- 875 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Fatih ve da Vinci adlı Kitap Hakkında
Ankara’dan Gebze’ye otobüsle dönüşümde Yüksel Kocadoru’nun ‘Fatih ve Da Vinci’ adlı eserini okudum ve ara ara bu kitapla ilgili notlar aldım. Sonrasında ise notlarımı bütünleyip bir değerlendirme yazmaya karar verdim.
Öncelikle kitabın kapak tasarımından başlarsak; ön kapağında Fatih’in ve da Vinci’nin resimlerinin öne çıkarıldığını görüyoruz. Resimlerin arkasında ise romanın gidişatıyla alakasız, kenarları yanmış ‘boş’ bir parşömen kâğıdı var. Kitabın arka kapağındaysa okurken meraklandırmayan, cümlesel vurguların okuyucu merakının dışına yapıldığı bir tanıtım yazısı görüyoruz. Mesela; “Haremdeki Leyla adlı asil kadın Mona Lisa mıydı?” cümlesinde geçen iki isimden yalnızca birisini tanıyan okuyucu, cümlenin öznesinin tanıdığı kişi olmasını isterdi, diye düşünüyorum.
Kitabı okumaya başladığımızdaysa kapak tasarımından kaynaklanan önyargımızı bir kenara bırakacak düzeyde sürükleyici bir anlatım söz konusu. Başlangıç, bence, oldukça başarılı yapılmış. Da Vinci’nin kendini anlattığı bu başlangıçta üstadı tanımayan bir okuyucu için hoş bir üslupla bilgilendirme yalmış. Sonrasındaysa üslupla ufak bir değişiklikle 1472 yılının İtalya’sındaki kiliselerin yaptığı baskılar ve türlü işkencelere birkaç örnek verilmiş. Sonrasında romanın olay işleyişi başlayarak, da Vinci’nin bilimle ilgilenmesi dolayısıyla kiliseye karşı gelmiş sayılması ve Floransa’dan kaçmaya çalışırken bir Venedik tüccar gemisiyle İstanbul’a gelişi anlatılmış. Bundan sonrasının gerçekle ne denli uyuştuğu konusunda bir şey söyleyemem, çünkü elimdeki da Vinci’yle ilgili kaynaklarda böyle bir bilgiye rastlamadım, fakat hikâye gerçek olmasa bile realist bir anlatımla sunulmuş.
Kitabın içerisindeki dipnotlara gelirsek, bu benim için çok önemlidir, Japon şiir sanatı(sayfa80), da Vinci’nin mavi gözlü olması(sayfa111), Üsküdar’ın ve Ayasofya’nın eski isimlerinin sırasıyla Skutari(sayfa26) ve Sveta Sofia(sayfa94) olması, Bogomiller hakkında yazılanlar (sayfa140) ve Vlad Drakula(sayfa88) ile Sokrates(sayfa86) isimlerinin kitapta geçiyor olması romanın değerini artırmış.
Roman içerisinde epeyce anlatım bozukluğu tespit ettim. Sayfa105’te “Ben onu, o da beni kurtarabilirdi.”, sayfa145’te “… fakat bunun böyle olmadığını anlatacak dünyada ne kelimeler olabilirdi, ne de dil!”, sayfa151’de “Açık pencereden bir kedi çevikliği ile ağacın dalından, sonra da çınarın gövdesinden aşağı; süzüldüm. ‘Akşam yine seni bekleyeceğim’, sözleri oldu.”, sayfa156’da “… hem onun hem de kendi hayatımı zehir etmiştim.”, sayfa171’de “Mektubun tarihi eskiydi, yani benim Büyük Türk ile tanışmamdan sonra gelmişti.”. Kİtabın Editörü Fedai Erdoğ’dur.
Yüksel Kocadoru’nun ‘Fatih ve Da Vinci’ adlı kitabıyla ilgili söylemek istediklerimin sonuna gelirsek, bu kitap okumak için uygun bir eserdir. Tarihi bir olayı anlattığını ve tamamıyla gerçeklere dayandığını düşünmeden okuduğumda edebî diyebileceğim türden bir romandır. Yazım hataları olmasaydı şayet bu kitap 7,5/10 puanı hak ederdi. Elimdeki 2006 bakısına 6/10 puan veriyorum.
Değerlendiren; Ahmet Yiğit
Tarih : 17.11.12
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.