- 943 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
ÜÇ AFACAN
Anadolu’nun güzel şirin bir köyünde aynı mahallede oturan üç arkadaş varmış. Bunlar hiç ayrılmaz kardeş gibilermiş: Turgut, Ahmet ve Hasan. Okulda da ayrılmazlar, aynı sırada otururmuş. Kuzularını da beraber güderlermiş, Turgut çok çalışkanmış öğretmeni onu çok severmiş. Hasan’da güzel sevecen ama biraz sakar çocukmuş. Turgut ile aynı mahalleden olduğundan, Turgut derslerinde çok başarılı olduğu için herkes onu sever ve dinlermiş. Hasan da Turgut’u arkadaş olarak çok severmiş.
Turgut’un arkadaşları arsında saygın bir yeri varmış, Ahmet’te Turgut’un komşusu olduğundan çok iyi bir arkadaşlıkları varmış. Okula beraber gider ve beraber gelirlermiş. Her yaptıkları şeyi üçü de biri birine danışır son kararı Turgut verirmiş.
Turgutların, köyünün bağlı olduğu kasabada Turgut’un dayısı varmış. Turgut’un babası daha önce Turgut’la gittiği zaman kasabadaki terziye bir Turgut’a bir de kendine pantolon ölçüsü vermiş diktirmek için.
Babası Turgut’a 7.50 lira para vermiş 1.25 kuruş tren bileti gidiş-geliş 2.50 lira kalan 5 lirada Turgut’a harçlık vermiş babası. Turgut bu konuyu arkadaşlarına açmış.
“Hasan ben kasabaya gidiyorum” demiş. Hasan, Ahmet’e söylemiş. Sabah olunca Turgut yola koyulmuş, öğretmeninden izin almış ve sevinerek gitmiş. Bizim Hasan ve Ahmet’te Turgut’a yetişmiş yolda. Turgut şaşırmış: ’’ Siz nereye? ’’demiş.
Arkadaşları: ’’Bizde istasyona kadar gideceğiz.’’ deyince “Okul… Ya öğretmen duyarsa” der Turgut “Keşke izin alsaydınız! Evden de kimsenin haberi yok! Ailelerinizin haberi yok sizi ararlar.”
Ama dinletemez. İstasyona varınca orada, ’’ Bizde kasabaya gidelim.’’ derler, fakat paraları gidiş için var dönüşe paraları yok.
İstasyondaki bakkalın eşyaları gelmiş. Bakkalcı, çocuklara,’’ Yardım edin çocuklar.’’ der. Çocukları tanıdığı için çocuklar bakkala yardım ederler, eşyaları tren gelinceye kadar bakkala götürüp bazılarını da dizerler ve adam bunlara çıkarıp 3’er lira para verir. Bunlar o kadar sevinir ki koşa koşa gidip, bilet alırlar ve treni beklerler…
Nihayet saat 3’te tren gelir, bunlar biletlerini gösterip, trene binerler, kasabaya giderler. Dolaşırlar ve Turgut’un dayısına giderler. Turgut’un dayısı bunları görünce sevinir, misafir eder ama sormayı da ihmal etmez, “Çocuklar ailelerinizin haberi var mı? diye. Gider pantolonları alırlar terziden. Turgut babasının selamını söyler Terzi Muzaffer’e.
Kimseden ses çıkmaz Hasan biraz kızarır, bozarır. Ahmet mahcupça kafasını öne eğer susar Turgut’un dayısı, durumu anlamıştır ve Turgut’a, ’’Şimdi bu çocukların aileleri çok perişan, neden yaptın?’’ der.
Turgut’ta,’’ Benim suçum yok, beni babam saldı, öğretmenimden de izin aldım.’’ der.
Onun çocukları ve ailesi duruma biraz üzülmüşler. Dayısının hanımı, bunları doyurur ve yatak hazırlar. Bizim üç kafadar bir arada yatarlar, sabah kalkarlar.
