ON AY, BİR GÜN
ON AY, BİR GÜN
Milletçe meraklıyızdır. Birisi dikilsin kaldırıma, gözlerini bir yere diksin duran adam gibi bakıyor. Gelen durur bakar. Duranlar birikir. Hep aynı noktaya bakarız. Duran adama nereye baktığını içimizden hiç kimse de sormaz. Ancak sonradan gelenler çeşitli senaryolar yazar birbirimize anlatırız fısıltıyla. Ya da çalışan bir iş makinesi mi gördük. Durur, onu izleriz merakla. Gelen durur gelen durur kocaman bir kalabalık oluştururuz. Kalabalık oluştururuz da kimse rahatsız olmaz bu topluluktan.
Aylardır önünden geçtiğim bir bilborddaki ilanı inceliyor bir delikanlı. Yanından geçerken sordum:
-Ne imiş?
-Eski.
-Ne kadar eski?
-Baksana 2012 yazıyor.
Bakıyorum, 21 Ekim 2012 ama ben ekimi görmüyorum. Ayın 21’ine şartlanmışım. Bu gün ayın 22’si olduğuna göre demek ki etkinlik dün imiş diyorum.
-Amca, ilan 2012’de asılmış. Biz 2013’teyiz.
-Yani ilan asılalı tamı tamamına bir sene bir gün olmuş öyle mi?
-Yine tutturamadın amca. İlan, geçen yılın ekim ayında asılmış biz bu gün 2013’ün ağustos’unu yaşıyoruz. Yani ilan asılalı, on ay, bir gün olmuş.
-İyi de yavrum, ilan kalıcıysa etkinliğin tarihi neden değişmemiş? Yok, geçici ise sekiz aydır niçin bekliyor bu tahtada?
Bir hanım yaklaşıyor yanımıza.
-Pazar günüymüş.
-Pazar günü olan ne imiş?
-Baksanız ya orada öyle yazıyor.
Hani körleri filin muhtelif yerlerine dokundurmuş sonra fili tarif etmelerini istemişler de Her biri fili dokunduğu yere göre tanımlamış. Kulağına dokunan lahanaya, kuyruğuna dokunan süpürgeye, bacağına dokunan duvara benzetmiş. Biz de bakar körlere döndük. ilânın ayını, yılını gününü karıştırdık, gözümüze ilk çarpan yerine göre fikir yürüttük.
Sonra efendim, sekiz aydır ilânın önünden geçmişim de bir kere dönüp bakmamışım. Hangimiz önünden geçtiğimiz nesneleri durup resim sergisi ya da bir müze gibi ayrıntısıyla inceleriz ki?
Eğer bizimle birinci derecede ilgiliyse o başka..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.