- 570 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
S.T.-BÖLÜM 1/TANIŞMA-''RUHLARIN ETE BÜRÜNMESİ''
’’-Bu hikaye,gerçek ile hayalin karışımında,aslında olduğundan daha uzundur.Kalem yazmaya varmaya görsün,sonunu beklemekte fayda vardır.’’
Mezarlıklar,insanlara her zaman ölümü anımsatır.Çok az kişi,bir zamanlar durdukları yerde,orada yatanlarında durduğunu düşündürür.Bin sene öncesini görüyor gözler..Koyu karanlığı aydınlatan ay ışığı,ortada yanan ateş,yıldızlar güneş kadar parlak..Peki onların meselesi ne?Ödenmesi gereken kredi kartı borcu olmadığı kesindir.İnsanlık...Yüzyıllar boyunca afetlerle,doğanın gizemli güçleri ile,hayvanlarla ve en önemlisi kendisi ile girdiği savaştan çıkan olgu!Zaman akıp gider..Bir anda gözlerini kaldırdı mezar taşına.Tarihe bakarken bir anda binlerce yıllık zaman geldi gözlerinin önüne.Ağlayanlar,kılıç ile şerefli ölüme erişenler,bir köy kahvesinde nargile içen pos bıyıklılar,ormanların derinliğinde tecavüze uğrayan kabile kadınları,okların hışırtısı karıştı rüzgar sesine.Yorgunluk bedende değil,ruhtaydı.
’’-Özgür,fakülteyi kazandı.’’ dedi usulca mezara.Duyuyor muydu onu?Sevdiğin ile berabersen konuşmak kuru gürültü değil miydi zaten?
Sessizliği çalan cep telefonu bozdu ve çölde ki kum tanelerinin serpişmesi gibi düşünceler de dağıldı.Dağıldıkça ufaldı ve kayboldu.
’’-Albayım!Nerdesin ya,hani okula gidecektik?’’
’’-Annen ile konuşuyorum,sen okula git ben gelirim.’’
Özgür bir anda,evin içinde ki vazoyu kırmış çocuk gibi,günah işlemiş bir kul gibi sustu.Telefonu kapattı.Anne..Gözleri odanın içinde ki resme daldı.annesini hayal meyal hatırlıyordu.Hafızasını yoklamaya çalıştı.
Özgür,21 yaşında,avukat bir anne ve subay bir adamın oğlu olarak dünyaya gelmişti.daha beş yaşındayken annesi gizemli şekilde intihar etmişti.90’lar bu topraklarda,cumhuriyet rejimi içinde,en karanlık dönemdi.Peşi sıra gelen cinayetler,intiharlar,kazalar!annesi de bu dönemde intihar etmişti.Bir süre sonra babası o ilk okulda iken,askerlikten emekli olmuş ve ticarete başlamıştı.Geniş çevresi sayesinde hızlıca işleri büyütmüştü.Özgür babasının aksine annesinin yolunu seçmiş ve hukukçu olmayı istemişti.Özel okula gitmek istemiyordu.İlk sene açıköğretimi kazandıktan sonra,ikinci senesinde devlet fakültesine girmişti.Bugün de,artık resmen fakülteye kaydını yaptıracaktı.Okula gitmek için hazırlanmaya başlarken,kafalardan geçen düşünceler yerini günlük telaşa bırakmıştı.
*
Beyaz perdelerden sızan gün ışıkları,beyaz yatak içinde kıvrım kıvrım kıvrılan kızın yüzüne vurmaya başlamıştı.Sokakta çocuk sesleri,kornalar,manası belli olmayan bazı bazı öfke,bazı bazı neşe belirten seslere karışıyordu.Odanın kapısı bir anda açıldı ve içeri Sibel girdi.
’’-Uyan,gün devrim günüdür!
Artık kan konuşuyor,
Anlatıyor kısık bir sesle yitik gençliği.
Özgürlüğü yitirdik
Ki en güzel çocuğudur dokuz doğuran devrimin.’’
