- 861 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çırpınış
Çırpınış ( Hayat Hikayesi )
Adı Murattı. Anne babasını küçükken kaybetmişti. Otuzunda eli ayağı düzgün bir delikanlıydı. Lakin son zamanlarda kafası karmakarışıktı. Geceleri uyuyamıyor, az uykuya dalacak gibi olsa yerinden atlayarak kan ter içinde uyanıyordu. O kadar doktora gitmiş, pek de derdine çare bulamamıştı. Neydi onu bu kadar sıkan, boğan şey? Neydi bu kadar evham? Azgın dalgaların içinde çırpınıp duruyordu.
O gün öğleye doğru bir abdest aldı. Camiye gidecekti. Namazdan sonrada cami imamına bir şeyler sormak istiyordu. Aklına arkadaşı Osman’ın sözleri takılmıştı. Arkadaşı;
- Murat be, bir hocaya git de okusun seni, bir muska versin. Bak nasıl rahatlarsın? Senin gibi biri bu hallere nasıl düşer, ölü gibi geziyorsun kardeşim, bu ne hal?
Şaşkın şaşkın bakmıştı Osman’a. Sonra diyecek bir şey bulamayıp susmuştu. O kadar çok olay yaşamıştı ki son zamanlarda. Artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestiremiyordu. Kendi kendine konuşuyor, kendi haline de şaşırıyordu.
Öğle namazından sonra cami imamı Mehmet hocayı gördü. Kendisine sormak istediği bir şeyler olduğunu, mümkünse baş başa görüşmek istediğini bildirdiğinde, hoca,
-Tamam kardeşim, birazdan herkes dağılır, beni şu köşede bekle
Gösterdiği yere gidip, halıların üstüne oturdu. Hoca bir iki kişiyle daha görüştükten sonra, yanına geldi ve sizi dinliyorum dedi.
Murat bir iki, kem küm ettik den sonra;
-Hocam son zamanları çok rahatsızım, uyku uyuyamıyorum, kafamda binlerce düşünce. Bir mağarada yatsam, uyusam yıllarca diyorum. Çok yorgunum. Doktorlara gittim yıllardır, şifa bulamadım. Arkadaşımda hocaya git, bir danış dedi.
Hoca Murat’ı dinledikten sonra;
-İmtihandayız. Dua edeceğiz. Şeytanların şerrinden, şeytanlaşmış insanların şerrinden Allah’a sığınacağız. Felak ve Nas surelerini sık sık oku. Hem sana bir şey diyeyim mi? Şeytan, bir kedinin fareyle oynadığı gibi oynar insanla. İnsana vesveseyle zarar verir.
Ancak bu kadar demişti ki biri gelip hocanın kulağına bir şeyler fısıldadı. Önemli bir mesele olmalıydı. Hoca telaşlı bir şekilde yerinden kalktı.
- Sohbetimiz yarım kaldı, tekrar konuşuruz Murat kardeşim, sen sözlerimi düşün biraz, dedikten sonra yanından ayrıldı.
Murat kalakalmıştı. En azından bir muska verir diye düşünmüştü. Hayal kırıklığı içinde camiden ayrıldı. Caminin yanındaki parkta oturup etrafı seyretti. Sıkıntısı geçmemiş, hatta daha da artmıştı. Yine kendi kendine söylenmeye başladı.
-Kedinin fareyle oynadığı gibi oynarmış, neden fare olayım ki. O bir kediyse bende kedi olurum. Hayret bir şey ya. Hocanın dediği şeylere bak ya! İçinden hocaya kızıp duruyordu.
O an aklına çocukluğu geldi. Köydeki evlerinin sofasında çoğu kez iki kedinin kavga ettiğine şahit olmuştu. Bir türlü, iki kediden biri mücadeleyi kazanamamıştı. Aylarca kavga edip durmuşlardı. Köylü bıkmıştı bu iki kediden. Kediye karşı kedi olmak akıl işi değildi. Ancak köpek yenerdi kediyi. Köpek olurum o zaman bende diye geçirdi içinden. Gönlü itiraz etti. Ne yapabilirdi ki bir köpek bir kediye. Köyde köpekleri Karabaşın kedileri Dumanı çok kovaladığını görmüştü. Fakat yakalayamamıştı. Kedi dut ağacının çıkmış bir de güneşlenip, tüylerini temizlemişti. Aşağıda köpek kendini harap ederken, o keyfine bakmıştı. Köpek yorulup bir kenara çekilince, inip ağaçtan köpeğin gözleri önünde salına salına girmemiş miydi eve.
Kendi kendine güldü. Ne zor bir bulmacanın içine girmişti. Bütün hayvanları tek tek düşündü, gönlü hep hayır diyordu. Hem aslan, kaplan, jaguar, leopar da kedigillerden değil miydi. Ne zor işti kedilerle uğraşmak. Sonunda kendi kendine ’Bende kartal olurum. Evet, evet en iyi kartal olmak! O benden uzak ben ondan uzak! Onla mı uğraşacağım ya, Allah Allah!
Gönlünden itiraz yoktu artık. Bir oh çekti, düşünürken de daralmıştı sanki. Tam yerinden kalkıyordu ki, bulmacayı çözmüş kendiyle gurur duyar bir vaziyette… Kanını donduran o düşünce saplandı kaldı kalbine.
’’Neden insan olmuyorsun, kainat insana hizmet eder.
Evet, neden insan olmayı düşünmemişti ki. İnsan olmak, insanca yaşamak varken...
Şoktaydı. Gözlerinden damla damla yaşlar döküldü. O artık insanlık yolunda ilerleyecekti. Gereksiz evhamlara vesveselere karşı Allah’ın Kuran-ı kerimde öğrettiği duaları okuyacaktı. Dudaklarına bir dua yerleşti.
Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym
Anlamı: Taşlanan ve (Allah’ın huzurundan) kovulan şeytandan Allah’a sığınırım - Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla!
Emine Yılmaz Dereci
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.