- 522 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SÖZÜN GEZİSİ ESPİRİSİ
Gezi Parkı Ülkeye karşı kimlerin içerde ve dışarıda kimlerle dirsek teması halinde olduğunu gösterdi. Maksatlarının sadece masum ve basit bir eylem olmadığı anlaşıldı. Dış güçlerin büyüyen bir Türkiye olmasın isteğine bizim aklı evveller ve kafalarını peşinen kiraya vermiş olanlar hemen ileri karakol durumuna hizalanıp el pençe divan oldular, çünkü muhteşem dizilerini de bu kafayla çekmeye devam ediyorlar. Köprü olmasın, kanal istemezük, Topçu Kışlasına hayır vs vs. Peki ne olsun, ne olmasın isterseniz vatandaşa soralım. Kararı onlar versin, eğer bunu halka sormaya cesaretiniz varsa.
Bu arada bazı ritüel kafalarda gösterilerine hız kesmeyerek devam edip Cumalarına dair görüntü verdiler. Bu arkadaşlar antikapitalistmiş. PKK’lılarda kendi guruplarına alternatif Cumalar ve imamlarla halka birtakım mesajlar vermeye başlamışlardı. Tıpkı Âmine Vedud isimli ABD’li kadın gibi.
İslam’a karşı birtakım güç ve işbirlikçilerin meydanlarda kendi inançlarını sergilediklerini görmekteyiz. Yine İslam’a karşı tarihin her döneminde işbirlikçilerin kendi oyunlarının ard niyetlerini gizleyebilmek adına bir takım kisvelere bürünmüş ya da büründürülmüşlerle ortaklaşa tezgâhlara giriştiklerini ve başarı elde etmek istediklerini tarih yazar. Abdullah İbni Sebeler hala ortalıkta fitneyle iştigaller.
Öyleyse maksatları sadece birkaç ağaç olmayan mesela Zekeriya köy katliamına ses çıkarmayanlar neden gezi parkı bahanesiyle ses vermeye başladılar. Yukarıda sayılan birkaç örnek buna işarettir.
Bugün farklı gurupları orada buluşturan ve Türkiye özlemi taşımayan bu karanlık mahfillerin asıl maksatları aslında ülkeye tek çivi çakılmasın. Ülke başka siyasi rejimlerin karışık orkestrası ile yönetilsin ve başlarında hep biz olalım.
Bakınız 16 Şubat 1931 yılında İdeolog Falih Rıfkı Atay komünizme ile faşizmi buluşturarak şöyle diyordu.”Türk yığınlarının terbiyesi için Moskova’nın yığın terbiyesi metotları, devletçi Türk ekonomisi içinde faşizmin korporasyon metotları benimsenmelidir”
Memleketi Moskof terbiyesi ile terbiye etmek isteyenlerin bu kabil tek yönlü icraatlarını burada anlatmaya gerek yok, sizden azıcık büyük yaşta olanlara sorun ya da bi zahmet tarafsız bir gözle alın tarih okuyun yeter.
İnsanları yığın olarak telakki edenlerin terbiye sistemi de elbet Moskova ya da Pekin olacaktır. Bilhassa Türkiye Faşizme gidiyor diyenler, idraklerini geçmişe uzatıversinler de görsünler kimmiş o dedikleri ve kimlere hayranlık besledikleri.
22 Mayıs 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde manşetten: Kemalist Türkiye’den Faşist İtalya’ya Selam” diyerek yayınladığı fotoğrafta Türk Bayrağının içerisine, Mussolininin Faşist Partisinin ambleminin yerleştirilmesi, aynı fotoğrafın iki ucuna iki portre koyarak dönemin Başbakanı ve Mussolinin yan yana getirilmesi, Faşist İtalya ile Kemalist Dostluğun asıl kıymeti nedir diye, Yorum başlığı atılması ve bu yorumda Nadir Nadi’nin imzasının bulunmasının sebebi neydi acaba? Bu kadar İtalya rejimine karşı duyulan sempati neydi ki Cumhuriyet Gazetesi devletin resmi yayın organı gibi çalışıyordu? Bugün tek adam olmakla suçlayanlar geçmişte kendilerinin hangi merkezde yıllardır tek başına millete yaptıklarını unutmuşa benziyorlar.
Bunları görmezden gelerek ya da unutulmuşluktan sayarak söylemlerinde demokratik ifadeler kullanmak ve faşistlikle suçlamak geçmişte kendi fiil ve eylemlerini görmezden gelmek ya da kendi kendini tekzip etmek ya da topyekun inkar etmek demektir.
Hele hele insanları yığın olarak görme basiretliğine demir atanların bu söylemlerinin ne anlama geldiğini düşünmeden sırf inat olsun diye bir şeye karşı çıkmak Beşiktaş’ın çarşı gurubunun söylemlerine ve Ahmet Uğurlu’nun karşı şovundan öteye gitmemek demektir. Her şeye karşı olmak hatta kendine bile karşı olmak ne biliyim abesle iştigal etmek demektir. İnsanlar asla yığın değildir ve onlar kısaca insandır.
Beni asıl düşündüren ise: niyetleri ve özlemleri Türkiye olmayan ve sadece kendi yoksun akıllarının ötesine kulaç atamayan akıl fikir fukarası olanların ve dünyevilik ihtiyaçlarına demir atmış azgın azınlığın peşine düşerek demokratik tavır gösteriyoruz diye zavallılaşan antikapitalist Müslümanlar tandansıyla tavır gösteren eli açıklar gurubudur. Müslüman hikmet sahibidir. Bu azgın azınlık herkesi kendi menfaatleri için motor gücü olarak algılarlar. Bunlara destek vermek, Türkiye asla büyümesin istemiyoruz demektir. Onlara sadece şunu hatırlatmak isterim.
İtibar ve asalet adama yaraşır
Müslüman fitneden uzak durmalı
Kim kiminle birlik olur kime yanaşır
Muhasebe etmek gerek vicdan sormalı
Yusuf Erdoğan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.