Haykırarak okuduğu şiir,Irmak’ı yataktan zıplatmaya yetmişti.Devrim..Daha kendini bile seçemeyen gözlerle,’’-Devrim.’’diye tekrarladı.
’’-Hadi kalk okula gidicez.Bugün kayıt günü.Sonra da dergiye geçicez,yeni dönemin ilk sayısı için yazını yazmalısın.’’
Perdelerin,hışırt sesiyle,Irmak hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Başı ağrıyordu.Dün gece neler olmuştu?En son hatırladığı,ucuz şarap eşliğinde söyledikleri devrim şarkıları ve companeroslar* ile andıkları yiğit insanlardı.Soğuk mermerlere değerken çıplak ayakları,o hala uyumak istiyordu.
Companeros:Yoldaş
*
Hasan,dergahın kapısında elinde bavulu ile ürkekçe duruyoru.Üzerine giydiği lacivert kumaş ceketin içinde ki beyaz gömlek ile bekliyordu.İçeriden sakalları boynuna ulaşmış biri hızlı adımlar ve elinde ki tesbih ile yaklaştı yanına.Aynı anda arkasından ona yetişmeye çalışan iki adam gördü.
’’-Selamün aleyküm ve rahmetullah ve berekatuhu’’
’’-Aleyküm selam ve rahmetullah’’
’’-Hoş geldin kardeşim oğlu.Arkadaşlar yardımcı olun alın bavulları.’’
Bavuluna uzanan dört ele karşı bir anda hafifçe eğilen Hasan aynı anda karşılık verdi.
’’-Hoş bulduk,sağolun.Zahmet vermeyeyim.’’
Bavulunu alanlardan biri hafifçe ona bakarak konuştu.
’’-Müslümanın,müslümana zahmeti mi olur?’’
’’-Allah razı olsun kardeşim.’’
Tesbihinin yüzüne sürdükten sonra adam konuşmaya başladı.
’’-Arkadaşlar eşyanı odana bıraksınlar,yerin hazır biz de seninle yürüyelim Hasan.’’
Az sonra,ortada fiskiye sesinin orada avludan geçerlerken,yabancı kendini anlatmaya başlamıştı.
’’-Benim adım İbrahim.Bana Hafız derler.Şeyhimiz,ben daha 5 yaşında,aha şu kadar iken bu kutlu kapıya kabul etti bizi.tam 35 senedir ben bu kapının kuluyum.Askerliğimizi yapıp gelince de,Şeyhim sağolsun everdi beni.O ne kutlu insandır..İmam nikahımı da bizzat kendi kıydı.yüzü suyu hürmetine hanımım bir kere bile bana off dedirtmedi.Cefa çektirmedi.Neyse bunlar mahrem şeyler Hasan’ım.Hay Allah,yol yorgunusun seni de sıkıyoruz.Lakin sen bizim Hurşit kardeşimizin oğlusun.Allah ondan razı gelsin.Adana da bize çok yardımcı oldu.Bu ecnebi adetleri bilgisayarlar,telefonlar hep yurtlarımıza dergahlarımıza onun sayesinde girmiştir.Eee sen nasılsın?Yol nasıldı?’’
’’-Şükür,hamd olsun efendim.Biraz yol yorgunluğum var ama nasipse bir an önce şu kayıtı yaptırmak niyetindeyim.’’
’’-Yorgunluk dediğin şey,dünya hali içindir.Sen hele git gel dinlenirsin.Hem akşam da,zikir var.Şeyhimizin şimdi işleri var,akşam üzeri gelecek.Sen de o sırada herşeyi halledip gelirsin.Bak bu arkadaşlar da seninle gelecek ne olur ne olmaz.’’
Uzaktan,bavulları alanlar geliyordu.
*
Sungur,önünde ki çaydan bir yudum daha aldı.Sigarası sönmeye yüz tutuyordu.Güldü,garibanım dedi kendi kendine.Bir çaydan,bir sigaradan gayrı dünya da neyin var?Hem neyleyesin ki dünya malını?Ülkücüye 3 adet zeytin,bir parça ekmek yetmez miydi?
------1. Bölüm Giriş Sonu----
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.