- 962 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
kemal kaya
"O ki; Halit Bölüğün barakaydım. Halit Bölük kurudu. Ben kurudum. Dalıma baktım: Babam."
Yusuf anlatıyor; Kültür Müdürlüğün bahçesindeyiz.
Öztürkler Kasap’ın kaldırımda oturuyordu. Metin Onay benle yukardan gelerdik. Metin Abi, Yusuf Ziya Kaya’ya bir merhaba diyeyim dedi.
Yusuf’u otuzbeş sene vardır temiz görmediğim. Onu en son belki burada: ŞENOGİLİN kasabın yerinde; Eski Sinemanın çöplüğünde çinçin oynarken görmüştüm.
Eski Sinema, Eski Özel İdarenin taşbina, onlarda bizle sohbetteydi. Ve nice eski çocukluk arkadaşlarımız, değilsede: arkadaşlarımızın anıları.
Başlamışız sohbete, Yusuf ırgattan hızlı zoğ gitmişti. Ne bende, ne Metin Onay’da lafalmak niyetimiz oldu.
Söz onun ağzına pekgüzel yakışıyordu. Hisli... ilginç delikanlı Yusuf’a.
"Balıklar elimde gırnaba dalanmış. Gırnapta asılı üç balık fidandı. Siz hiç Ardahan soludunuz mu? O sabah saat dörtte kalktım. İskender Bakkaldan almıştım: Misinamı. Kumluğa doğrusun doğru... Hallefendi haşdorada yüzüme esintisi değmerdiyse namerdim. Sabah öyle... bağ böyle, bostan böyle. Oltamda talihinin anası arvadı... Üç baluk; sarı baluk, asılı kaldı. "
Yusuf Ziya Kaya: Kemal Kaya’nın oğlu. Yusuf’tan büyük iki erkek kardeşi daha vardı. Yusuf Ziya aktifti. Hareketliydi. Enerjisi kendini aşıyordu. Böyle çocukları tanımak ve yönlendirmek her öğretmen istemiymiş Avrupada.
Avukat babası Kemal Kaya, Yusuf’u anlıyordu: Mizacını, kişiliğini, hiperaktifliğini, aşkın enerjisini, aniden yeşermiş çocuksal gelişimini.
Yusuf hızlıydı ve çok iyi yaşamaktaydı...
Yusuf’a yakın bir örnek bulmak istiyorum.
İstiyorum ki Yusufu iyi idraketsin, idrakeden.
Sıradışı çocuklardan biri Toulece Lautrec’dir. Enerjisi boyunu aşmıştır. Bellide bir ekonomik seviyede olmalıdır bu enerjik çocukların.
Lautrec ailesinin desteğiyle mizacının, sıradışı ruhunu dinleyerek Fransız sanatı ve dünya resim sanatında özel bir resim tarzı oluşturdu.
Ben Yusuf’a kendinin Ardahan şiirlerinde değme aynı payeyi biçerim.
Yusuf’u Touluse Kontu Lautrec ile aynı sanatsal bohemyada kadeh kaldırmaya davet ederim.
Meniydim, Lautrec’ti, Yusuftu, Bahattin Sural’dı, Kadir Işık’tı, Metin Onay’dı...
Birde Yusuf’un bu şiiriydi:
Diyerem demerem:
ARDAHAN ÖZLEMİ
Beter özlemişim ben Ardahan’ı
Zarif’i, Tello’yu, bir de Seyran’ı,
İt vuran Mehmet’i, bir de Bayram’ı,
Ağam bırak Ardahan’a gideyim.
Ay yıldızdan ovasına bakayım,
Bir uzanıp, tabyasına çıkayım,
Kartopu sökeyim, teten yakayım,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Hayal meyal otuz sene önceyi,
Gülistan halayı, Tevrat neneyi,
Kars köprüsü ile Cinlidere’yi,
Ağam ön ver Ardahan’a gideyim.
Tırpanı sallayıp, çayır biçeyim,
Yemlik toplayayım, kobuğ sökeyim.
Cincarıözledim, çorba içeyim,
Godo, etme, Ardahan’a gideyim.
