- 791 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
o bir yetmez ama evetci Taner Akcam, ben kimim?
O bir Yetmez ama Evetçi Taner Akçam, Ben kimim ki?
Muhittin Çoban
Hoşşik nedir?
Hoşşikçi kimdir?
Bu kelimeyi belki bazılarımız hiç duymamıştır, bu oldukça normal. Genellikle Çukurova yöresinde kullanılır, halk dilidir!
Birine “sen ne kadar hoşşikçisin” dediğinizde şunu demek istersiniz:
Sen ne kadar yalakasın, sen ne kadar karaktersizsin, sen ne kadar yağcısın, sen ne kadar şırnaşıksın...
Yani birine yada bir iradeye kendini sevdirmek, beğendirmek için yapılan, karakterinden ve düşüncelerinden ödünler veren, hatta erdemliliği hiçe sayan hal ve hareketlerdir.
Çukurova`da böyle kişiler sevilmez, hiç sevilmez, dalga geçilir, alaya alınır, hiç bir itibarı ve saygınlığı olmaz!
Ama ben daha çok şunu merak ediyorum:
Hoşşikçilik kalıtımsal bir olay mı, yoksa sonradan edinilen bir yetenek mi?
Yetenek diyorum, çünkü herkes bu yeteneğe sahip olamaz!
Bu benim uzmanlık alanım olmamasına rağmen vardığım sonuç şu:
Hoşşikçilik sonradan edinilen bir meziyet!
Bu kanıya şurdan vardim.
Taner AKÇAM’ dan...
Taner Akçam milyonlar tanımaz ama sol cenah tanır, iyi tanır; Türkiye’ye gelmeye başlamasıyla birlikte daha iyi tanıdılar.
Taraf gazetesinde yazıyor, bir köşesi var.
Bu sıralar Ermeni konusunda sıkça yazılar yazıyor.
Her yazısında bugün varolan siyasi iradeye, yani AKP’ ye bolca teşekkürler ediyor, onurlandırıyor.
Gençlik yılları ise fırtınalı.
ODTÜ ögrencisi. Mahirlerden etkilenen, onları örnek alan sıkı bir Marksist, sosyalist ve Dervimci Yol’ un önderlerinden.
Devrimci Gençlik dergisinin sorumlu yazı işleri müdürüdür.
Ankara hapishanesinden 1977 yılının 12 Mart günü kaçan, kaçarken duvara Nazım’ ın “O duvar, o duvarlarınız vız gelir bize vız” diye yazan bir militan aynı zamanda.
Türkiye’ de yaşama şansı kalmayınca yoldaşlarınca yurt dışına kaçırılır.
Yurt dışında okur, profesörlük tezleri hazırlar, halen Minnesota Ünirversitesi Tarih bölümünde görevlidir.
Okumuş, bilgili biridir, Profesördür.
Ve “yetmez ama evetçidir!”
Ben kimim?
Şimdi bu konuya niye girdin diyeceksiniz, şundan:
Hani sorduk yaa koşşikçilik kalıtımsal mı diye:
Eğer hoşşikçilik kalıtımsal bir vaka olsaydı Cahit AKÇAM’ da abisi gibi hoşşikçi olması gerekirdi.
Bakıyorum Cahit taşıdığı güzelliklere güzellikler katarak yola devam ediyor.
Yine eğer kalıtımsal olsaydı babadan geçmesi gerekirdi.
Dursun AKÇAM, Tanerin babasıdır.
Dursun AKÇAM son nefesini verinceye kadar asla var olan siyasi iradeye teşşekkür etmemiş, yalakacılık yapmayı düşünmemiş biri.
Türkiye sosyalist hareketinin çınarlarından birdir Dursun amca.
Cumhuriyer ve Demokrat gazetelerinde; Varlık, Yeni Ufuklar, İmece gibi edebiyat dergilerinde yazılar yazan; Ölü Ekmeği, Doğunun Çilesi, Kan Çiçekleri gibi on civarında kitabı bulunan, asla boyun eğmeyen bir çınar, bir öykücü.
