- 573 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HOŞÇA KAL, SEVGİLİ KALEM...
Üzgünüm, kalem. Seninle olan dostluğumuz hüsrana uğradı sonunda. Ortak sesimizi duyurmak içindi her şey; sanırım, yanıldım. Aslında ilk sinyalleri aldığım çok oldu ve çok kere de fırlattım seni bir kenara; ne çare ki bir şekilde buluştuk ara ara; zor olsa da. Evet, zor diyorum, zira bir ümit saklıydı içimde, bize dair. İsyanımı, hüznümü çağrıştırırken kelimeler, oldukça erozyona uğradım, uğradık. Övgü değildi başlarda istediğim, ama bir de baktım ki; suskunluk da bir çeşit tepkiymiş: Bilmez miyim? Öyle ki; sessiz bir filmde oynayan bir figüran gibi hissettim kendimi, gerçi, hala da değişen fazla bir şey yok. Ne yazık ki film sona erdi. Ve ben Charlie Chaplin gibi, şapkam başımda, elimde bastonum (yani sen) arka kapıya yöneldim, çıkmak üzere. Film zaten sessiz, eh, ben de görünmez olduğuma göre, muhabbeti kısa kesmek lazım, ki unutalım gitsin ve daha fazla sıkılmasınlar. Merak etme, ben unutulmaya da unutmaya da alışığım. Az mı unuttum, az mı unutuldum ve az mı terk edip gittim. Hele ki, bu terk edişimden bir önceki hala içimi sızlatır. Hoş, o da ayrı bir mevzu; unut gitsin.
Sen de kırılgansın değil mi… Merak etme, seni kitaplığımın en güzel köşesine koyacağım. Beyaz sayfalar da ilk günkü masumiyetiyle kalacak; kimin gibi dersin… Ne kâğıtlar kirlenecek, ne de görüntü kirliliği olacak artık, öyle ya, biz çok geldik buralara. Bize gelene kadar, daha ne cicili bicili kalemler ve onların sahipleri var.
Merak etme, öksüz bırakmam seni, bir iki arkadaş daha koyarım yanına, ince bir kitabı da yastık niyetine kullanırsın.
Bana gelince: İnan, bilmiyorum. Elbet yapacak bir şeyler bulurum. Biraz da yapıştırıcı alır, kırıklarımı yapıştırırım. Gerçi, önce onları bir bulmak lazım, artık neredeyse…
Son bir itiraf daha sana, sevgili kalem: Hayatımın uzun bir süresinin geçtiği hani o mekânımız var ya: O da çok gerilerde kaldı artık, her ne kadar düşüncesi zihnime ziyarete gelse de zaman zaman.
Ne umacaksın ki, bu sefil dünyada. Kimi kendini Kaf dağında görürken, burunlarının ucunu görmüyorlar!
Herkes duygularını bir şekilde şekillendirirken, bir toz bulutu sarıyor etrafı. Yoksa, her şey kelimelere mi takılıp kalıyor…
Ve şu güven duygusu: Güvenmek göründüğü çok mu kolay; yoksa korktuğum gibi çok mu zor: Bu da irdeleyeceğimiz konulardan biriydi oysa.
Suç, hep sende. Ben sakin sakin yaşayıp giderken, ne gerek vardı ki, hayatı bu kadar sorgulayıp, irdelemeye…
Merak etme, ara sıra hesap kitap yapmak için alırım seni elime; artık, neyin hesabını yapacaksak bu saatten sonra: Ortada hesap kitap da kalmadı zaten.
Hiç afra tafra yapma; yoksa sobada yanar gidersin; hoş artık soba diye bir mefhum da kalmadı ki. Aslında hiçbir şey kalmadı maziye dair.
Bu kadar yeter. Ağzımdan laf alamazsın bundan sonra.
Şimdilik hoşça kal…
YORUMLAR
Emine hanıma ben de katılıyorum...
Biz de ara sıra yazmaktan soğuyoruz ama bu yazarlığı bırakmak anlamında olmamalı, ki zaten yazmak, içimizdeki sıkıntıları, sevinçlerini, yaşadıklarını veya uyarmak, farkındalığı yaratmak gibi bir amacı vardır yazmanın...
Yazmakk da bir erdemliktir çünkü hayatı paylaşıyoruz kimine tercuman kimine dinleyici veya okuyucu olarak yaşananları paylaşıyoruz; bu az mıdır?
Yaklaşık 6 yıldır bu sitedeyim kimler geldi kimler geçti? burası artık nerdeyse vazgeçilmez yazıevimiz olmuştur; iyi kötü yazıyor-okuyoruz, kahvelere gidip hokey oynamaktansa, boş boş sokkalarda gezip tozmaktansa veya evlerde, cafelerde orda burda boş çene çalmaktansa ŞİİR yazmak bence en iyisi...
Sen yaz ister okunsun ister okunmasın önemli değil hepsi suya yazılmış yazılar olsun.
Bak Ne demişler :
"Okumak, bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak onu hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır, tam bir adam yapar.”
“Düşünce okumuş insanların çalışmasıdır.”
"Bir damla mürekkep, milyonlarca insanı düşündürebilir.”
Gereksiz mevzular üzerinde gereksiz düşünceler mi üretiyoruz? Hayır, bizler bilgi bankasına bilgilerden hazineleri yaratıyoruz...
Elimde geldiğince farklı şairlerin şiirlerini okuyor fakat çoğuna cevap yazamıyorum, ki zaten her okuduklarımdan da bir şeyler öğreniyorum.
"Kötü şeyler daima iyi insanların başına gelir ve bunun sebebi bilinmez. Bu akıbet herhalde dünya imtihanının bir parçası olmalıdır. Biz sadece olayların zahirini görüyor ve ona göre yorum yapıyoruz. Batınını göremiyoruz. Bu da bir Sır.
Bak, gördün mü? bu yazıyla sizin eserinizle tanışmış oldum, ne güzel değil mi?
Sevgiyle, şiirle kalın efendim
Deman Ronahi tarafından 8/22/2013 3:44:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Deman Ronahi tarafından 8/22/2013 3:45:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Deman Ronahi tarafından 8/22/2013 3:46:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
Deman Ronahi tarafından 8/22/2013 3:47:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba Gülüm, bu kalem çok çabuk pes etmiş gibi geldi bana. Yapma Gülüm, altın çamura düşşe değer kaybeder mi? Varsın başka kalemler cicili bicili olsun, bize yazmak için kara kalem yeter. Birkaç tane de yürekten okuyucu... Bak bu aralar ben de yazamıyorum. Hangi yazıya başlasam yarıda kalıyor. Hazır kalemin yazarken küstürme onu. Ben de bir başlarsam gece gündüz yazacağım inşallah.
Yaz sen yazılarını yaz, ben hepsini okuyorum onların.
Tebrikler, çok sevgimle...