Meydanda su içem, doyumu 5’e,
Bir misina atam, belki ilişe,
Ekinler biçilmiş kalmayım kışa,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Ot yananda, uzun Umut koşardı.
Zülküf emi nezarete işerdi.
Rahmetli Korosman sessiz içerdi.
Onlar için Ardahan’a gideyim.
Eğer bele olduğunu bileydim,
Keşke tarlaları icara vereydim.
Andır kalsın, kara ile geleydim,
Godo bırak Ardahan’a gideyim.
Eğer yollamazsan, burada kalırsam,
Hani hastalanır, bitap olursam,
A bu meymenetsiz yerde ölürsem,
Godo, at kamyona, Ardahan’a gideyim.
Siz hiç Ardahan soludunuz mu?
Baban goru hiç soludunuz mu?
- Begim bir arz-uhalim var deyim mi?
- De be babacığım de!
Yusuf’ta oracıkta. Yaşlı, kararmış güneş altında kara bu ihtiyar adam. Halis Özdemir’e gitmişti. Kemal Kaya’ya tafşırmıştılar köydeki cemaat: Halis Özdemir’e git!
Siz Kemal Kaya mısınız? demişsede; Halis Bey, he o benim dememiş miydi güne kör bağem men, kararmış adam sarı Halis Bey.
Halis Bey adamın dilekçesini bayağı bir paraya yazmıştı ve dilekçe direkten dönmüştü. Köylüye hayır etmemişti.
Etmezdi hayır ki, bunu bütün Ardahan: Etmez diye dedi ve dedilerdi.
Hukuku; Kemal Kaya gibi kimseler bilmezdi.
O dilekçeyi ferman tavrı yazardı.
O ipten adam alırdı. Kemal Kaya hakkaten güçlü kuvvatlı avukattı.
Edip Çanakçı geler. Belinde piştoyu. Kemal Kaya’nın hane-i malikine resmen iki gülle sallamadı mı. Jandarmanın ordaydı ev. Jandarma zaten gelmişti. Tutanak tuttu. Polis mahalli idi bunu Kemal Kaya zabta geçirtti.
Efendim meselede ne? Mesele Deli Beyce’nin yeri; iki katlı bir Rus terkedilmişiydi karaya kalsın kime yar olduki.
Edip Bey’in de kamusal taşınmazlara karşı aşırı ilgisi diyelim; o vardı. Koleksiyon yapıyordu gibi gibi gibi...
Kemal Kaya toplumcu demokratlığından ve hocaları toplumcu profesörlerin aşlamaları neticesi. Kamu malını korumak ilke- ilkesini hep benimsediydi.
Yahu! Kemal Bey habervermekli dilekçesi Milli Savunma Bakanlığına yazıldı ya. Edip Bey’in adamları postahanadan Edip Bey’e postalı mektubu habar verdidi.
Yar ki kurban yar! Dünya olaydı o dünya olaydı. Baba oğula orayı bağışlamazdı. Kemal Bey medeni mücadelesinde gene mücadelesindeydi: Ardahanlı bırakır mıydı beyler küs kalaydı.
Kristalde barışılmış ve kadehler Melek Görgün’ün bacakları adetten adeta: DİKİLMİŞTİ.
Üçür!
Üçürmer misin!
Kemal Bey, Edip Çanakçı ve diğerleri üçerdiler: Cam-cama can- cana...
ÜÇÜRMER MİSİN?..
"- Helbet üçüren parasını verür!"
- Ola! Ola can bu akşam üçür na olur!
Gece Kristal’in üçmüşlüğü ile parlement mavi renk geceyledir.
Melek Görgün yoktu yalan söyledim.
Kadın mor, en mor dibde: hesaplar dipkoçanla evvel ezelde... ydi.
" -ÜÇÜR"
" -ÜÇMERİM"
" -ÜÇMER MİSİN? AL SENE ELEYSE!"
