- 501 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MASUM DEĞİLİZ(2.KISIM)
Şimdi sevgiyi,dostluğu,para kutularının içinde saklıyoruz.Para konuşan beyinler hayatımızı zapt etti.Hayatı yaşanılır kılmak adına yalancı süslerle bezedik,yarınlara ikinci el mutluluklar ısmarladık.Her yarını dün ettiğimizde koca bir ‘hiç’le uyandık.Bir kısır döngü oldu hayatımız.Ne yana dönsek kalabalıklara çarpan bir yanımız,yine ne yana dönsek kalabalıklar içinde bize çarpan diğer yanımız…Ne kurtarılmayı bekledik birilerince,ne de kurtulmaya çalıştık kendimizce.Suçluyuz hepimiz,hepimiz suçluyuz…
İlkin, kalabalıklardan korktuk, kırışıklıklara erkence ‘merhaba’ diyen yüzlerle çıktık hüznün gölgelediği bir hayatın karşısına. İçimizdeki cehennemin alevleri evimize, oradan öbür evlere sıçramaya, oradan da sokaklara taşmaya başladığında herkes hayattan iyice usanmıştı. Ne başımızı alıp gidebilecek kadar cesur ne de kalıp baş edebilecek kadar güçlü olabildik, kötü olanı da işte böyle arafta kalmaktı… Belki aynı acıları yaşadık; âmâ birbirimizden habersiz olarak. Bazı acılar, birbirinin merhemi olurmuş; bunu da bilemedik. Bilemedik hiçbirimiz, hiçbirimiz bilemedik…
Ve nihayet günün birinde ölüm, kolumuza girip bizi hayatın arka bahçelerine sürükler. Çocuksu masallarımız, son rüyamız olur. Hayatımız boyunca hep hayalini kurduklarımız, Kaf dağının ardından gelip avucumuza bir Anka tüyü bırakır. Biz de bir var oluruz, bir yok oluruz masalların derinlerinde…
Çaresizlik, anahtarı kaybolmuş bir kelepçe olduğunda bileklerimizde, sabrederiz; Cennet’in anahtarı sabırdır, diyen Hz. Eyüp gibi. Belki de bu durum, bu toprakların insanlarının Hz. Eyüp’ten bugüne ortak bir kader çizgisi olmuştur. Ben de sarışın bir eylül ikindisinde annem, yüz yıllık susma orucunu bozmamaya yeminli gibi sisli bakarken hayata, bembeyaz elleriyle ‘hayatının anlamları’nın mezar taşlarına dokunduğu an, anladım çaresizliğin kaç adı olduğunu ve her adıyla beni biraz daha boğduğunu… Çaresiziz hepimiz, hepimiz çaresiziz…
SELDA ÖZDEMİR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.