- 7050 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Harput'ta Bir Deli Cevdet
Sene-i zemherinin dokuz yüz yetmiş kuşağı çocukluğumun.Harput’un soğuk bir kış gününde ve sanırım On-Oniki yaşlarındayken tanıdım onu.İri yarı uzun boylu ve heybetli bir adamdı. O çocukluğumda tanıdığım ilk anlık korktuğumdu.Çocukluk hayallerimin de etkisiyle benim gözümde dev idi.Bu hali hçocukları korkutsa da beni hiç o kadarda korkutmadı.Ve bir kez daha onu tanımak ve onunla ilgili anılarımın olması bana gurur veriyor.Siyah uzun saçları ve kirli sakalı ile de oldukça haşmetliydi. Üstelik arapça bildiğini söylerdi.Ve onun adı deli cevdetti.O ise kızdığı vakit bize hep EBE DİNEN -EBE DİNEN diye bir söz tekerleyip dururdu.Anlamını bilmezdik .Fakat sonradan bizden büyük olanlar bu sözün kürtçe olduğunu ve karşılığı SİZ DELİSİNİZ demek olduğunu söylediler.Çocukları çok sever hep onlarla onmak isterdi.İsterdi ya biz çocuklar ise dış görünüşüne aldanıp yanımızdan uzaklaştırmak için etmediğimizi bırakmazdık bu deli cübbesi giymiş evliya tarzı adama.Biz çocuklar ondan çekinerek kızdırır alay eder kartopu atardık hep.Harputta çarşının içinden geçen ana cadde eski belediye konağının yani müzeyle karşılıklı kesiştiği köşeden sola tarafa yani İmam efendi Beyzade Mezarlıklarına ve civar bağlara doğru çıkan cadde bir rampayla devam eder.İşte biz çocuk genç herkes bu caddeden yukarılara Beyzade efendinin yakınlarına kadar gider toplanırdık.Elimizde leğen, tahta el yapımı kızak,yada ayaklarımza naylon sandaletler giyip caddeden aşağıya hızla kızakla, veya çömelir vaziyette kayardık.Deli cevdette bizimle olurdu.O kaymaz ama hep gezerdi.Babam okulda hademe olduğundan oturduğumuz evde okulun sınıftan bozma lojmanıydı.Arap Baba türbesine bitişik asıl lojmanın sokak girişi arap babayla türbesiyle aynı sokakta ve yan yanaydı.Lojman bize küçük geldiğinden tam arkasında ve kullanılmayan eski bir sınıfa babam yetkili müdürden izin alarak bir kapı açıp lojmana dahil etti.Böylece bu sınıf sayesinde arka kapısı okula açılan bahçemiz ile bir odamız oldu.Bir gün babam deli cevdeti artık nerde görmişse bilmiyorum alıp bizim eve getirmişti.Babam ve deli cevdet okulun bahçesinden geçip bizim eve geldiler.Ve cevdet tam arap babanın mescid duvarına tutunup bakıp hemen bir dua okudu. sonrada etrafına göz gezdirmeye başladı.Gözleri zaten kara ve iriydi ki faltaşı gibi dahada irileştirdi. Bahçeye hızlı hızlı baktı. sonrada koşup evin içine girdi. Bizde peşinden daldık içeri.Heyacandan titriyor ve parmağıyla bulunduğu yerin altını göstererek şöyle dedi.
-Ebe dine işte burda aha burda dedi babama
-Ne var orda bişi yok ki her yer beton diyerek babam karşılık verdi.
-Yoğ yoğğ Altun vaa buda Altunn
-Aha buraa buraa Altunnn vaa Altunn vaa diye bağırıyordu.