Demek ki hoşşikçilik sonradan edinilen bir meziyet.
Peki hoşşikçiliği kimler yapar?
Evet kim yapar?
Sen yapabilir misin?
Herkes yapabilir mi?
Hayır!
İnançlarını yiyen insanların vardığı noktadır hoşşikçilik.
Solun gençlik liderliğini yapmış, profesörlüğe kadar gelmiş birirnin hoşşikçiliğe evrilmesi şaşılacak bir durum gibi görünsede, çok da şaşılacak bir durum değil.
İnsanlar bilgiyi ya içselleştirirler yada ezberlerler.
Bilgiyi içselleştirenler edindikleri doğruları, güzellikleri insanın isanlaşması için yaşamları boyunca kullanırlar, asla sermayenin siyasi iradelerine teşekkür ederek hoşşikçilik gibi bir eğilimde bulunmazlar. Bu durum sadece bilgiyi ezberleyenlerde görülür.
Peki ben, Taner AKÇAM’ ın hoşşikçiliğine nasıl karar verdim?
Önemli bir soru.
Bu soru yanıtlanmalı.
Yoksa terbiyesizlik yapmış olurum.
Adım suç atıcıya çıkar.
İtibarımı zedeleyemem.
Aslında buna ben karar vermiş değilim. Cahit’ te abisine yönelik yazdığı kimi yazılarında benzer şeyler söylüyor.
Taner’ in en yakın arkadaşı olan Melih PEKDEMİR şöyle demişti:
“Ölürsem cenazeme katılmasın, o ölürse ben katılmayacağım”.
Her ikiside Taner’ deki evrimsel dönüşümü, AKP’ ye doğru yakınlaşmayı gördü.
Taner AKÇAM’ ın hoşşikçiliğini anlamak için sadece bir yazısına bakalım yeter.
Hem böylece haksızlık yapıp yapmadığımı anlamış oluruz.
12. 08. 2013 tarihli Tarftaki köşesinde “Yetmez ama Evet” başlıklı yazısını elekten geçirelim.
Yazının girişi şöyle:
“Ergenekon dava kararları hakkında verilebilecek en kısa ve özet yargı budur: Yetmez ama Evet”.
Arkası gelir mi diye soruyor. Toplumsal destek, alttan gelen baskı olursa devamı gelir diyor. Yoksa siyasi iktidar niye kılını kıpırtdatsın diyor. Haklı bu noktada. Siyasi iktidar niye durduk yere kılını kıpırdatsın.
Her aklı başında insan gibi sol, sosyalist hareketler darbecilerin/ ergenekoncuların yani Talat paşacıların yargılanmasını, hakettikleri cezaları almalarını hep istedi, isteyecekte.
Ama siyasi iktidar üzerinde toplumsal baskı yaratmak için her sokağa çıkıldığında polisin şiddetiyle karşılaşıldı.
Evelatlarını yıllardır ısrarla arayan Cumartesi annelerinin gördüğü zulümlerin şahitiyiz hepimiz.
Tekel işçilerine yapılanları unutmadık.
Yani siyasi iktidar hiç hoşlanmıyor alttan gelen toplumsal baskılardan, demoratik kitle gösterilerinden.
Ayrıca Taner, Ergenekon yargılamaları toplumun isteği ve talebi doğrultusunda olan bir yargılama değil, bu iyi biline.
Taner’ de bunu iyi biliyor ama siyasi iktidar adına bilinç bulandırmak onun bugün ki tarihsel görevi; ve borcunu ödüyor.
Şimdi ne borcu diyeceksiniz haklı olarak.
Yaşam borcu.
Bunu yazısında da dile getiriyor:
“Eğer yaşıyorsam, Türkiye’ ye serbestçe gidip geliyorsam Ergenekon yargılamalarına borçluyum”.
Akp, ergenekonculardan daha adil, yaşama hakkına saygılı, daha demokratik, insan haklarına önem veriyor ve daha özgürlükçü...Taner’ e göre.
