Cırcır böceği
Sahi Ağustos böcekleri neden cır cır öterler? Evimdeki Ağustos böceğinden anlayamadım.
O oda senin bu oda benim dolanıp durdu.Bir gün oturduğum odaya bile konuk oldu neden
bilmem. Arada bir cırladı durdu. Antrede bir kuş gibi öten var zaten. Önceleri Cırcır öteni
o sandım. Sonra sesin değişik yerlerden geldiğini anladım. Biri canlı diğeri cansız arkadaş
oluyorlardı.
Yirmi gündür burada İstanbuldayım. Burada saat dokuz oldumu tencere tava çalıp ışıkları
açıp kapatıyorlar. Ben de çaldım.Önce Üsküdar tarafında kızımın evinde torunum Barış’la
sonrada Duru’mla. Annesi fotoğrafımızı çekip faceye koydu. Ellerimizde tencere,tava ve
kaşıklarla sanki bir orkestra elemanı gibiyiz. Ankara’da Çubuk’ta olsam çalabilir miydim?
Burdaki cırcır böceği de torunum Duru. İstediğini ya da istemediğini ağlayarak bildiriyor.
Oğlum ve gelinime Duru’nun babaannesine çektiğini söyledim. Çocukken lâkabımın Cırcır
böceği olduğunu. Cırcır denince bile nasıl ağladığımı.
Şimdi ağlama şeklim değişti. Bir yol buldum. Adı şiir yolu olmalı. Susturuluncaya kadar hiç
durmadan ağla. içine birikenleri at böylece. Boğazında düğümlenip durmasın. Düşündüm.
Acaba sokağa çıkıp birşeylere karşı durarak yürümek, barış bayrakları ve Türk bayrakları
ellerde yürümek de bir ağlamak değil mi? İsteği olmayan bir çocukca Nedense bu çocuklar
dayakla gazla suyla karşılanıyor. Geri gönderilmek isteniyor.Ama ağlayan çocukları birden
susturamazsınız. Ne de kolayca başınızdan savamazsınız.Evdeki Cırcır böceğini bile evden
kovamadım. Sadece balkon kapısını açtım,belki gönlüyle çıkar diye. Çıkmadı. Bende artık
üstelemedim. Oda oda gezip öttü durdu. Sahi yaşıyor mu halâ? Ömürleri acaba ne kadar?
Burada ben de damadımın parti gurubuna katılıp yürüdüm Taksimde. Bir akşam kızımla
Taksim gezi parkında oturup orada yapılan konuşmaları sonra müzikleri,gösterileri izledik.
Ordakilerin istekleri bence masum ama sanmıyorum herkes böyle düşünsün.
Ağustos böceğini yazacaktım nereye geldim. bütün yollar Taksime çıkar gibi.
Acaba Cırcır böceğim yaşıyor mu? Kardeşim görmeden basıp ezebilir onu. Ben süpürgeyle
bile çıkarmaya kıyamadım. Ev benim demedim, paylaştım onunla. Dilerim yaşıyordur.
Taksimden aklımda kalan bir anıyı da paylaşayım bari.Gece geç vakit olmuştu.Çıkış yolunu
arıyorduk kızımla. Bulamadık, geri döndük. Birikme oldu merdivenlerden çıkışta. Durduk.
Hemen oraya çadırını kuran bir gençle göz göze geldik. Hoşgeldin dedi. Hoşbulduk derken
ikimiz de gülümsedik. İstanbul trafiğinden çok sıkışık yol açıldı ve bizler de ilerledik..
YORUMLAR
Ne güzel hak arama,
Üç ağaç için onurlu kavga .
Ama o yakılan ;
araba ,ağaç,dükkanlar..
Ne işleri var onların aranızda .
Atatürke hakaret ;
Anıta yapılan saygısızlık .
Bayrak yerine çaput asmaları .
Sızlamıştır kemikleri,
Biz cumhuriyeti nasıl kurduk,
Diyen Atamızın..
Karıncanın çalışkanlığı ,
Cırcır böçeğinin boş vermişliği..
Telef olmuş hayvanlar,
Kedi ,köpek ,kuşlar..
Biber gazı onların da mı hakkı...
Tebrik ederim saygılarımla.