı istiyor. Bize özel hayat hakkı yok anneme göre. Biraz geç
gidince yüzü asılıyor. Yaşlanınca biz de mi böyle olacağız. Şimdik mi çocuklarımızı özgür
bıraktık..
İnsanın sıkıntısını aşacak, yalnızlığını yenecek, yapacak bir uğraşı olmalı. Boşluklar kişide
sıkıntıya ve üzüntüye neden oluyor..
Bilgisayarın başından kalkmalı önce. Yapacak, ne çok yarım işim var. Çok oturdum çook!..
10. 9. 2013 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Neden geç kaldım bu güzel yazıyı yorumlamaya bilemiyorum...
Bazen yolunu şaşırıyor işte insan...
Yazıda,
inanılmayacak bir şekilde kendi hayatımı buldum.
Bir anam var,
80 yaşında...Sol tarafı 12 yıldır felçli...
Kendi ihtiyaçlarının bir kısmını karşılayabiliyor ancak...
85 yaşına merdiven dayayan eşi ile beraber göğüs geriyorlar yaşlılığın zahmetlerine.
Karadenizin tüm güzelliklerini oturduğu yerden izleyebileceği güzel bir evde yaşıyorlar.
Bu nedenle anacığım aylarca evden çıkmadan yaşayabiliyor can sıkıntılardan uzak...
Bir kız kardeşim var, o da yurtdışında yaşamakta.
Dört tane de erkek çocuk sahibi onlar.
Bizler,
elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz ama,
kız çocuğunun yeri başka oluyor gerçekten.
Geçenlerde tatile geldi kız kardeşim...
İki yıldır gelemiyordu...
Bir ay tatilinin tamamını annesinin dizi dibinde geçirmek zorunda kaldı...
Bırakmadı annesi, ayırmadı yanından...
Yaşlılar böyle işte...
O nedenle, tebessümlerle okudum yazını...
Aman,
sağlıkları yerinde olsun da,
elimizden geldiğince zamanımızı onlarla harcarız biz...
Üzülmesinler yeter...
Bir de,
sıkılmasın canın diyorum...
Ufku geniş bir inşasın sen...
Biliyor musun şair dostum,
bu konuyu işleyen bir hikayem var aslında ama,
içimden hiç yazmak gelmiyor buralara...
İnsanların düz yazılara ilgisi çok az...
Çok,çok, geçmiş olsun Nazik Gülünay "dürüstlük, kalp temizliği, Yaratana samimi ve ön yargısız inanç," İnsanların işte böyle gaflet zamanlarında uğrayabileceği felaketleri bir vesileyle Yaratan önler. O vesile sizin annenizi ziyaret etmenizdir. Çoğu kez insanlar buna "Tesadüf " der geçer. Oysa böylesi olaylar yaşamımızda hiç unutulmaması gerekir. İnsan süreç içinde yaşam muhasebesi yaptığı zaman, atlattığı önemli badireleri hatırlayabilir. Atlatılan badirelerden ders alarak yaşam serüvenini geliştirir, kişisel eğitimine "Tecrübe " dediğimiz kazanımları da katmış olur aslında.
Ayrıca duygu zengiliği, insana dair çok anlamlı mesajlar içeriyor bu gözlem çalışmanız. Esenlik ve mutluluk dileklerimle kutluyorum dost şairim Nazik Gülünay hanım sizi. Kemal Polat
GEÇMİŞ OLSUN GÜZEL KARDEŞİM.ALLAH KORUMUŞ.HEP ÖYLE BEN ŞİMDİ SANA BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM GÜLME AMA BEN ÇARŞIYA 3 YILDIR ÇIKMIYORUM BİLİYORMUSUN.EVDEYİM.EVDEKİLER VAR SİZLER VARSINIZ.HASTANEYE GİTMEYE ÜŞENİYORUM ARTIK.İLAÇLARIMIZI KIZIM YAZDIRIYOR.EŞİMDE HASTA OLDUĞU İÇİN HİÇBİR ŞEYDEN ZEVK ALMIYORUM.ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN.....
ilkin geçmiş olsun diyerek başlayayım.
rabbim bir felaketten korumuş
sonra ise evet yalnızlık işe yaramama duygusu çok agır
keşke evini degiştirmese idi (yeni evdedinizde)
ihtiyarlıkta yer degiştirmek çok kötü
bu apartman kültürü oldugu müddetçe bu yalnızlık bitmeyecek
eski köy evleri gibi bahçeli avlulu sokka başlarında oturmalı insanlar evinde yalnız olan gelmeli oraya vakit geçirsin
tanıdıgı insanlarla konuşmasa sıkılmaz insan ama tanımadıgı bin kişi ile bir olsada sıkılır
hayat paylaşmakla güzel
evet sizin de bizim de olacagımız aynen annenizin olacagı
şimdi onun ruh halini anlamamız mümkün görünmüyor o yaşa gelnce daha iyi anlayacagız
huzur evleri insanları tamin etmiyor apartman daireleri huzur vermiyor
hele hele dili genç ken zikirle tesbihe alıştırmalı başka yolu yok
hiç bırkamayan insanı birtek hiç ölmeyen mevla var
gerisi illa bir yolla yalnız bırakır dilde zikir her daim bir olur bizimle mevla
yüreginize sağlık
kaleminize bereket
hadi gari kalan bulaşık çamaşır ne varsa bitirin de öyle
yinede sanalda olsa cidi bir yalnızlıgı gideriyor gibi geliyor bu net
bazende acaba net mi bizleri yalnızlaştırıyor diye düşünüyorum
kutladım kalemi yüre
Zaman zaman daldığım derin düşüncelere nazire yaparcasına yazılmış bir yazıydı adeta, kendimi buldum okurken. Duygularınızı çok net bir biçimde dile getirmişsiniz.
Fazla derinlere dalmak yoruyor insanı, yıpratıyor da; ama düşünmemek elde değil, duyarlı kalbimiz sessiz kalamıyor.
Kutluyorum can-ı yürekten. Sevgiyle kalın, mutluluklar ve güzellikler hep yanı başınızda olsun.