- 468 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tarih Tekerrürden İbaret Midir
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tarih Tekerrürden İbaret Midir
Evrende tesadüf olmamakla beraber tekrar da yoktur!
Evrensel işleyişin algılanması soyut olarak tasarlanan bilgilerin somutlaşmasıyla olur! Yani algılanan her şey soyut olarak potansiyelde var olmalıdır! Somut gözlem için; açığa çıkması ise somutlaşması, algılanabilirliğiyle orantılı olur! Soyut algılamalar ise somut ispatlı olmadığından inanç mertebesinde olur! Soyut ispat ise kişinin soyut algılamasına görecelidir!
Evrende tekrar yoktur!
Hiçbir bilimsel deney, şartlar aynı da olsa mutlak manada aynen tekrar edilemez! Çok yakın sonuçlar için tekrarlanır zaten. Bu yakın sonuç neredeyse bir öncekinin aynıdır! Bilgisayar ekranındaki görüntünün oluşması için elektronların parlamasına benzer hal. Hiçbir parıltı bir öncekinin mutlak manada aynısı olamaz. Çok yakın olduğundan gözümüz bu parıltıları devamlı gibi algılar. Maksat da odur zaten. Yani maddi alanda bir an diğeriyle aynı değil. Çok yakın olduğu için devamlılığı var gibi algılanır! Mana alanında ise eskime olmaz üretilen her mana evrende kalıcı olarak yerini alır. İşler…
Soyut alanda yani bilgi alanında, somut alandaki gibi eskime yoktur! Bu bilgilerin yenilenmesi daha da gelişmesiyle aynı şey değil. Soyut bilgiler de yenilenir açılır elbet! Şöyle ki bir duvar yazısını düşünelim soyut olarak hiç eskimez. Mesela “İlim kendin bilmektir” bu söz mana olarak yıpranmaz bu söz bir kağıda yazılsa veya metale zaman içinde eskir ve yıpranır! Sözün bizzat ifade ettiği manayı da kast etmiyorum bu saçma sapan bir söz de olabilirdi. Soyut olarak eskimez ama somutlaşınca eskir, somut olarak yansıtan madde eskir. Mana kalır! Yani sözün ruhu hiç yıpranmaz ama maddesi yıpranır. Maddi, somut alandaki bu eskimeye fizikte “Entropi” denir! Maddenin hareket halinde olmasıyla alakalı bir eskime…
“Tarihin tekerrür etmesi” konusunu nasıl anlamalı?
Önce tarih tekerrür eder mi? Onu anlayalım, tarih tekerrür etmez ama fizik deneylerdeki veya elektron parıltıları veya kar taneleri gibi aslen farklı ama benzer olan şekiller ve sonuçlar elde edilmesine benzer bu hal! Yani uygun ortamda benzer sonuç almak gibi…
Tarihsel tekerrür nasıl olur?
İnsanlık aşamalarındaki her bilgi ve meyil evrene ve insanın genlerine kaydediliyor ve aktarılıyor! Bunlar insan davranışları, sevinçleri, nefretleri, meyilleri şeklinde. Bu Kaydedilen ve miras gibi devredilen soyut bilgiler somutlaşırken benzer halleri açığa çıkarıyor! Mesela Adem’in çocuklarından biri diğerini öldürdüğünde evrene soyut olarak yayılan “Kardeş katli” bilgisi tüm insanlık aşamalarında somutlaşıyor. Yani soyut bilgi ilk Ademin çocuklarında somuta çıkıyor ve sonrası da bu ana bilgi üzerinden işliyor. Buna benzer tüm toplumsal meyiller ve davranışlar aynı mantık üzerinden işliyor! Genlerle miras alınan davranış bilgilerine öğretilerle verilenler de eklenince bir önceki dönemdeki tüm veriler yeni nesle aktarılıyor. İşte tekerrür sanılan hal böyle oluyor!
Tarihsel tekerrür nasıl sonlanır?