Ergenekondan yargılanıp ceza alan Küçük’ lü Büyük’lü paşaların hepsi aynı zamanda 12 Eylülün askerleriydi. Darbe döneminde çeşitli kademelerde görev almış komutanlardı. Hepsinin elli kanlıdır.
Akp de 12 Eylülün bir sonucudur. Tohumları 12 Eylülle birlikte atıldığını bilmemek için art niyetli olmak gerek.
ABD, Orta Doğuya uygun yeni bir Türkiye istiyordu. Ilımlı bir islam devleti. Bunu varolan orduyla yapamayacaktı; varolan komutanlar bu değişime uygun kişiler değildi, bunun için bir an evvel ergenekoncu paşalardan kurtulması gerekiyordu.
AKP, Amerikadan aldığı destekle orduda değişime başladı, engel olabilecekleri tutuklayıp hapse attı.
Bu tutuklamalar için, toplumu ikna etmek için bir gerekçe lazımdı.
Oda darbeydi!
Darbe yapmakla suçladılar paşaları ve ağır cezalar verdiler.
Taner, bu durum için şöyle diyecek:
“Sadece tutuklanmadı; benim vicdanımda hakettikleri cazaları da aldılar”.
Bu cazaları sadece darbeden verdiler.
Darbe darbe dedik ama orda da bir darbe var mı hakikaten?
Ergenekoncular bir darbe yaptıda biz mi farketmedik?
Mevcut hukuk sisteminde şu var.
Öldürmek ve öldürmeye teşebbüs etmek!
12 Eylülden sonra herhangi bir tarihte ordunun yönetime el koyma, parlementoyu feshetme, partileri kapama, siyasileri tutuklama, sendikaları kapama, devrimcileri zindanlara doldurma, idam etme gibi bir fiiliyat oldu mu?
Olmadı!
Peki teşebbüs girişimi oldu mu?
Siyasi iktidari devirme, parlementoyu kapama, siyasi liderleri tutuklama gibi bir girişimde bulundular mı?
Hayır!
Bakıyoruz eldeki mevcut delillere darbe tasarı aşamasında kalmış, yani düşünsel olarak bir darbe tasarlanmış.
Yani demek oluyor ki onca kıyamet darbe düşüncesine, darbe tasarısına çıkarılmış, bunca cazada darbe tasarlanmasına verilmiş, yani düşünceye verilmiş.
Eee Taner, sende 77 yılında düşünceden, sosyalizmi inşaa etme düşüncesinden dolayı 9 yıl ceza almadın mı?
Aldın!
O zaman ne diyordun düşünceden dolayı caza aldım, oysa ileri demokrasilerde düşünceye ceza olmaz diyordun, mız mızlanıyordun. Bak nasıl da oluyormuş!
Düşünceye ceza vermekte AKP nin ne kadar özgürlükçü olduğunu gösteriyor.
AKP’ den ancak böyle bir yargılama çıkacağını bildiğimizden, AKP’ nin düzenine “yetmez ama evet” değil, direk “hayır” dedik.
Darbecilerin yargılanmasını, ama hakettikleri cezalardan adilce yargılanmalarını sizlerden daha çok istedik, istiyoruz da!
Ama bizim “hayır’ cılığımızı” ergenekon yandaşlığı olarak lanse ettiniz, ahlaksızca bilinç bulandırıcılığı yaptınız.
Sen “yetmez ama evetçisin” yaa, hayır’cılarıda ulusalcıların yanında görme kolaylığına kaçtınız, çokta ayıp ettiniz!
Evet, biz “hayır” dedik! Bizim hayır’ ımız her iki kesime karşı olan bir hayırdı. Bizim hayır’ ımız hem AKP’ ye, hem ulusalcı ergenekoncu faşistlere karşıydı. Yani önümüze sunulan iki yanlışada “hayır” deme duruşuydu bu. İki yanlıştan birini seçmemiz istendi. Sen AKP’ nin safını seçtin, biz iki yanlışada “hayır” dedik, insandan yana mücadeleyi seçtik. Çünkü biliyorduk ki her ikisi de sermeyenin çıkarları için vardılar.
