- 668 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ VE BİZİM KADINLARIMIZ
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ VE BİZİM KADINLARIMIZ
Dr. Sadık Özen
Dünya kadınları arasında Türk Kadını’nın ayrı bir yeri olmalıdır. Ama kadınlarımız acaba bunun ne kadar farkındadır? Haydi hep birlikte bu soruya bir yanıt vermeye çalışalım.
Cumhuriyetimizin ilanına kadar, erkek egemen toplumun baskısı altında ezilen, horlanan ve insan olmasından kaynaklanan birçok haklarından mahrum bırakılan; kocası tarafından; dövülen, sövülen, “BENDEN BOŞSUN” söylemiyle kapı önüne konulan ve babasının evine gönderilen kadın; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve O’nun ortaya koyduğu İlke ve Devrimler ve çıkardığı yasalarla, acaba neler kazanabildiğinin bilincine varabilmiş midir?, HAAAYIR !..
Bu sözlerle, Türk Kadınları’ nın tümünün kastedilmediği aşikardır. Cumhuriyetin temel ilkelerini, Atatürk İlke ve Devrimlerini benimsemiş kadınlarımız; kendilerine tanınan bu hakların bilinci içinde, kendilerini daha ileri ve insancıl bir yaşama layık görmüşler ve bu yolda hareket etmektedirler. Atatürk’ün yolundan ve izinden giderek, “Fikri hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirebilme çabası içinde “Muasır medeniyet seviyesi” ni yakalamaya, bir taraftan da daha iyi koşullarda yaşamaya çalışmaktalar.
Diğer bir kesim ise kendilerine tanınan haklardan yararlanmak yerine, yeniden erkek egemen toplumun baskısı altına girmeyi yeğlemişlerdir. “İnanç hürriyeti” ve “İnsan hak ve özgürlükleri” gibi aldatıcı kavramlarla, kendilerine sağlanan çağdaş yaşam haklarından uzaklaştırılmışlar, dini siyasete alet eden yasadışı akımlara kendilerini esir etmişlerdir.
Bugün gelinen noktada; ne yazık ki, sözü edilen kadınlar, kendilerini yöneten erkeklerin siyasi görüşlerine ve baskılarına tamamen boyun eğer bir duruma gelmiş ve geçmişteki yaşamlarına geri dönmeyi kabullenmişlerdir. Bunun sağlanmasında, “Eşit olmayan, adaletsiz bir ekonomik paylaşım” ın da büyük rolü olduğu kesindir. Geçmişte basma-pazen giyenler, başlarına yazma-tülbent ve oyalı yazma örtenler şimdilerde ultra-modern türban ve tesettür modasına uyarak, akıl almaz fiyatlara giysiler, ipek örtüler, milyarlık ayakkabı ve çantalar almaktalar. Bu durumda, “Bu değirmenin suyu nereden geliyor” diye düşünmek gerekiyor. Üstelik, mensubu olduğumuz İslamiyet Dini’nde “İsraf haramdır.”
Yukarda sayılanlar, kalkınmakta olan bir toplumun kavuşmakta olduğu olanaklar olarak değerlendirilebilir. Ancak kalkınmış toplumlarda bu derecede ayrıcalıklar söz konusu değildir; bir tarafta karınlarını doyurma sıkıntısı yaşayanlar yanında, diğer tarafta bu derecede şatafatlı bir yaşam söz konusu olamaz.
Büyük Atatürk, kadınlarımız için çıkardığı kanunları, hiçbir zorlama ile karşılaşmadan, sahip olduğu kişilik yapısı ve vicdani kanaatleri doğrultusunda gerçekleştirmişti. Gerek siyasetin, gerekse hiçbir çıkar hesabının içinde değildi. Tek amacı Türk Kadını’nı özgür kılmaktı. Dünyada seçme ve seçilme hakkına ilk sahip olanlar Türk Kadınları oldular. Bütün bunların yeterince değerinin bilinemeyişi ülkemiz için çok büyük bir acıdır.
8 Mart günü, “Süpermarket” lerde bir günlük alışveriş boykotu yapılması isteniyor. Bakalım kaç kadınımız bu çağrıya uyacak. Merak ediyorum doğrusu.
Bu günde; kadınlara karşı uygulanan şiddet, işlenen töre cinayetleri, sokak ortasında dövülen ve öldürülen kadın sayısında, dünyada en üst sevilere ulaştığımızı düşünmek içimi karartıyor ve bundan büyük bir üzüntü ve acı duyuyorum. Bu koşullarda; “Kadınlar Günü kutlu olsun” diyemiyorum.
Saygılarımla…
07 Mart 2013
YORUMLAR
8 Mart günü kutlanmakta olan "Dünya Kadınlar Günü'"nde 8 yıl önce yazmış olduğum makalemi paylaşmayı uygun gördüm. O gün yazdıklarıma ek olarak,geçen süreç içinde olumsuzlukların daha da arttığını, "KADIN CİNAYETLERİ" nin kar kat çoğaldığını, etik ve ahlakin değerlerden ise her gün biraz daha uzaklaşıldığını, aile yapılarında büyük bir yozlaşma yaşandığını, sosyal medya organlarının genç kız ve kadınlar için çok kötü yaşamlara neden olduğunu, "Ayakları üzerinde durmak" sloganıyla yüz karası felaketlerin yaşandığını söyleyebilirim. Yine de, "KADINLIİĞINI" ve "HAKLARINI" koruyabilen kadınlarımızın "8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ" nü kutluyorum.
8 Mart günü kutlanmakta olan "Dünya Kadınlar Günü'"nde 8 yıl önce yazmış olduğum makalemi paylaşmayı uygun gördüm. O gün yazdıklarıma ek olarak,geçen süreç içinde olumsuzlukların daha da arttığını, "KADIN CİNAYETLERİ" nin kar kat çoğaldığını, etik ve ahlakin değerlerden ise her gün biraz daha uzaklaşıldığını, aile yapılarında büyük bir yozlaşma yaşandığını, sosyal medya organlarının genç kız ve kadınlar için çok kötü yaşamlara neden olduğunu, "Ayakları üzerinde durmak" sloganıyla yüz karası felaketlerin yaşandığını söyleyebilirim. Yine de, "KADINLIİĞINI" ve "HAKLARINI" koruyabilen kadınlarımızın "8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ" nü kutluyorum.
8 Mart günü kutlanmakta olan "Dünya Kadınlar Günü'"nde 8 yıl önce yazmış olduğum makalemi paylaşmayı uygun gördüm. O gün yazdıklarıma ek olarak,geçen süreç içinde olumsuzlukların daha da arttığını, "KADIN CİNAYETLERİ" nin kar kat çoğaldığını, etik ve ahlakin değerlerden ise her gün biraz daha uzaklaşıldığını, aile yapılarında büyük bir yozlaşma yaşandığını, sosyal medya organlarının genç kız ve kadınlar için çok kötü yaşamlara neden olduğunu, "Ayakları üzerinde durmak" sloganıyla yüz karası felaketlerin yaşandığını söyleyebilirim. Yine de, "KADINLIİĞINI" ve "HAKLARINI" koruyabilen kadınlarımızın "8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ" nü kutluyorum.
mezvuu alış veriş ise gerisi teferruattır derim
kadının alışveriş yapmadan durması çook zor diyebilirim hele ki boykot babında...!