Tarihsel tekerrüre sebep olan genlerle alınan veya sonradan öğretilerle alınan eski bilgileri resetlemekle, sıfırlamakla bu mümkün! Yani fabrika ayarlarına dönüş! Fabrika ayarlarında olan şeyler zaten görünen, diyebiliriz ama bakın fabrika ayarlarından sapma ilk Adem’in kendisinde oldu zaten. Bu yaşananlar Adem’in yaydığı bilgiler! Adem’in bilgileri üzerinde bir resetlemekten, sıfırlamaktan söz ediyorum! Yani Adem olup Adem’i düzenlemekten bahsediyorum. Madem Adem hakikati orjin “İnsan” hakikati meleklerin secde ettiği bir Adem var değil mi? Hani henüz Cennet’ten kovulmamışkenki orjin hali. İşte o hale ulaşmak her insanın potansiyelinde var! O halde Cennet’ten kovulma ile sembolize edilen Adem’in orjininden sapması noktasına kadar geri reset yapalım. Sıfırlayalım bozuk öğretileri. Bakın neler çıkacak ortaya. Şu an dökülen kanlar, savaşlar, ve kin, nefret şeklinde yansıyan bilgiler hep Adem’in orjinden saptıktan sonraki oluşan bilgilere aittir! Yani tarihin tekerrürüne sebep olan şey insanların eski öğretilere ve kinlere saplanıp kalmasındandır! Eski öğretiler, ideolojiler ve hatta dinler resetlendiğinde, sıfırlandığında Adem’in yalın haline ulaşılır! Bu dahi orjin insandır! Orjin insan yazılımı hatalı olmadığına göre ortaya çıkan bu hataların nedeni yazılımın aslı olamaz! Ortaya çıkan bu hatalar süreç içinde yazılımın orjin olarak somutlaşmaması maddi alanda değişikliğe uğramasıyla alakalıdır. Yani asıla ait değil bu görünen karmaşık insan profili. Bu görünen profil tamamen çakma! Yani birileri insanları ta ilk insandan beri kendi maksatları için kullanmak istedi ve ilk dönemlerde onlar kendilerini “İlah” olarak sundu, sonraları “Yarı insan yarı ilah”, daha sonraları da putlar ilah onlar aracı, daha daha sonrası malum; ilahlar göğe çıktı aracılar yere parsayı topladı!
Son tahlilde; tarihin aslen tekerrür etmediği, sadece tarihe geçen olaylar ve meyillerin tekerrür etmesi şeklinde bir görüntü olduğu, bu görüntünün de nedeninin öğretiler ve yeni nesillere verilen kodlamalar olduğu açıktır! O halde öğretiler ve kodlamalardan kurtulan nesil için tarih tekerrür etmeyecektir! Bilmem kaçıncı yüzyılda yaşamış kişilerin ayağının tozu olmak ve onların yarım bıraktığı hayalleri tamamlamaya kendini adamış bir gençlik elbet tarihsel tekerrüre gebe. Bilmem kimlerin hayallerini öğretilerini gerçekleştirmeye kendini adamış olanların tarihsel kin ve meyilleri tekrarlaması kaçınılmazdır. Bilmem kimlerin başlattığı ırksal, dinsel ve ideolojik savaşın figüranı olanlar elbet tarihsel tekerrüründe sebebi olacak!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Öyle ya; insan dediğimiz donanımlı varlık, düşünen, fikir üreten, düşündüğünü ifade edebilen ve bütün bu özelliklerini beş duyusuyla algılayabilen müstesna bir varlıktır. Fikriyatı kadar hissiyatıyla da hayata yön verirken, hayatın yönüyle kendi devinimini kendi yaratır. Ve ders al/a/ madığı her bir devinimine "tekerrür" diyerek, belki de kolaycılığın, umarsızlığın kıyılarına savrulur.
Açıklamalı, anlaşılır tespit, analiz ve düşün çeşitlemeleriyle oldukça değerli bir yazıydı. Büyük keyif, heyecan ve derinlikle okudum, algıladım ve bu duyarlı kalemi en derin duygularımla kutladım! Dostça...