- 471 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
REYHANLI FACİASI VE SORULAR ZİNCİRİ
Yüreğimiz yandı…
Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör olayını yaşadık.
Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına ve Milletimize başsağlığı diliyoruz.
Başbakan Sayın Erdoğan’ın bu menfur olay dolayısıyla yaptığı konuşmasında iki farklı mesajına değinmek istiyoruz:
1-Bizi Suriye’deki kanlı bataklığın içine çekmek istiyorlar…
2-Bölgede mezhep savaşı başlatmak istiyorlar…
Suriye’deki kanlı olaylar konusunda iktidarın bu tür yaklaşımlarını ilk defa duyuyoruz. Bu değerlendirmeleri, gerçekleri anlama konusunda büyük bir gelişme olarak almak ve anlamak istiyoruz. Bu değerlendirmeler çerçevesinde Sayın Başbakan ile Dışişleri ve İçişleri Bakanlıklarına bu yazımızda aklımıza takılan bazı soruları yöneltmek istiyoruz:
-Suriye olaylarının kanlı bir bataklık olduğunu yeni mi anladınız?
-Suriye olaylarının özellikle bizi içine çekmek için ateşlendiğini yeni mi fark ediyorsunuz?
-İslam alemini karışıklığa sürükleyebilecek en önemli mekanizmanın mezhep çatışması çıkarmak olduğunu bilmiyor muydunuz?
-Son yıllarda özellikle iktidar yanlısı medyada mezhep çatışmasını başlatacak yayınların yapılmasını nasıl yorumluyorsunuz? Özellikle uzun yıllar barış ve iyi komşuluk münasebeti ile ilişkilerimizin iyi seviyede olduğu İran ve 2006 yılında Siyonist İsrail işgaline karşı kahramanca direnerek zafer kazanmış, milletimizin sevgisine mazhar olmuş Hizbullah Ordusu ve onun meşhur kumandanı Hasan Nasrallah’ın mezhepleri yeni mi öğrenilmiştir ki, adeta gizli bir işaretle karalama kampanyası başlatılmıştır? Olayların başlatılması ve körüklenmesinde asıl sorumlular olan ABD, İsrail ve Haçlıların isminin hiç anılmaması ne anlama gelmektedir? Bu tutum mezhep savaşını körüklemiyor mu?
-İsrail’in sözde özür dilemesinin altında yatan gerçek niyetinin “Arzı Mevud”un tahakkuku için Suriye’nin yumuşak lokma haline getirilmesi ve Türkiye’nin de bu bataklığa çekilmesi niyetlerinin olduğunu gerçekten yeni mi öğrendiniz?
-Yüzlerce insanın canını sağlığını ve malını yitirdiği bu olayın arkasındaki örgütleri sıralarken bölgede bulunduğu öteden beri bilinen CIA ve Mossad örgütlerinin isimlerinin hiç anılmamasını normal buluyor musunuz?
-NATO üsleri ve patriotlar bahanesiyle yurdumuza getirilen yabancı askerlerin bir kısmının bu sınır bölgemize gittiği, hatıra defterlerine yazdıkları bazı cümlelerle basına sızdığını okuduk. Bu doğru mu? Doğruysa bunlar o sınır bölgemizde ne yapmaktadırlar? Komutanlarımıza bile hakaret edebilen bu asker görünümlü ajanlar kimden emir almaktadırlar?
-Bomba yüklü araçlar bile rahatlıkla geçebildiğine göre, şu anda sınırlarımıza hakim olmadığımızı, Siyonist ve Haçlı ajanlarının istediklerini yapabilecekleri bir ortamın doğmuş olduğunu neden açıklamıyorsunuz?
-Bu durumda endişeleriniz olan Suriye’deki kanlı bataklığa bizi çekebilmek için başka ve daha büyük olayların tezgahlanabileceğini ifade edebilir miyiz?
-Komşularımızla sıfır sorun diye başladığınız dışişleri politikamızın, tüm komşularımızla sınırlarımızı güvensizlik hale getirerek ve sorunsuz komşumuz kalmayarak, iflas etmiş olduğunu ne zaman açıklayacaksınız?
-Ve en önemlisi Haçlısı ve Siyonistine asla güvenilemeyeceğini, bizi çekebilmek için hep kanlı bataklık ortamları hazırlamakla meşgul bulunduklarını yaşadığımız tecrübelerle nihayet anlayabildiniz mi?
-Suriyede hunharca katledilen bebekler hakkında yerden göğe kadar haklı sözlerinizi alkışlıyoruz. Allah sorduğu zaman Başbakan olarak yapmanız gerekenlerden sorumlusunuz, bu doğru. Irak’ta ya da Afrika’da veya halen devam eden Afganistan’da yakılan, köpeklere yedirilen, cesetlerine işenen onbinlerce bebek dahil, yüzbinlerce Müslüman hakkında neden aynı hassas tutumu göstermemiş, aynı tür mesuliyet taşıyan sözleri söylememiştiniz, söylemiyorsunuz?
-Kanlı katiller Hafız Esed ve onun oğlu Beşşar Esed, sayısı yüzbinlere dayanan Müslümanı katlettiler, halen de katliam devam ediyor. Dünyadaki kanlı katillere baktığımız zaman, bunlar sırtlanların yanında çakallar kadar küçük kalırlar. Mesela ABD ve onun kontrolündeki NATO milyonlarca Müslüman’ı katletti, halen de katlediyor. Sizin, Suriye’deki çakalları bertaraf etmek bahanesiyle ta ayaklarına giderek, el sıkmak bir yana, adeta yalvar yakar ABD ve NATO sırtlanlarını bölgeye davet etmeniz hangi mantığa ve Başbakan olarak hangi sorumluluk duygusuna dayanıyor?
-Suriye’de veya başka bir İslam coğrafyasında meydana gelen ve gelecek olan sorunların çözümünde mutlaka İslam Birliğinin, İslam Güvenlik Teşkilatı’nın kurulup derhal devreye girmesi gerektiğini gerçekten bilmiyor musunuz? Biliyorsanız ne zaman açıklayacaksınız? Ne zaman adım atacaksınız? Sizin deyimizle -Allah korusun- kanlı bataklığa sürüklenirsek veya mezhep savaşına başlarsak çok geç olmayacak mı?
-Sayın Başbakan, sözlerinizle icraatlarınız ne zaman çakışacak?!.
ÇAKAL VE SIRTLAN
Çakalları yok etmek için,
Çağırılana bakın, sırtlan!
Kıyıdan seyreden kardeşim,
Gel şuraya bir görev sırtlan!
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.