- 1242 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Üzülmek Şeytanın Telkinidir, Allah Üzülmeyi Yasaklar!
Yaşam sadece yemek, içmek, evlenmek, eğlenmek ve çalışmak üzerine kurulu değildir. İnsan yalnızca nefsini tatmin edeceği boş amaçlar için dünyaya gelmemiştir. Allah, ’’Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım’’. (Zariyat Suresi, 56) buyurmuştur. İnsanların büyük bölümü Allah’a iman ettiğini söyler ancak iman ettiği Allah’ın sınırlarını korumak konusunda titizlik göstermezler. İman ettim demenin yeterli olduğunu düşünürler.
İman etmek ve inanmak farklıdır. Hucurat Suresi 14. ayette Bedeviler peygamberimize ’İman ettik’ dediklerinde peygamberimiz; "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir.’’ demiştir. İmanın ölçüsü takvadır. Allah’tan korkup sakınan, tevbe ve şükreden, haramlardan kaçınan ve en önemlisi Allah’a her an güvenip sığınan kişilerdir takva sahipleri.
’’Allah, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı...’’ (Mülk Suresi, 2) Yaşamımız boyunca pek çok sınavla karşılaşırız. Allah Kendisine olan sadakatimizi dener bu sınavlarda. Yaşadığımız zorluk ve belalar Allah’ın bize vaadidir. Bu sınavların Allah’tan geldiğini bilip O’na güvenen, Allah’ın yarattığı kaderin her zerresinden razı olup O’na sığınabilen sabır ehli, cennetle müjdelenir.
Allah Kuran’da ’’Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.’’ (Ali İmran Suresi, 139) buyurur. Üzülmek haramdır. Pek çok kişi, ’insanın içinde olan bir duygu bu, nasıl üzülmeyelim’ diye teviller getirebilir. Bu savunulacak bir şey değildir. Hüküm bellidir ve tevili de yoktur. Tevilleri telkin eden şeytandır. Karamsar, tevekkülsüz, Allah’ın gücünü takdir edemeyen toplumlar oluşsun ister çünkü. Mümin Allah’a güvenen, herşeyin O’nun kontrolünde olduğunu bilen kişidir. Allah müminler için her şeyi hayırla yaratır. Şer gördüğümüz şeyin de aslında bizim için hayır olabileceğini bildirir. Allah’a güvenen kişi için üzülmek yoktur. Şeytan bu gerçekleri unutturmak ister, üzülmenin insani bir duygu olduğunu telkin eder. Sakın kanmayın!
Başka bir ayette Allah; elimizden kaçırdıklarımıza ve bize isabet edene üzülmememiz için, bizi kederden kedere uğrattığını bildirir.
Elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet edene üzülmemeniz için sizi kederden kedere uğrattı. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Ali İmran Suresi, 153)
Bu ayeti tekrar tekrar okuyup üzerinde düşünelim lütfen. Allah mümine üzülmeyi yakıştırmıyor. Kendisine tam teslim olmasını ve her koşulda kadere imanın, tevekkül etmenin lüksünü yaşamasını istiyor. Bu yönde kulunu eğitmek için de canlardan ve mallardan kısıyor, türlü belalar isabet ettiriyor, kederden kedere uğratıyor.
Bela anlarında insan dua ehli oluyor ama bela üzerlerinden gidince de gerisin geri dönüveriyor. Oysa her belada Allah kulunu Kendisine yaklaştırmak istiyor. Elinden kaçırdığı ve kendine isabet eden zorluk anlarında kişi, yaptığı hataları fark edip tevbe etme bilincine eriyor. O zorluğu yaşamasa belki tevbe gerektiren işler yaptığını hiç fark edemeyecek. Tüm sınavlar Allah’ın kullarına ne kadar merhamet ettiğini gösteriyor. Ya başıboş bırakılsaydık, ya hiç sınavımız olmasaydı, ya tevbe ve şükür nasip olmasaydı?
İman eden kişinin zorluk anında yapması gereken ilk şey; Allah’ın kendisi ile ilgilendiği ve Kendine yakınlaştırmak için onu sınadığının bilincinde olarak şükretmesidir. Sonra şer gibi görünse de Allah’ın yarattığı her görüntüde mutlaka hayır olduğunu düşünmesi gerekir. Hiç bir zorluk sürekli değildir. Allah İnşirah suresinde, her zorluğun ardından kolaylık geleceğini bildirmiştir. Ortalama en çok yedi tane on yıl yaşayacağız. Yedi on yıla odaklı yaşayıp sonsuz ahireti kaybetmeye değmez. Yapılması gereken, Allah’ın vaadlerinin Hak olduğuna iman edip tam teslimiyet göstermektir. Allah sabır gösterenleri müjdelemiştir.
Allah ’’İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?’’ (Ankebut Suresi, 2) buyurur ayette. İman edenler için yaşadıkları her sınav berekettir, Allah’a yakınlaşma fırsatıdır. Sadece ’iman ettim’ diyerek Allah’ın rızası ve sonsuz cennet hak edilmez. Güzelliklere ulaşmak için o uğurda zorluk yaşamak ve en güzel ahlakı gösterip, hak etmek gerekir. Tıpkı Hz. Musa ve beraberindekilerin, Firavun orduları onlara yetiştiğinde, denizin kıyısına gelip de gidecek yerleri kalmadığında, o çaresiz anda dahi Allah’a güvenip tam tevekkülün ve kadere imanın lüksünü yaşamaları gibi bizler de her koşulda Allah’a güvenelim. Unutmayalım; ’’Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez..." (Bakara Suresi, 286) O tek dost ve velidir...
Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)
İbrahim Akın