Köyde herkes Hasan ile Ahmet’i arar, anneleri çok ağlarlar, çocukların başına bir iş geldi diye. Bütün köylü dağa düşer, öğretmenden sorarlar yok, kimse gördüm demez. Bu duruma okul arkadaşları ve öğretmenleri de çok üzülür.
Sabah olunca Turgut’un dayısı durumu kavradığından bunları tren yerine otobüsle yollar, erkenden biletlerini de alır, bunlara birer de simit ve meyve suyu alır yemeleri için ama bizim Hasan ile Ahmet’e bir korku düşer. Bunları otobüse bindirir. Muavine ve şoföre tembih eder, bunları Yeşil’de indirmesini söyler. Neyse sabah 8’de binerler saat 8.45’te yolda inerler, köye giderler…
Köylüler toplanmışlar aileleri teselli için, Hasan’ın küçük kız kardeşi dışarıda olanlardan umursamadan oyun oynamaya çalışıyorken Turgut, Hasan ve Ahmet’in geldiklerini görür.
Koşa koşa, “Anneee!” diye bağırır, “ Hasan ağabeyim geliyor” der ve millet koşarak dışarı çıkar. Hasan ve Ahmet’in annesi çocuklarına sarılırlar ve hıçkıra hıçkıra ağlar. Tabi ki babaları ve köy büyükleri kızarlar,”Neden böyle bir şey yaptınız?” diye.
Ahmet’in babası, Ahmet’e tam bir tokat atacakken, öğretmeni kolundan tutar, ”Onların cezalarını ben vereceğim” der. Turgut’ta çok üzülmüştür olanlara ve herkes derin bir nefes alır. Öğretmeni çocukları alır ve konuşur çocuklar yaptıklarına çok üzülürler.
Bir daha ailelerinden habersiz, öğretmenlerinden izinsiz, bir iş yapmayacaklarına söz verirler. Öğretmenlerinin, elini öperler. Öğretmeni de onları öper, alır ailelerine götürür, Ben konuştum onlarla, bana söz verdiler” der. Oradaki büyüklerden, babalarından, özür dilerler hatalarının affını isterler bizim üç ayrılmaz afacanlar ve babalarının ellerini öperler. Herkes mutlu şekilde evine gider.
Ama Turgut’u sabırsızlıkla bekleyen biri daha var, kuyruğunu sallayarak. Gözünü Turgut’tan ayırmaz. Turgut eve yönelince atlar Turgut’un üzerine ve Turgut’u yalar. Turgut’ta onu kucaklar benim Uçar’ım der ve severek evine gider…
BEKİR AKBULUT
04.10.2012.............. DENEMEDİR. OKUYAN BEĞEN YORUMLAYAN HER KEZEDEN ALLAH RAZI OSUN SAYĞILARSUNUYORUM
YORUMLAR
Denemeden ziyade kısa bir öykü okudum Bekir hocam.Anlatılacaklar bazen yoğun olduğu zamanlarda ve kısa anlatılması gerekiyorsa bazı kırpmalar yapılması gerekiyor ve bu da detayları belkide öykünün rengini götürüyor biz farkında olmadan.Bunu bende kendi kısa öykü yazarı olarak yaşıyorum.Aslında kocaman bir romanı sığdırmak bir sayfaya tüm istenilen..Haykırmak gerekirken sadece fısıldamak gibiBu fısıltılamaları çok iyi anlayabiliyorum çünkü bu öyküde bir haykırış görüyorum.Başarılarınız daim olsun tebriklerimle selam ve saygılarımla.
hoş bir çalışma üstadım.Konu hayli güzel.fakat demeden geçemeyeceğim anlatımda şiir alışkanlığı var gibi.kısa cümleler, hemen biten konular.
tasvirler ve insan duyguları az işlenmiş.üzerinde çalışılması gerekecek.
eminim şiirlerdeki ustalık yazılarada sirayet edecektir.
tebrik ederim.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ah.. çocukluk günlerimiz...çok beğendim...ellerinize sağlık. Okul kantininden 5 kuruşa çeyrek simit aldığımı asla unutmuyorum.. Sevgiler arkadaşım.