- 542 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Birden sokağın girişinde bir huzur evinin açıldığını fark etti.Ne zamanda tamamlanmıştı, ilk taşındığı zamanlarda tadilat halindeki bu eski bina , aylardır etrafı naylon perdeyle kaplıydı bu sebeple hiç bir şey görülmemişti. Demek tüm bu hazırlıklar huzur evi içindi..Bahçe içerisinde çatı katıyla birlikte dört katlı , yeşil boyası olan camlarının önü ferforje demir parmaklıklarla kapatılmış bu bina oldukça dikkatini çekmişti.Onu huzursuz eden bir sokakta huzur evinin açılması nasıl dikkatini çekmezdi ki. Duygular içten di yazan yüreği kalemi kutlarım sevğilerimle
GÜLNUR ATEŞOĞLU
Yaşlandiğimizda fikrimiz ne olur acaba, yaşamak ister miyiz huzur evinde? Bilmem ki...Ben cocuğuma ya da yakinimdakine yük olmak istemez, tek basına yasayamayacak oldugum durumda param da yardımcı tutmaya yetecek kadar yoksa heralde tercih ederdim huzur evini. Ama çoğu yaşlanmış insan cocuklarinin esleri tarafından bakılmak istenmediği icin, kandirilip elindeki avucundaki alınarak yerleştirildiği için huzur evi olmayan bakim evine de pek benzemeyen yerlere, haksızlık diye düşünüyorum yapılanı. Ama tum yakınlarını kaybetmisve tum varlığını huzur evine bagislayip orada mutlu olan ınsanlarda var; şahsen ben tanık oldum.Dolayısıyla yerinde ve dogru yapılan kaynastirici ve yardımcı olan tum kurumlara saygım sonsuz; insanlar kendi istekleri ile orada bulunduruluyorlarsa tabii...
Anlamlı bır paylaşım Gülnur Hanım,
Kutluyorum yurekten
Saygılarımla
GÜLNUR ATEŞOĞLU
Adı gibi gerçekten de HUZUR EVİ mi ki oraları? Bu şuna benziyor. Tıpkı, tek başına SEVGİ kelimesi nasıl ki hep güdük kalır, boş kovanda nasıl ki arılar olmazsa, kovanın varlığı da bir şey ifade etmezse, huzur aradığımız evlerde de gerçekten huzurlu, mutlu günler mi geçirilir ki? İş bizlere düşüyor. Sevgiyi yaşatmalıyız, yürekleri sevgiyle doldurmalıyız. Bir tek gönül yetmez ki sevgi dallarının çiçeklenmesi için. Arısız kovan ne işe yarar bir başına. Meyvesiz ağaçlar, gölge olsa da yazları, meyvesiyle anlam kazanır. İstediğimiz kadar içi boş, özü boş kelimeleri bir araya getirelim, kuru kuru tek başlarına anlam ifade edemezler. Huzur evleri de böyledir. Hiç bir huzur evinde huzur aranmaz. O huzur evlerinde yaşamaya çalışanlar, bir sığıntı gibi dört duvar arasında her zaman yalnızdırlar.Besleyip, büyüttükleri evlatları onları yalnız bir başlarına bıraktıkları sürece, altın da döşeseler o evlere, hep bir fakirlik yaşanır. Sevgi eksikliğidir bu. Vefasızlığın acı çığlıklarıdır dillerden dökülür nağmeler. Sessiz ağlayışlar, boş çırpınışlardır her gece hüzne boğar yürekleri. Gözler kapılardadır, belki evladım gelir, torunum gelir beni görmeye diye boş gözlerle ama hep bir umut taşıyarak sayılı günlerinde mutlu olmanın hayaliyle yaşar huzur evi sakinleri. Huzur evlerinin isimleri SARAY olsa da fark etmez. Her yer altın kaplama da olsa durum değişmez. Sevilenleri, yolları beklenenleri arar gözler. O gözler ki, sessiz sessiz ağlamaklıdırlar, göz yaşlarının bir tek şahitleri vardır : Islanan yastıklar... Gerisi boştur.