Rintlerin Göğünde Yahya Kemal Usta ile andık Seni / Şulenar
hayrettin taylan
D’okunuyorum hislerin son haline.Her cümlede aslında bir hal oluyorum.Her yazılışta farklı bir sevgiyle d’okunuyorsun yüreğimde.
Sensiz , insan yağmurlarından kıyına varıyorum.Yahya Kemal Sessiz Gemi’yi yazıyor.
-Bu kemi neden sessiz usta. Bunca kavuşamayan neden böyle sessiz.Bu sessiz, bu sensizler böyle nereye gidiyor usta.
Yahya Kemal:
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. “
Bu meçhul ben miyim? Onun zamanı yok mu benle gelmeye.Bu gemi neden onsuz ve sensiz.
Yüzünü hüznünde kaybetmiş aşıklar gibi asık suratımda asılı Aslı cümleleri var. Ben yağıyor, senli damlalar iniyor.
-Gemi d’oluyor damlalarınla .
Biçarelik mi sevmek, sevmek mi biçare. Bu elemin enleminde kaç kişi kaldı usta…
Yahya Kemal:
“Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu”
Demek giden çok, demek kavuşmadan giden çok.Demel matemin matematikçisi benim usta.
-Dur usta, sessiz harflerimi de bindireyim bu sessiz, onsuz gemiye
Umuda yolculuğumun çok sesli konuşmasında sesli harflerimle bağırdım duyar belki .
Yahya Kemal:
“Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden”
-Şair, dönmeyen dün ol artık. Gelmeyene gelincikler besleme. Seferiliğin bitsin.Seferilik onun gidiş savaşıyla bitti. Yeni sevdana yarın ol, yarin olsun artık.
-Yarin sana çok yarın…
Usta, belki rintlerin raksına gelir.Belki rintlerin dansında Zind yapar beni.Belki Zen Avesta’nın ateşinde aşk ateşini sunar.Belki Zerdüşt olur veballerim.Belki rintlerin akşamında ağlarım.Beni anlar damlalar gibi.
Yahya Kemal:
“Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç”
Seni kovalıyor zamansızlık.Seni esir ediyor hüzün.Vakt-i aşk kıyam et. Hicranlarını bitir. Hücrende aşklar yeşersin.Yeni baharın gelecek.Şulelerle yanacaksın.Küllerini oyalayacak.
“Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.”
Usta, gerçeği bilenin ruhunuza d’okunduğunda tesiri s’onsuzdur aslında.Her şeyi d’okunmuş aşk meleği gibi oyalar seni berraklar sahilinde. Seni kendine kadim kılıp berraklarına teslimiyeti oynar.
Varılmamış göğün yıldızlarını süpürür aşk bekçi emelim.Sarılmamış t’eninde sıcak düşlerin tecimeni olur tümcelerim.Sözcükleri soyutluğa soydururken m’anayı giydiren ifadelerim muhkem kalır sevda kitabında.
-Gün’eşi kucağında olan yarının seheri olur beklerim. Bir çocuk düşü gibi saf kaşifliğim başlar.Belki bir oyuncak gibi gelir bulur beni. Belki bir vitrin gibi gözüme ilişir yakınlığı. Belki İstanbul gibi bir sevda olur. Her şeyiyle dolu ve karışık. Herkesin sabrını tüketip ;ama yine de vazgeçilmez kılar.
Belki dizlerimde başlar onun orkestrası.Belki o ,duyar ben duymazım.Bu yüzden onu özlemenin şefi olup aynı anlarda, anılarda çalınmayı seven ermişim.
Yahya Kemal:
“Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı...”
Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey aşk! O gönüller sana maloldular artık!
Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!
Şimdi şair, sen süslenmiş güzele âğıt yakmayı bırak.Sen aşkına güleç denizler sun.Berrak sevdanın azizliğinde seni bulur onun aşkı.
Usta,
-L’afın ortasında biraz da onun ustalığı olsun.O örsün gönlümün duvarlarını saçlarını ördüğü gibi.O gelsin bütün gelinler gibi, içimizdeki denize aşık gelgitler eşliğinde.Hani yine demiştiniz ya…
“Aşkın gül açan bülbül öten vaktinde
Yaranla tarab yâr ile vuslat dileriz.”
İşte sevgilim yüzündeki güleç algılara hayal kentine gittim.Burada sensiz bir gemi geldi.Usta’nın sessiz gemisinde seni aradım;ama kendimi buldum. Sessiz harflerin şenliğinde bana ses getirecek tek gerçek sendin.
Hüzün hep dağınıktır , saçları sırmadır, gönlü ırağın perişanlığını taşır.
Bu yüzden çekidüzen versen de aynıdır aslında.Hüzünlü bir yüzü güldüren ne olabilir ki?
A’dem ’ de demleniyor aşk ve hüzün.Ç’ayı çok attı Havva.Hangi sıcağın dilidir kavuşmak bilmiyoruz.
-Adem, iki yüz bekledi. İki yüz bekledi sevdiğine kavuşmak için.
Her gün kıyameti yaşadı.Her gün Havva dedi. Sevdaydı.Dünya onun sırtındaydı. Aşka artı olmanın dört işlemindeydi. Bu eksik, bu senli eksinin çarpılmasında. Aşka ufka yakın, aşk umuda pak, aşk sana çok benziyor Şulenar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.