Hız ve Haz Zamanı
HIZ VE HAZ ZAMANI
Nasıl olsa hafta sonuydu. Geç yatsam da, biraz geç kalkabilirdim. Sonra; bütün gün ufak bir işim dışında başka da bir işim yoktu. İyi bir tembellik yapabilir, ne zamandır hasret kaldığım bedenimin ve ruhumun istirahatını böylece sağlamış olurum diye düşünüyordum.
Elime aldığım güzel kitapları öyle bir solukta okuyup bitirmem! Ağır ve aheste giderim satırlar üzerinde. Yaşarım adeta, dalar giderim satırlar arasında. Ama öyle akıcıydı ki, hem yaşadım hem de bitirip, öyle dalayım dedim uykuya. Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Dedim ya nasıl olsa ertesi gün hafta sonuydu ve birileri çalışıyor olsa da, benim boş günümdü.
Önce balyoz veya çekiç sesine benzer bir gürültü, sonrasında ise kuvvetli bir matkap veya Hilti sesi ile fırladım yatağımdan. Henüz saat sabahın sekiziydi ve bütün apartman gürültüden inliyordu adeta. İlk refleksten sonra sakinleşip yine daldım. Gürültünün kimden geldiği, ne yapıldığı benim için ne yazık önemli de değildi ve sürpriz de değildi. Kanıksamıştık adeta bu tür gelişmeleri.
Artık köylerde oturmuyorduk sözde ve şehirliydik. Şehir insanı olmak; küçük birtakım monoton da olsa hesaplar, planlar yapmayı gerektiriyordu. Ama köyden epey zaman olup çıkmamıza rağmen, alışkanlıklarını terk etmemiz zaman alıyordu.
Mutlaka bir komşumuz, evinin bir tarafında tamirat yaptırıyor veya bir revizyona girişmişti besbelli. Çevresini yenileyebilmek için böylesi hızlı davranan insan; acaba kendini yenilemeyi, çevresine uymayı, içinde bulunduğu devre, uyup değişmeyi düşünüyor muydu?
Kendisini yenilemenin içinde elbette çevresini, eşyaları da yenilemek olacaktı ama bu ne hızdı böyle? Günlerden Pazar, saat sabahın henüz sekizi ve gürültünün adı: Komşumuz evini yeniliyor!
Biz bu değişimleri hep böyle paldır- küldür mü yapacaktık? Hep acımasızca ve hiçbir ölçüyü kullanmadan mı yıkacaktık eskileri? Değişimin bu kadar hızlı ve ölçüsüzlüğü şehvet ile değil de, ne ile açıklanabilirdi ki?
Daha önce bir yazımda kullanmıştım bu sözcüğü: Değişim Şehveti.
Psikiyatrist Mustafa Merter’in haz nesli; büyümüş, gelişmiş ve şimdi de hızla değişiyor değiştiriyordu. Sevmediği hiçbir işi yapmayan, haz almadığı hiçbir şeyle ilgilenmeyen zamane, haz aldığı bir işi ise,-mesela çevresini değiştirme işini- müthiş bir hızla, hazla yapabiliyordu.
Zamane; hızı ve hazı seviyordu! Kapitalistler de öyle konumlanmışlardı. Önce haz aldırıyorlar, sonra da avucuna düşürdüklerini, hızla değiştiriyorlardı. Her değişim için bir bedel öngörülmüştü elbette ve toplumca ödüyorduk fazlasıyla. Ama dedim ya, düşünmemize bile fırsat verilmeden hızla değişimin içinde buluyorduk kendimizi. Ya değişimin bir parçası olmaya zorlanıyor, ya da cılız dirençlerimizden sonuç alamayıp, küsüveriyorduk! Değişim Şehveti; orantısız güç uyguluyordu. Değil karşı durmak, düşünceye bile fırsat bırakmıyordu.
“Günü, gününe müsavi (eşit) olan ziyandaydı” Değişim elbette ama; itidalin, ölçünün yeri olmayacak mıydı değişimde? Böyle rahatsız edilerek mi, kul hakkını yok sayarak mı değişecektik?
Ah ulan komşu! Şu değişimi herkes işteyken, sıradan bir günde yapsaydın da, bana bu yazıyı yazdırmasaydın ya. Gece yarısına dek sürdü hep gürültün, kimseden de bir tepki falan gelmedi besbelli ama benim suçum neydi de hem uyutmadın, hem de yazdırdın.
Daha gidecek çok yolumuz var! Çok göreceklerimiz var. Bizler belki hızlı davranmıyoruz ama hazdan hoşlanmayanımız da yok gibi! Haz nesli içerisine almazlar bizi belki ama, iç içeyiz onlarla ne yazık! Kendini tamamen haza ve hıza teslim etmiş, hızlı yaşamak uğruna, hızlı ölümü bile göze almışlarla çağdaş olmak da düşündürüyor beni.
Bu hafta bize, onları hatırlatan bir hafta.Onlar ne hazdan hoşlandılar, ne de hızlı yaşadılar. Gençtiler, bir yığın idealleri vardı. Birisi de hekimlik yapmaktı ideallerinin. Ama onlar, kendilerini, kendi hazlarını değil; bizleri düşünerek düştüler Çanakkale Yollarına. Geri dönmeyi düşünmemişlerdi ve dönenleri de olmadı. Görecekleri, söyleyecekleri çok şey vardı ve onlar halleriyle söylemiştiler tüm söyleyeceklerini. Bütün şehitlerimizle beraber, Tıbbiyeli Şehitlerimizi de bu haftanın anısına şükran ve rahmetle anıyoruz.
Hız ve haz zamanından, erkenden yol alanlara selam olsun!
Erdal ÇİL
[email protected]
17.03.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.