- 966 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Martılar
MARTILAR
Nihal hiçbir zaman mutlu olmamıştı.Problemli ailesi çocukluğunu yaşamasına izin vermemiş.Hastalıklar ve fakirlik en güzel yıllarının acılar içinde geçmesine neden olmuş,yirmi yaşında evlendiğinde çok mutlu olacağını zannetmişti…
Yanıldığını çok geçmeden anladı.Kocası her gün içiyor,dayak atıyor,onu beğenmiyor,ağzına geleni söylüyordu.Dengesiz ve acımasız bir insandı.
Arka arkaya dünyaya getirdiği üç çocuk elini ayağını bağlıyordu.
Boşanmak istese de boşanması mümkün değildi.Hiç bir geliri yoktu.Çocukları büyüyünceye kadar,her şeye katlanarak bu evliliği sürdürme kararı aldı.
Kocası son zamanlarda iş yerine acıdığı için aldığı,bir adam öldürmüş cezasını çekip hapisten çıkmış,birinden öfke ile bahsediyordu…
-Ulan! Adama acıdım,işe aldım,dükkanda yatmasına izin verdim..bana yamuk yapıyor..namussuz adam!dediğinde.Nihal ‘ in kalbi korku ile çarpmaya başladı.Çünkü kocasının saldırgan biri olduğunu biliyordu.Hiç sesini çıkarmadı.Kavga etmemeleri için dua etti…
Kocasının vergi dairesinde işi vardı.O gün iş elbiselerini giymedi.Bej rengi bir pantolon,beyaz bir gömlek giydi.
Nihal kocasına baktı.Çok yakışıklı ve karizmatikti.Keşke huyları da güzel olsaydı.Şu yuvamızda mutlu olsaydık düşüncesi içinde kocasını kapıdan uğurladı.
Evlerinin geniş mutfağına oturdu.Kendine bir kahve yaptı.Kocasını o kadar işkence yapmasına karşın,onu sevip sevmediğini düşündü.Kocası onu çok seviyordu.Sevmese geçen yıl evin tapusunu ona vermezdi.
-Nihal,bu evin tapunu senin üzerine yaptım.Benim çok çilemi çektin.Ben ölürsem emekli maaşım sana kalır gül gibi geçinirsin.Dediğinde Nihal afallamış bir halde ne diyeceğini bilememişti.
Bunca yıl yediği dayakların,çektiği çilelerin bedeli bir ev tapusu ve bir emekli maaşıydı.Peki yaşayamadığı gençliği,heba ettiği yılları,hiç gülmeyen yüzü..onun bedelini kim ödeyecekti…
Kendini suçladı.Yıllarca dua etmişti.Acaba ben duaları yanlış mı okudum? Kader hep benim karşıma kötülükleri çıkardı.Sorusuna cevap bulamadı.
Evinin günlük işlerine girişti.
Akşam yemeği için pişirdiği pilavı karıştırdı.Demlenmesi için ocağın üzerinde bıraktı.Üç çocuğu ve eşi az sonra gelecekti.
Balkona çıktı.Ege denizinin müthiş güzelliğini ve maviliğini seyretti.İçinde önüne geçemediği bir sıkıntı vardı.Nefes almakta zorluk çekiyordu.
İki el silah sesi duydu.Denizdeki martılar panik halinde havaya uçtu.Nihal “Ahmet” diye bağırdı.
Emindi kendinden,kocasına bir şeyler olmuştu.Zil çaldı kapıya koştu.On tane sivil polis evlerinin her tarafını doldurdu.Tuvalet,banyo dolap içlerine baktılar.
Nihal şaşkınlık ve panik içinde..”Neler oluyor?bana anlatın” dedi.Bir polis;
-Hanımefendi önce sakin olun..Eşinizi yanında çalıştırdığı şerefsiz silahla öldürmüş..”
Nihal koşarak çinayetin işlendiği evlerinin çok yakınındaki dükkana koştu.Eşi yerde yatıyor.Üzerine örtülen sarı polar battaniyenin kan içinde olduğunu görüyordu.Yanına sokmadılar,yüzünü göstermediler.
Bir polis..
-“Abla karakola gidelim.sen orada ifadeni ver ..” dedi..
Nihal ekip otosunda karakola doğru giderken,sahil yolunda denize baktı.Martılar yine panik halinde havalandı.Martılar,her panik halinde havaya yükseldiğinde bir kişi silahla öldürülmüyordu.
Zaman,dünyada yaşayan her kes için aynı anda hızla akıyordu.
Suçlu olan kaderimiydi...
Kaderinin zamanı, onu şu anda,karakola kocasının ölümü ile ilgili ifade vermeye gönderiyordu.
Titriyordu Nihal..Ağlamıyordu..
Ağlamanın çare olmadığını çoktan öğrenmişti.
Acılar acıtmıyordu artık yüreğini…
Bu anları yaşamamayı çok isterdi.Bir anda büyük parlak ışığa doğru sürüklenmek istedi.kalbi ruhunun acılarına katlanmaktan yorgun düşmüştü,bir an duracak gibi yavaşladı kalbi..Çocukları geldi aklına tutundu zamana sımsıkı yeniden…
Martılar her zaman denizin üzerinde uçmaya devam edecekti….
Ve zaman,ona sımsıkı tutunan herkesi,ezerek,acıtarak,izler ,bırakarak ilerleyecekti…
YORUMLAR
Güzel bir paylaşım. Hayatın ne getireceği ne götüreceği belli olmuyor. Ancak bir insana yapılan haksızlık, dedikodu, kaba davranışlar ve hakaretin ,hele hele fiziksel şiddet uygulamanın cezasını yapan kişi bu dünyada ödemeden gitmezmiş. Doğruyu söylemek gerekirse adamın ölmesine üzülmedim hiç; hakettiğini bulmuş. Kadında biraz rahat eder işte ne güzel ( çok kötüyüm galiba) ... (Ben bir kadına hakaret eden, tecavüz eden veya şiddet uygulayan insanın kesinlikle idam edilmesi gerektiğini düşünüyorum hukuken bu arada)
Konuyu gündeme getiren duyarlı yüreğinizi kutlarım.
Sevgilerimle
Çok ders alınacak bir hikaye ustaca yazılarak bizlere sunulmuş.Çok teşekkür ederim.
hayatın cilveleri, yaraları ne diyebiliriz.Ölene mi acımalı kalana mı?
Yalnız Nihalin kocası bir şeyler hissetmiş son anlarında fakat nedenini elbette bilemez.Azraili ise iyiliğinin karşılığı olan adam olmuş.
kaleminize sağlık.