Daha sonra babam acıkmadın mı sen diye sorunca dediklerine deli diye aldırmadan
-He acıhtım çok acıhtım yemek varmı
-Vaa mı yemek he vaamı diye gülerek sordu deli cevdetim
Ve sadece annemin ekmek ayran getirdiğini hatırlıyorum.Yemek yemesi hızlı ve üstüne başına dökmesine aldırış etmedi hiç.O soğuk ayran kirli siyah sakallarından akıp yine siyah pardesünün yakalarından aşıp taa yarı açık göbeğine ulaşıyordu.Belliki acıkmış ve ekmeği çiğnemeden yutuyordu. Kırıntılar o kadar çok yere dökülüyordu ki bir tavuğu bile doyurabilirdi.Biz babam olduğu halde annemle korkuyorduk az da olsa bize bir şey yapar diye ama öyle olmadı. bu muhterem zatın asıl bulunduğu beden ve kıyafetler altında daha başka bir evliya kişiliği vardı.Daha evvelden de büyüklerden dinlemiştim.Deli cevdet ayrıca Upanişadlar ( Hinduizm’in felsefi ve daha çok mistik yapıdaki kutsal kitaplarıdır.) hakkında oldukça kafa yorduğunu ve Hintli şair Tagor’a özel ilgi duyuyordu.Kunduracı Kör Fethi de onun en yakın dostuymuş meğer. Ve zaman zaman onun dükkanına gidermiş. Sohbet edip felsefe hakkında tartşırlarmış.Ki hep görüş ayrılığı olması sebebiylede sık sık kör fethiyle küser sonradanda barışırlarmış.Ayrıca deli cevdetin sık sık Kemal amca diye biriyle inek pazarlığı yaptığıda anlatılanlar arasındadır.Avrupa’dan veya Hindistan’dan inek getirmenin ne kadara mal olacağını merak edermiş.Sonra da mal karşılığı Hindistan’dan inek satın almanın daha ucuza geleceğine karar verirmiş.Hindistanda inekler kutsal sayıldığı içinde belkide bedava alabilmeyi hayal edermiş. İneği getirmekteki maksadıysa ineğin bir gözünü Kunduracı Feti’nin kör gözü yerine takarak hayatta ki en yakın can dostunun kör gözünün görmesini sağlamakmış.Hindistan’dan ucuza alınan ineği yol masrafları çok pahalı ve Elazığ’a getirmenin zor olacağını duyunca da bu kez
-Nedek ya Baba yerli inek olsun derdi.
-Neden illa da “inek gözü” diye soran ahbaplarınada
-Çahtırmayın, Utanmasın haa gardaşım
-Fethi gakkonun şindiki halına bahmıyasız haa
-O bilmiy ama ben bilim
-Önceki hayatında saten inekti baba yanıtını verdiğini anlatmıştı.
Onun hayatını Fırıncı Sadık,Muhtar Hacı Fehmi,Gazinonun işletmesici Simon Efendi,Bakkal Haselli Mehmet ve Mustafa Katipoğlu ramazanlarda çınarlı parkta verilen iftar yemeklerinin neşe konuğuydu.Harputun bu ileri gelenlerinden çocuk aklımızla dinlediğim hikâyeler aslında onun yaşamıydı.Deli Cevdetle ilgili anlatılanlar hiç bitmez. O renkli kişiliğiyle her esnafa bol bereketli kazançlar dilerdi.İlk gittiği çarşıda esnafın o gün en bereketli kazançlı günü olacağını hep söylerdi. Ve gerçektende öyle olurdu.Bu yüzden onu gören esnaflar onu dükkânlarını ziyaret etmesi için buyur ederlerdi.Esnafın verdiği sadaka harçlıkları harcamadığı ve çorap aralarına sıkıştırdığı pijamasının paçalarına biriktirirdiği de biliniyordu. Akşamları yattığı akıl hastanesine dönerken topladığı bu paralarıda yine yoldaki dilencilere sadaka olarak dağıttığını söylüyordu. Bir günde bir kaç şehirde birden göründüğünü söyleyenler bile olmuştur.Belki 1970’li yılları yaşayan akranlarım ve onunla bizzat tanışmaya nail olanlar deli cevdet zatını umarım unutmamışlardır.Yada unutmuşlarsada bu yazım sayesinde benliklerinin çocuklukları arasından ansızın çıkarıp korkmadan bu defa merakla hatırlamak isteyeceklerdir. Bu güzel şahsiyet kimdi nerden geldi,nereye giderdi.Evliyalar diyarına post serip dinlendi.Peki ya sonra neden gitmedi. Yoksa son durağımıydı iyiler arasına karışacağı yer diye.Tüm bunlara cevap vermem imkansız.Bildiğim tek şey bu değerli kişiliğin hayatının son yaprağını ve bilgi dağarcığının her parçasını o sevgi dolu yüreğiyle asıl deli olan biz insanlara vermesiydi.Ki deli cevdet gakkoşların değerli bir parçası olmakla beraber çok farklı bir sevileniydi. O bizimdi,bizim Deli Cevdet’imizdi. Ve ömrünün son günlerinide yine arasında yaşadığı evliya dostlarına adayıp harputta hakkın rahmetine kavuştu. Mezarı harputtadır. umarım sevgili dost arkadaş hemşehrilerimizin yolu düştüğünde bu değerli zata bir fatiha’yı çok görmezler. Işıklar içinde yat deli cevdet yerin cennet olsun ışıklara yürü daima.
