Buğulu Bir Masal(Çay)
Bütün masallar, bir varmış bir yokmuş diye başlar; ama çay masalı buğu buğu, yudum yudumdur. Gamzesinin ışığı buğusunun sardığı havayı aydınlatır. Kelimeler, sımsıcaktır anlatıldığı dudaklarda. Hem dinleyenler hem anlatan dingin anların kucağındadır masal boyunca. Demlik, semaver ve çaydanlık bu masalın has anlatıcısı, özlem dolu dudaklar dinleyicisidir.
Billur tenli periye dokununca dudaklar.
Bir efsane zamana kanat açar turnalar.
Dinginlik ülkesinde buğudan olur taklar.
Demliği kıskanırlar bu ülkede kurnalar.
Çay, nefaseti ve zarafeti duruşuyla, rengiyle ve tadıyla temsil eden naz perisidir. Suyun yüreğindeki güzelliği şerheder, demlikte çayla buluşan büyülü dilber. Gecenin siyahına ilham olan leylanın saçından armağandır kara çayın rengi.
Bir emsalsiz sevdanın suyla buluşan hâli.
Bazen gönülde yara çay rengindeki kara.
Hatırla suretinde ince belli nihali.
Karanfil katresinde çay gizemini ara.
Büyülü anların, buğulu, nazlı perisidir çay masalı. Suhuletin ve sükunetin anahtarı demliğin bağrından dökülür bu masalla. Bu masalda zaman mişli gemişi değil hâli hazırı buğlandırır. Su demliğin sinesinde naza keser. Çay ile nazın birlikte anılmasının yadırgayanlar çıkabilir. Bu kanıda olanlar, çayı yaşantımızdaki harcıalem ayrıntılardan olarak görenlerdir.Oysa, çay zamanın yakasına iliştirilen bir nazlı güldür.
Bir bulut gülüşü bir nazlı buğu.
Gülümser incecik camdan gül misal.
Yol alır hayalde efsane kuğu.
Sürer buğu buğu en tatlı masal
Ankara, 11.10.2012 İ.K