" -Ederim etmerim babam paraya konuyu getermer. Halit Bölüğe balığı on liraya behpazar etmiştim. Halit Bölük babamı görünce barakaya kaçtı. Babam bana sat dedi. Babamada aynı fiyatla vermiştim. Limon aldı. Halit Dayıdan onunla beraber filede ekmek vardı. Anneme götürdüm evleye balık salatayla haphazırdı..."
Yusuf demer mi? Hayran hayran dinliyoruz: Bendim, Eski Sinemanın ruhuydu ve daha eski şeyler vardı.
Orayı heç açma babamcan!
yalçıner yılmaz
02-10-2012
ardahan
"O ki; Halit Bölüğün barakaydım. Halit Bölük kurudu. Ben kurudum. Dalıma baktım: Babam."
Yusuf anlatıyor; Kültür Müdürlüğün bahçesindeyiz.
Öztürkler Kasap’ın kaldırımda oturuyordu. Metin Onay benle yukardan gelerdik. Metin Abi, Yusuf Ziya Kaya’ya bir merhaba diyeyim dedi.
Yusuf’u otuzbeş sene vardır temiz görmediğim. Onu en son belki burada: ŞENOGİLİN kasabın yerinde; Eski Sinemanın çöplüğünde çinçin oynarken görmüştüm.
Eski Sinema, Eski Özel İdarenin taşbina, onlarda bizle sohbetteydi. Ve nice eski çocukluk arkadaşlarımız, değilsede: arkadaşlarımızın anıları.
Başlamışız sohbete, Yusuf ırgattan hızlı zoğ gitmişti. Ne bende, ne Metin Onay’da lafalmak niyetimiz oldu.
Söz onun ağzına pekgüzel yakışıyordu. Hisli... ilginç delikanlı Yusuf’a...
"Balıklar elimde gırnaba dalanmış. Gırnapta asılı üç balık fidandı. Siz hiç Ardahan soludunuz mu? O sabah saat dörtte kalktım. İskender Bakkaldan almıştım: Misinamı. Kumluğa doğrusun doğru... Hallefendi haşdorada yüzüme esintisi değmerdiyse namerdim. Sabah öyle... bağ böyle, bostan böyle. Oltamda talihinin anası arvadı... Üç baluk; sarı baluk, asılı kaldı. "
Yusuf Ziya Kaya: Kemal Kaya’nın oğlu. Yusuf’tan büyük iki erkek kardeşi daha vardı. Yusuf Ziya aktifti. Hareketliydi. Enerjisi kendini aşıyordu. Böyle çocukları tanımak ve yönlendirmek her öğretmen istemiymiş Avrupada.
Avukat babası Kemal Kaya, Yusuf’u anlıyordu: Mizacını, kişiliğini, hiperaktifliğini, aşkın enerjisini, aniden yeşeren çocuksal gelişimini.
Yusuf hızlıydı ve çok iyi yaşamaktaydı...
Yusuf’a yakın bir örnek bulmak istiyorum. İstiyorum ki Yusufu iyi idraketsin, idrakeden.
Sıradışı çocuklardan biri Toulece Lautrec’dir. Enerjisi boyunu aşmıştır. Bellide bir ekonomik seviyede olmalıdır bu enerjik çocukların.
Lautrec ailesinin desteğiyle mizacının, sıradışı ruhunu dinleyerek Fransız sanatı ve dünya sanatında özel bir resim tarzını oluştırdu.
Ben Yusuf’a Ardahan şiirlerinden değme aynı payeyi biçerim. Yusuf’u Touluse kontu Lautrec ile aynı sanatsal bohemyada kadeh kaldırmaya davet ederim.
Meniydim Lautrec’ti, Yusuftu, Bahattin Sural’dı, Kadir Işık’tı, Metin Onay’dı...
Birde Yusuf’un bu şiiriydi:
De ginen göröm.
ARDAHAN ÖZLEMİ
Beter özlemişim ben Ardahan’ı
Zarif’i, Tello’yu, bir de Seyran’ı,
İt vuran Mehmet’i, bir de Bayram’ı,
Ağam bırak Ardahan’a gideyim.