Şimdi de aynı seneryo Mısır’ da oynanıyor. Bize dayatılan şimdi Mısır için dayatılıyor. Ya seçimle iktidara gelen islami Mursici olacaksın yada darbeci Sisici. Oysa ikiside Amerikan yanlısı, sermayenin temsilcileri.
İki gün önce ordunun yaptığı katliamı, ikiyüzün üzerinde insanın katledilmesini her aklı başında insanın yapması gerekeni bizlerde yapıyor katliamı lanetliyoruz. Ama ikisininde iktidarını onaylamıyor, iki yanlıştan birini seçmek zorunda değiliz diyor, emekten yana olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyoruz.
Ama sen bunu ısrarla anlamak istemiyorsun.
Peki Ergenekoncular neyden yargılanmalıydılar?
12 Eylül darbesini yapmaktan, Anayasayı iptal etmekten, parlementoyu, siyasi partilari, sendikaları, dernekleri kapamaktan, 52 kişiyi idam etmekten, köyleri yakmaktan, işkence yapmaktan, sabotajlardan, aydınlara suikasten, işkenceler yapmaktan; ırkçılıktan, milliyetçilikten; Maraş, Sivas, Çorum...katliamlarından yargılanmalıydılar, bu cezaları bu işledikleri suçlardan almalıydılar. Ama bunların hiç birinden ceza almadılar.
Taner’ in siyasi iktidara yapmış olduğu teşekkürde hoşşikçilikten başka birşey değil.
Demek oluyor ki AKP’ nin adaleti düşünceye verilen cazalarda kendini gösteriyor.
Ozaman düşünmek suç!
Kimse düşünmesin!
Taner sen de düşünme, yarın bir bakmışsın yine, bu kezde AKP’ yi nasıl korurum diye düşündüğün için caza alabilirsin.
Taner, AKP’ ya olan iyimserliğini daha da ileriye taşıyor.
Yaşıyor olmasını, Türkiye’ ye serbestçe gidip gelmesini ergenekonu yargılayan AKP’ ye bağlıyor.
AKP sayesinde nefse alıyormuş, AKP sayesinde kendini güvencede hissediyormuş, AKP sayesinde özgürce, ceza alırım korkusu yaşamadan yazıyormuş!
Eee Taner’ e göre AKP adı gibi ak!
Tüm suç Ergenekoncuların.
Ergenekoncular tutuklandı demokrasi geldi!
Sana yaşam güvencesi veren Erdogan ne dedi geçenlerde Erzurum mitinginde:
“Gezicilere saldırın emri ben verdim”.
Polis aldığı bu emir üzerine 7 güzel insanımızı öldürdü, yüzlercesi yaralandı, yüzlercesi tutuklandı, karakollarda işkence gördü, tehdit edildi.
Unuttun mu bunları?
Bunlardan haberin yok galiba!
Ne tez unuttun polisin Gezi terörünü?
12 Eylül darbesinin getirdiği yasakları aratan yeni yasaklar getirmesine ne demeli?
12 Eylül döneminde 25 bin civarında tutuklu vardı hapishanelerde, AKP döneminde 125’ ler de.
Kaçakçı diye katledilen Roboski köylülerine ne demeli?
Roboski’ nin katillerini niye yargılat mıyor Erdoğan?
Reyhanlı katliamına ne demeli? Kimlerin eli var? Niye unutturulmak isteniyor AKP tarafından?
El Kaideye baglı El Nusra terör örgütünü destekleyen kim?
Erdoğan’ ın AKP’ si değil mi?
Sınırımızdan elini kolunu sallayarak girip çıkıyorlar El Nusralı teröristler, bunu nasıl görmezsin?
Öpüşmeye bile tahammül edemeyen bu AKP’ den mi yaşama güvencesini alıyorsun?
Ben niye bu güvenceyi alamıyorum?
Eee, Sen Yetmez ama Evetçisin!
Ben kimim ki?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.