- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gerçekleşmeyen Kehanetler 2
Dominikli keşiş Girolamo Savonarola’nın "Tanrı’nın kılıcının, kısa bir süre sonra savaş, veba ve açlık olarak Dünya’nın üstüne geleceği" kehanetinden etkilenen Rönesans’ın önde gelen ustalarından Sandro Botticelli, "Mistik Doğum" adlı tablosunda kayaların altına saklanıp bekleyen küçük iblisler resmetmiş ve resmin altına da kıyametin yakın olduğuna dair not düşmüştü.
5-Bilim adamları da kıyamet fikrinden etkilendi. Alman matematikçi ve astronom Johannes Stöffler, 1499 yılında gezegenlerin hizalanmasını temel alarak yaptığı kehanette 20 Şubat 1524’te meydana gelecek tufanın dünyayı yok edeceğini söylüyordu. Stöffler’in kıyamet kehaneti, basılan 100 kitapçıkla tüm Avrupa’ya yayıldı. Yüzlerce tekne inşa edildi, Alman asilzadesi Kont Von Iggleheim, Rhein Nehri’nde üç katlı bir gemi yaptırdı. Gel gör ki kıyamet, 20 Şubat’ta da kopmadı. Aksine 1524 yılı, oldukça kurak geçti. Iggleheim’ın gemisinde yer kapmaya çalışanlar arasında arbede çıktı, yüzlerce kişi öldü. Kalanlar, kıyametin kopmadığını görünce kontu taşlayarak öldürdü.
Stöffler, son bir çaba olarak 1528’i yeni kıyamet tarihi olarak belirledi. O gün de bir şey olmayınca, kendini evine kapattı.
[Bilim adamları, kendi alan bilgisinin kendilerine kazandırdığı bir güvenirlik karineli olurun özelliklerini de, üzerlerinde taşırlar. Bilim adamının bu güvendiklik sıfatı, o bilim adamının başka alanlar içine dek olur söylemleriyle de insanları yanıltan, bir çelişkilerinin olacağı apaçıktır. Bir bilim adamı kendi alanı dışında oluşun söylemiyle insanlığı yanıltması, kaçınılmazdır. Bu hal kişinin alan bilgisi yanında, genel bilimsel felsefeyi bilemez olma eksikliğinden kaynaklanır bir durumdur.
Bu kabil alan uzmanlığı dışında olan bilim adamlarının; insanlara verdiği bilim adamı olmanın kariyer güvenirliliğiyle; başka alanları da sanki bilirmiş gibi olmalarının konuşmalarıyla insanları yanıltır olan içerikli bir iki gaflarının örneğini vereyim. Robert Fulton saatteki hızı yaklaşık 5 km kadar olan; ısı enerjisini hareket enerjisine çeviren düzeneğini, insanlığa armağan etmişti. Sonraki ilerleyen zamanlar içinde, bu buhar gücüyle işleyen sistemler; çeşitli kişilerce geliştirilecekti.
Buhar gücü kullanımını geliştiren savlardan birisi de; ”bu sistemin saatteki hızını 30 km’lik bir sürate çıkarma” önerisiydi. Bu öneriye karşı, alan dışı bilgisi olmayan bilim adamlarının karşı çıkması gafların en afilisiydi. Bu bilim adamları: ” bu kadar hız içindeki insan gözlerinin, göz yuvalarından fırlayacağını söylemeleriydi. ” Şimdi saatteki hızı binlerce km olan araç içinde seyahat edilmekte. Bırakın gözün fırlamasını, göz bu sürat içinde çevresine seyir han olmaktadır.
Bir başka gafçı örnekse, uçağa ilişkin beliren, ilk öncü düşüncelere; yine bilim adamları karşı çıkmıştı. Savları: “havadan ağır olan nesneler uçamazdı.” Elbette sav göz ardı edilecek denli yenilir yutulur bir sav değildi. Ama bugün tonlarca ağırlıklı hava taşıtları bu söyleme ve gerçekliğe rağmen uçmaktadır. Meğer bizim bu bilim adamlarımız, kendi alan bilgileri dışında oluşla bir onay mercii gibi fikir beyan edişle kendilerine olan güveni boşa çıkarmışlardı. Aero dinamik kurallarından haberleri yokmuş. Ne şans! B:K]
6-Hem 1641’te İngiliz kahin "Shipton Ana"nın kehanetlerinden, hem de Mısır’daki Giza Piramidi’nin gizemlerinden etkilenen astronom Charles Piazzi Smyth, farklı bir kıyamet tarihi ortaya attı. Piramidin sadece Mısırlılar tarafından değil, aynı zamanda Nuh Peygamber tarafından inşa edildiğini ileri süren ve piramidin dört bir yanında dünyanın sonunu gösteren izler bulduğunu belirten Smyth’e binlerce insan inandı. 5 Ocak 1881’de New York Times, hem Smyth hem de ona inananlarla dalga geçen bir makale yayımladı: "Piramidin ortasındaki galeride tam 1881 çentik var. Bu da son senemize girdiğimizi gösteriyor."
[Nuh, tufanla ilişkili bir sembolizmse de, bizim anladığımız anlamda bir tufanla Nuh’un ilişkisi yoktur. Hele de tufanı söylemiyle Nuh; bir avuç insanıyla, piramit (ehram) yapımı delaletiyle hiçbir ilişkisi yoktur. B.K]
7-Tufanlar ve piramitler dünyanın sonunu getirmeyince insanoğlu, umudunu uzaya bağladı. 1910’da Dünya’nın yakınından geçen Halley kuyrukluyıldızı, kıyameti bekleyenlerin ekmeğine yağ sürdü. İngiliz yazarlar, Halley’in Almanya’nın işgalinin habercisi olduğunu ileri sürerken Fransızlar, kuyrukluyıldızın dehşetli bir sele neden olacağını yazdı. ABD’nin Chicago’da kentinde bulunan Yerkez Rasathanesi’nin Şubat 1910’da Halley’in kuyruğunda siyanür olarak bilinen zehirli bir gaz bulunduğunu açıklaması, tuz biber oldu. Sonunda Mayıs ayında Halley, Dünya’nın yakından geçip gitti ve New York Times, "Hala buradayız" diye başlık attı.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.