Ay yıldızdan ovasına bakayım,
Bir uzanıp, tabyasına çıkayım,
Kartopu sökeyim, teten yakayım,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Hayal meyal otuz sene önceyi,
Gülistan halayı, Tevrat neneyi,
Kars köprüsü ile Cinlidere’yi,
Ağam ön ver Ardahan’a gideyim.
Tırpanı sallayıp, çayır biçeyim,
Yemlik toplayayım, kobuğ sökeyim.
Cincarıözledim, çorba içeyim,
Godo ,etme, Ardahan’a gideyim.
Meydanda su içem, doyumu 5’e,
Bir misina atam, belki ilişe,
Ekinler biçilmiş kalmayım kışa,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Ot yananda, uzun Umut koşardı.
Zülküf emi nezarete işerdi.
Rahmetli Koromsan sessiz içerdi.
Onlar için Ardahan’a gideyim.
Eğer bele olduğunu bileydim,
Keşke tarlaları icara vereydim.
Andır kalsın, kara ile geleydim,
Godo bırak Ardahan’a gideyim.
Eğer yollamazsan, burada kalırsam,
Hani hastalanır, bitap olursam,
A bu meymenetsiz yerde ölürsem,
Godo, at kamyona, Ardahan’a gideyim.
Siz hiç Ardahan soludunuz mu?
Baban goru hiç soludunuz mu?
- Begim bir arz-uhalim var deyim mi?
- De be babacığım de!
Yusuf’ta oracıkta. Yaşlı, kararmış güneş altında kara bu ihtiyar adam. Halis Özdemir’e gitmişti. Kemal Kaya’ya tafşırmıştılar köydeki cemaat: Halis Özdemir’e git!
Siz Kemal Kaya mısınız? demişsede; Halis Bey, he o benim dememiş miydi güne kör bağem men, kararmış adam sarı Halis Bey.
Halis Bey adamın dilekçesini bayağı bir paraya yazmıştı. ve dilekçe direkten dönmüştü. Köylüye hayır etmemişti.
Etmezdi hayır ki, bunu bütün Ardahan: Etmez diye dedi ve dedilerdi.
Hukuku; Kemal Kaya gibi; kimseler bilmezdi.
O dilekçeyi ferman tavrı yazardı.
O ipten adam alırdı. Kemal Kaya hakkaten güçlü kuvvatlı avukattı.
Edip Çanakçı geler. Belinde piştoyu. Kemal Kaya’nın hane-i malikine resmen iki gülle sallamadı mı. Jandarmanın ordaydı ev. Jandarma zaten gelmişti. Tutanak tuttu. Polis mahalli idi bunu Kemal Kaya zabta geçirtti.
Efendim meselede ne? Mesele Deli Beyce’nin yeri iki katlı bir Rus terkedilnişiydi karaya kalsın kime yar olduki.
Edip Bey’in de kamusal taşınmazlara karşı aşırı ilgisi diyelim o vardı. Kolleksiyon yapıyordu gibi, gibi, gibi...
Kemal Kaya Toplumcu demokratlığından ve hocaları toplumcu profesörlerin aşlamaları netcesi. Kamu malını korumak ilke ilkesini hep benimsediydi.
Yahu! Kemal Bey habervermekli dilekçesi Milli Savunma Bakanlığına yazıldıya. Edip Bey’in adamları postahanadan Esip Bey’e postalı mektubu habarverdidi.
Yar ki kurban yar! Dünya olaydı o dünya olaydı. Baba oğula orayı bağışlamazdı. Kemal Bey medeni mücadelesinde gene mücadelesindeydi: Ardahanlı bırakır mıydı beyler küskalaydı.
Kristalde barışılmış ve kadehler Melek Görgün’ün bacakları adetten adeta: DİKİLMİŞTİ.
Üçür!
Üçürmer misin!
Kemal Bey, Edip Çanakçı ve diğerleri üçerdiler: Cam cama can cana...
ÜÇÜRMER MİSİN?..
"- Helbet üçüren parasını verür!"
- Ola! Ola can bu akşam üçür naolur!
