İnsanın çocuğu ile övünmesi kendisiyle övünmesi demektir. somerset maugham
cemil altınbilek
cemil altınbilek

Mevlana ve Mevlevihane

Yorum

Mevlana ve Mevlevihane

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

711

Okunma

Mevlana ve Mevlevihane

MANİSA’DA MEVLEVİHANE VE MEVLANA*

Manisa Mevlevi hanesi, Osmanlı Asırlarından da önce, Selçuklu-Beylikler döneminde, Saruhan oğlu İshak Bey zamanında 1368 tarihinde inşa edilmiştir.

Bu dönemde, İslami gaza ve cihat fikri, Alperenlik mefhumu ile birleşmiş, nazari İslam ilmi ve yaşayışının yanı sıra, daha halk tipi ve günlük hayata entegre olmuş, “eline, diline, beline” sahip olma gibi sade prensipler ile yaşam bulmuş tasavvuf ocakları; hem toplum irfanını mayalanmış, hem de Türkmen Boyları arasında birleşme zemini sağlanmıştır.

İşte Manisa Mevlevihanesi de, Moğol istilaları sonucu siyasi ve ekonomik dengeleri bozulmuş Anadolu’nun batısında insanların maneviyatına yön veren tasavvuf ocaklarından birisi olarak kurulup, Konya merkezinden taşra Mevlevihanelerine de siyasi katkıları ile Saruhan Beyliğinin, Selçuklu Devleti ve bakiyeleri ile aralarında kaynaştırıcı bir rol de oynamıştır.

Manisa da 1400’ ler den sonra başlayan Osmanlı yüzyıllarında da Mevlevihane önemini sürdürmüş, hatta Osmanlı tahtına çıkacak şehzadelerin, Manisa Sancağından yetiştiği gibi, Mevleviliğin merkezi kabul edilen Konya Asitanesindeki posta oturacak halifelerin de Manisa Mevlevihanesinde yetişmesi geleneği yerleşmiştir.

Mensuplarına İslam dinini ilahi bir musikinin refakatinde sema ederek yaşatan, birkaç metrekarelik çile hanelerinde tefekkür ve ibadet ile terbiye eden, mutfaklarındaki edep ve erkan ile yoğuran Mevlevhaneler, şiir ve musiki ile bulundukları yerlerde, zamanın güzel sanatlar akademileri misali, kültür hayatına da yön vermişler, 1925 yılındaki Tekke, Dergah ve zaviyelerinin kapatılmasına kadar, bu faaliyetini sürdürmüşlerdir.

1925 yılından itibaren diğer tekke ve dergahlar gibi, tarihi misyonları sona eren Mevlevihanelerden, Mevlana’nın zaman ve mekanları aşan sevgi ve aşk anlayışı; onu sevenlerinin gönüllerine, sohbetlerine ve sanatlarına taşınmıştır.

Tıpkı vaktiyle Mevlana’nın; “Hz. İbrahim’in inşa ettiği Kabe’ye Allah gelip bir gün oturmadı, ama benim gönül Kabe’mden bir gün bile çıkmadı.” Dediği gibi, bu gün Mevlana, sevenlerinin gönlünde yaşamakta, sevgi ve aşk öğretisi ise Akademik toplantı ve merkezlerde terennüm edilmektedir.

Cemil ALTINBİLEK (Manisa Denge Gazetesinde "MEVLANA VE MEVLEVİHANE KONULU AKADEMİK SEMPOZYUM VESİLESİ İLE" yayımlanmıştır.)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Mevlana ve mevlevihane Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Mevlana ve mevlevihane yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mevlana ve Mevlevihane yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL