BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 33. BÖLÜM
Zeynep ,yazdığı notları son kez gözden geçirdikten sonra hemen hazırlanıp dışarıya çıktı.Hava ,serin ve bulutluydu.Hafif hafif yağmur çiseliyordu.
"Allah vere de otobüs erken gelse." diye kendi kendine söylendi.
Murat bilgisayarını elindeki cdleri özenle çantasına yerleştirdi.
" Anne ben gidiyorum."
" Güle güle oğlum kendine dikkat emi ?"
" Merak etme annelerin en güzeli " diyerek yanağına sıcacık bir öpücük kondurdu.
Buluşma yerine ilkönce gelen Müjdat oldu.
Ve kısa bir süre sonra Aysun kapıdan içeri girdi.Arayan gözlerle etrafa bakınırken Müjdat’ı görünce sevinçle el salladı.
"Merhaba ,kimse gelmedi mi daha ?"
" Yok ,sanırım yağmurdan kaynaklandı."
"Doğrudur."
" Bak Murat geliyor ,nasıl da ıslanmış."
Murat bir yandan elindeki şemsiyeyi kapatırken diğer yandan saçlarını düzeltiyordu.
" Selam, arkadaşlar."
" Hoş geldiiin."
Derken ...Zeynep ,Halide ve Muhsin Öğretmenle birlikte okul arkadaşlarından kalabalık bir grup geldi.
"Sizleri görmek ne güzel."
Müjdat:
" Kimler çay,kimler meyva suyu istiyor parmak kaldırsın."
" Ben çay."
"Meyva suyu."
"Ben gazoz ."
.......
Sınavlar,dersler sohbetlerinin en önemli kısmıydı.
Murat:
"Eveeet...Konumuza başlıyoruz."
Aysun:
" Bugün toplumsal inkilaplardan ;
Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılmasını (26 Kasım 1934) anlatacağız.
Zeynep:" İnternetten araştırdığım bilgilere göre:
Kişinin soyadının bulunmaması toplum hayatında karışıklara neden oluyordu. Ayrıca bu durum toplumsal ilişkiler bakımından da bir eksiklikti. Soyadı yerine kullanılan baba adı, doğduğu memleketin adı ve kullanılan lakaplar, soyadının toplumsal ilişkilerdeki rolünü oynayamıyordu. 21 Haziran 1934 tarihinde çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her vatandaşın öz adından başka bir de, soyadı taşıması zorunlu oldu. Ve bundan sonra soyadları Türkçe olacaktı. Rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adları ile ahlaka aykırı ve gülünç kelimeler ise soyadı olarak kullanılmayacaktı."
Muhsin Öğretmen :
"Bakın çocuklar ;soyadı kanununun kabulünden sonra 24 Kasım 1934 yılında 2258 Sayılı Kanunla, TBMM Türk milletinin bir teşekkür ifadesi olarak, Gazi Mustafa Kemal ’e Atatürk soyadını vermiştir."
" Bunu not almalıyım."
" Ben de."
Zeynep: "Devam ediyorum arkadaşlar ;
1934 yılında çıkarılan diğer bir yasa ile "Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Paşa" gibi, eski toplum zümrelerini belirten unvanlar kaldırılmıştır. Aynı kanunla yurt savunmasında, Milli Mücadelede gösterilen başarılar karşılığı verilen madalyalar dışında, eski Osmanlı idarecilerinin verdiği tüm nişan ve rütbeleri taşımak da yasaklanmıştır. "
Müjdat:
EFENDİ, BEY, PAŞA GİBİ LAKAP VE UNVANLARIN KALDIRILMASINA DAİR KANUN İSE ŞÖYLE:
Kanun Numarası: 2590
Kabul Tarihi: 26/11/1934
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 29/11/1934
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 2867
Madde 1 - Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlariyle anılırlar.
Madde 2 - Sivil ve rütbe ve resmi nişanlar ve madalyalar kaldırılmıştır ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Harb madalyaları bundan müstesnadır. Türkler yabancı Devlet nişanları da taşıyamazlar.
Madde 3 - Askeri rütbelerden adın başına gelmek üzere kara ve havada Müşürlere Mareşal, Birinci Ferik, Ferik ve Livalara General, Denizde Birinci Ferik, Ferik ve Livalara Amiral denilir. Generallerin ve Amirallerin derecelerini gösteren unvanlarla Deniz Müşürleri unvanlarının ve diğer askeri rütbelerin karşılıkları Ali Askeri Şurası kararı ve İcra Vekilleri Heyetinin tasdikı ile konulur.
Madde 4 - Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.
Madde 5 - Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur."
" Çok önemli maddeler."
"Gerçekten öyle."
Akın:
"Arkadaşlar
Soyadı Kanunu’nun Kabulü (21 Haziran 1934)
21 Haziran 1934 yılında Soyadı Kanunu’nun kabul edilmesinin önemine gelince,
Soyadının kullanılmamasından kaynaklanan kişilerin devlet ile olan ilişkilerindeki karışıklıkları gidermek,
Toplumun her yönüyle çağdaşlaşmasını sağlamak,
İmtiyazsız, sınıfsız ve kaynaşmış bir millet ve toplum yapısını oluşturmak
istenmesi etkili olmuştur.
Soyadı Kanunu ile birlikte her ailenin iki yıl içerinde bir soyadı alması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca bu kanunla soyadlarının Türkçe olması, herhangi bir ayrıcalık ve imtiyaz belirtmemesi, yabancı ırk ve millet adları ile ahlaka aykırı gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmaması belirtilmiştir."
Aysun:
"Sizlere bu konuyla ilgili Mustafa Kemal Atatürk’ün bir anısını paylaşmak istiyorum."
" Dinliyoruz."
"Hem de can kulağı ile."
"Hamdullah Subhi Bey Romanya’da iken Türkiye’de 21 Haziran 1934’de Soyadı Kanunu kabul edilir. Hamdullah Subhi ve baba tarafından bütün erkek akrabaları eski aile isimleri olan “Kocamemi” yi soyadı olarak almayı düşünürler. Hamdullah Subhi Bey Soyadı alışını şöyle anlatır:
-“Sofrada idik, Atatürk bana sordu”
-“Hangi Soyadını aldın?”
-“Cevap Verdim”
-“Eski bir aile ismimiz vardır, Kocamemi”
-Atatürk Memi’nin, Memo ve Memiş gibi Arapçadan geldiğini söyledi ve ilave etti;
-“Ben sana tam bir Türkçe bir isim vereyim Hamdullah’ın tercümesi “Tanrıöver”dir”
Atatürk bu ismi kendi eliyle kağıda yazdı, kağıdı sofranın üstünde duran geniş bir tasın içine koydu ve ;
-"Her ikisini de yadigar olarak sakla” dedi.
"Ne kadar güzel."
Murat:
" Şimdi biraz dinlenme molası."
Zeynep:
" Çaylar benden gidip alıyorum."
DEVAM EDECEK...
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
YORUMLAR
Lakaplar genellikle başkaları tarafından Muhatabına takılır, ya aşağılama vardır ya da yalakalık gereği övgü içeriklidir. Soyadı Kanununun bürokrasiyi kolaylaştırdığı tartışılmaz bir gerçek...
Güzel bir paylaşımdı. Tebrik ederim Can Kardeşim. Gönül dolusu selam ve sevgilerimle.
keşke Atatürk biraz uzun yaşasaydı kimbilir aklımıza gelmeyen ne icatlar bu memlekete kazandırırdı
emeğine sağlık selamlarımla
GÜLDESTE
Şu Hamdullah Suphi tanrıöver'in adı ile soyadı arasındaki ilişki hiç dikkatimi çekmemişti daha önce...
Gerçekten ne güzel bir soyad olmuş...
Ne mutlu Atamız tarafından böyle bir soyad alanlara...
Bildiğim kadarıyla altıncı cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk'ün soyadını da Atamız vermişti...
Neşe karaböcek'in soyadını ise İsmet İnönü vermiş...
Çok küçük olduğu halde güzel sesiyle şarkılar söylediğini görünce "Sen bir karaböceksin" demiş İnönü...
Özünüze, özünüze sağlık, yine aldım dersimi Atatürk öğretmeni olarak.Sevgilerimi sunuyorum sevgili kardeşime.