Gece Kristal’in üçmüşlüğü ile parlement mavi renkli geceydir. Melek Görgün yoktu yalan söyledim. Kadın morluğu en mor dibde: hesaplar dipkoçanla evvel ezelde kaldı.
ÜÇÜR
ÜÇMERİM
ÜÇMER MİSİN? AL SENE ELEYSE!
Yeni
|
Yanıtla
Tümünü yanıtla
İlet
|
Sil
Gereksiz
Süpür ▼
İşaretle ▼
Taşı ▼
Kategoriler ▼
|
Reklamı kapat
© 2012 Microsoft
Koşullar
Gizlilik Bildirimi
Reklamlarımız hakkında
Tanıtın
Geliştiriciler
Yardım Merkezi
Görüşleriniz
Türkçe
"O ki; Halit Bölüğün barakaydım. Halit Bölük kurudu. Ben kurudum. Dalıma baktım: Babam."
Yusuf anlatıyor; Kültür Müdürlüğün bahçesindeyiz.
Öztürkler Kasap’ın kaldırımda oturuyordu. Metin Onay benle yukardan gelerdik. Metin Abi, Yusuf Ziya Kaya’ya bir merhaba diyeyim dedi.
Yusuf’u otuzbeş sene vardır temiz görmediğim. Onu en son belki burada: ŞENOGİLİN kasabın yerinde; Eski Sinemanın çöplüğünde çinçin oynarken görmüştüm.
Eski Sinema, Eski Özel İdarenin taşbina, onlarda bizle sohbetteydi. Ve nice eski çocukluk arkadaşlarımız, değilsede: arkadaşlarımızın anıları.
Başlamışız sohbete, Yusuf ırgattan hızlı zoğ gitmişti. Ne bende, ne Metin Onay’da lafalmak niyetimiz oldu.
Söz onun ağzına pekgüzel yakışıyordu. Hisli... ilginç delikanlı Yusuf’a...
"Balıklar elimde gırnaba dalanmış. Gırnapta asılı üç balık fidandı. Siz hiç Ardahan soludunuz mu? O sabah saat dörtte kalktım. İskender Bakkaldan almıştım: Misinamı. Kumluğa doğrusun doğru... Hallefendi haşdorada yüzüme esintisi değmerdiyse namerdim. Sabah öyle... bağ böyle, bostan böyle. Oltamda talihinin anası arvadı... Üç baluk; sarı baluk, asılı kaldı. "
Yusuf Ziya Kaya: Kemal Kaya’nın oğlu. Yusuf’tan büyük iki erkek kardeşi daha vardı. Yusuf Ziya aktifti. Hareketliydi. Enerjisi kendini aşıyordu. Böyle çocukları tanımak ve yönlendirmek her öğretmen istemiymiş Avrupada.
Avukat babası Kemal Kaya, Yusuf’u anlıyordu: Mizacını, kişiliğini, hiperaktifliğini, aşkın enerjisini, aniden yeşeren çocuksal gelişimini.
Yusuf hızlıydı ve çok iyi yaşamaktaydı...
Yusuf’a yakın bir örnek bulmak istiyorum. İstiyorum ki Yusufu iyi idraketsin, idrakeden.
Sıradışı çocuklardan biri Toulece Lautrec’dir. Enerjisi boyunu aşmıştır. Bellide bir ekonomik seviyede olmalıdır bu enerjik çocukların.
Lautrec ailesinin desteğiyle mizacının, sıradışı ruhunu dinleyerek Fransız sanatı ve dünya sanatında özel bir resim tarzını oluştırdu.
Ben Yusuf’a Ardahan şiirlerinden değme aynı payeyi biçerim. Yusuf’u Touluse kontu Lautrec ile aynı sanatsal bohemyada kadeh kaldırmaya davet ederim.
Meniydim Lautrec’ti, Yusuftu, Bahattin Sural’dı, Kadir Işık’tı, Metin Onay’dı...
Birde Yusuf’un bu şiiriydi:
De ginen göröm.