Ve son sözüm herkesedir.Bizler türk müslüman nesilleri olarak hep insanlığa sevgi,saygı hoşgörü,iyi niyetle güzel kalple baktık.Din dil ırk ayırt etmedik etmeyizde.Zekâsını yitirmiş ama insani duyguları hep canlı kalmış bu iyi sevgi dolu ve yardıma muhtaç delilerle birlikte büyüdük.Hemde arkadaşın,dostun,komşunun derdini kendi derdi bilip yardımını esirgemeyen,Bilim ve İlimi okuyup anlayıp takip ederek Tagor’u,çocukları ve başkasından aldığını başkasıyla paylaşan yüreği sevgi merhamet şefkat dolu delilerlee.
Ey insanlık asıl deli bizdik Upanishad’tan(Tektir ve biçimi yoktur, ama bin bir amaçla, bin bir şekle girer.)Tagor’dan (Brahmo Samaj Hinduizm dininin ilk şairi Rabindranath Tagore),Hinduizm’den bi haberdik.Nasıl benciliz ki başkasının derdini dert almıyoruz. Yalnızken bile kendimize kendimizi soracak cesaretimiz hiç yok. aslını inkar edecek olan varsa buyursun.
YORUMLAR
Deli (veli) Cevdet sık sık bizim evinde misafiriymiş...eksik kalan, yada unuttuğunuz bir özelliğini de yazınıza ilave etmek istiyorum..
Deli Cevdet yaz kış birden fazla yani 5-10 gömlek- atlet-kazak falan üst üste giyermiş..hatta şalvar ve pijama dahi birden fazla giyermiş..
Baba ve Annemin nakline göre Bizim eve sık gelirmiş, annem akşamdan çamaşırlarını yıkar sabaha giyer gidermiş..
Bir defasında yine Deli cevdet bizim eve gelmiş, annem çamaşırlarını yıkamış, yemeğini vermiş ve akşam saat 22- 23 sıralarında Deli cevdet 'zikir olacak, zikir olacak, zikir olacak gibi kendince söylenmeye başlamış, Babam Tayyar baba müritlerindendir, ve Tayyar babanın oğlu Abdülkadir efendi ve beraberinde 10 kişiyle beraber evimize gecenin o vaktinde gelirler ve zikir halkası kurarlar... Deli (veli) Cevdet mekanı cennettir inşaallah..
dua ile..
İrfankarabuluT
Yakinda çikacak 5 yıllık bir çalışma ürünü Elazığ Harput anılarıma katkıda bulunmak isterseniz özeldenmesajlaşalim..
Selam ve dua ile
.............................eyvallah
Ey insanlık asıl deli bizdik Upanishad’tan(Tektir ve biçimi yoktur, ama bin bir amaçla, bin bir şekle girer.)Tagor’dan (Brahmo Samaj Hinduizm dininin ilk şairi Rabindranath Tagore),Hinduizm’den bi haberdik.Nasıl benciliz ki başkasının derdini dert almıyoruz. Yalnızken bile kendimize kendimizi soracak cesaretimiz hiç yok. aslını inkar edecek olan varsa buyursun.
biliyormusuzun deli cevdet gerçek altının sizin o lojmadna oluşan daracık ama yüreği kocaman ailenin içinde olduğunu ve sizin bu yaşanmışlığı tanıyanlarına ve bizlere nakletmekle altın değerinde bir davranış sergilediğiniz içindir altın var burda demiştir.elinize sağlık.
İrfankarabuluT
sevindim adınıza /SAYGILAR
Akıllı insanlar bir yerde kopar, delirir. Delilik akıllı olduğunu sanmaktan iyidir.
Her memleketin bir delisi vardır muhakkak. Bizim burası hariç. Sanıyorum buranın toprağından
suyundan olmalı, insanları delirtiyor muyuz ne..
Olduğu gibi çok güzel anlatmışsınız. Böyle birini evinde konuk etmeye herkes yanaşmaz.
Bu o kişiyi daha yakından tanımak fırsatı vermiş. Allah rahmet etsin..
tebrikler,
selâmlar..