- 611 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kalın kafalılık
Kalın kafalılık
“Konuyu bütün yönleriyle anlattım, bir türlü anlamıyor kalın kafalılar.” Diye söze başlayan birisi için iki durum söz konusu.
1.Durum: Gerçekten Haklıdır, anlattıkları gerçektir, anlaşılmadığı için serzenişte bulunuyordur.
2.Durum: Haksızdır, doğruyu anlattığını sanıyordur. Serzenişte bulunmakta kendi açısından haklıdır, gerçekte haksızdır.
Serzeniş cümlesinde geçen iki husus var. Biri konuyu bütün yönleriyle anlattığını söyleyen kişinin gözünden kaçan önemli ayrıntılar olabilir. Diğer husus anlatıcının kalın kafalı olarak nitelediği şahıslar konuyu mu, maksadı mı anlamamıştır? Anlamak kapasite ile sınırlı olduğuna göre anlatmak da yetenek nispetindedir, elbet. Yani anlatanın becerisini aşıyor ise dinleyenin kapasitesi, gözden kaçan şudur. Eksiksiz anlattığını sananın yanlışını dinleyen görüyor ve fikrine katılmadığından onaylamıyor. Anlatan veya anlattığını sanan da yırtınıp duruyor ve “Kimse bir şey anlamıyor, insanlar kalın kafalı” türünden cümleler kurarak serzenişlerini sürdürüyor. Çünkü kendini kusursuz bildiğinden, diğerlerini de anlamakla mükellef farz ettiğinden asla kendini yenileyemiyor. Kolay olanı seçiyor, “Kalın kafalılar, anlamıyorlar” diyerek olduğu yerde sayıyor! Hatta savunduğu fikri anlatmaktan da vazgeçerek sadece eleştirme yolunu seçiyor. Başkalarını da aşağılayarak kısır bir döngü içinde buluyor kendini.
Başta iki durumdan bahsetmiştim; insan tespitinde ya doğrudur, ya da yanılıyordur. Eğer iddiası doğru ise kaybı sadece anlaşılamamakla sınırlı olacak; iddiası yanlış ise asla yanlışını göremeyecek ve kendini yenileyemeyecektir. İşte bu durumdaki insan kendine zulmeden durumundadır. Asıl “kalın kafalı” da o dur.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.