ARDAHAN ÖZLEMİ
Beter özlemişim ben Ardahan’ı
Zarif’i, Tello’yu, bir de Seyran’ı,
İt vuran Mehmet’i, bir de Bayram’ı,
Ağam bırak Ardahan’a gideyim.
Ay yıldızdan ovasına bakayım,
Bir uzanıp, tabyasına çıkayım,
Kartopu sökeyim, teten yakayım,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Hayal meyal otuz sene önceyi,
Gülistan halayı, Tevrat neneyi,
Kars köprüsü ile Cinlidere’yi,
Ağam ön ver Ardahan’a gideyim.
Tırpanı sallayıp, çayır biçeyim,
Yemlik toplayayım, kobuğ sökeyim.
Cincarıözledim, çorba içeyim,
Godo ,etme, Ardahan’a gideyim.
Meydanda su içem, doyumu 5’e,
Bir misina atam, belki ilişe,
Ekinler biçilmiş kalmayım kışa,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Ot yananda, uzun Umut koşardı.
Zülküf emi nezarete işerdi.
Rahmetli Koromsan sessiz içerdi.
Onlar için Ardahan’a gideyim.
Eğer bele olduğunu bileydim,
Keşke tarlaları icara vereydim.
Andır kalsın, kara ile geleydim,
Godo bırak Ardahan’a gideyim.
Eğer yollamazsan, burada kalırsam,
Hani hastalanır, bitap olursam,
A bu meymenetsiz yerde ölürsem,
Godo, at kamyona, Ardahan’a gideyim.
Siz hiç Ardahan soludunuz mu?
Baban goru hiç soludunuz mu?
- Begim bir arz-uhalim var deyim mi?
- De be babacığım de!
Yusuf’ta oracıkta. Yaşlı, kararmış güneş altında kara bu ihtiyar adam. Halis Özdemir’e gitmişti. Kemal Kaya’ya tafşırmıştılar köydeki cemaat: Halis Özdemir’e git!
Siz Kemal Kaya mısınız? demişsede; Halis Bey, he o benim dememiş miydi güne kör bağem men, kararmış adam sarı Halis Bey.
Halis Bey adamın dilekçesini bayağı bir paraya yazmıştı. ve dilekçe direkten dönmüştü. Köylüye hayır etmemişti.
Etmezdi hayır ki, bunu bütün Ardahan: Etmez diye dedi ve dedilerdi.
Hukuku; Kemal Kaya gibi; kimseler bilmezdi.
O dilekçeyi ferman tavrı yazardı.
O ipten adam alırdı. Kemal Kaya hakkaten güçlü kuvvatlı avukattı.
Edip Çanakçı geler. Belinde piştoyu. Kemal Kaya’nın hane-i malikine resmen iki gülle sallamadı mı. Jandarmanın ordaydı ev. Jandarma zaten gelmişti. Tutanak tuttu. Polis mahalli idi bunu Kemal Kaya zabta geçirtti.
Efendim meselede ne? Mesele Deli Beyce’nin yeri iki katlı bir Rus terkedilnişiydi karaya kalsın kime yar olduki.
Edip Bey’in de kamusal taşınmazlara karşı aşırı ilgisi diyelim o vardı. Kolleksiyon yapıyordu gibi, gibi, gibi...
Kemal Kaya Toplumcu demokratlığından ve hocaları toplumcu profesörlerin aşlamaları netcesi. Kamu malını korumak ilke ilkesini hep benimsediydi.
Yahu! Kemal Bey habervermekli dilekçesi Milli Savunma Bakanlığına yazıldıya. Edip Bey’in adamları postahanadan Esip Bey’e postalı mektubu habarverdidi.
Yar ki kurban yar! Dünya olaydı o dünya olaydı. Baba oğula orayı bağışlamazdı. Kemal Bey medeni mücadelesinde gene mücadelesindeydi: Ardahanlı bırakır mıydı beyler küskalaydı.
Kristalde barışılmış ve kadehler Melek Görgün’ün bacakları adetten adeta: DİKİLMİŞTİ.
Üçür!
Üçürmer misin!
Kemal Bey, Edip Çanakçı ve diğerleri üçerdiler: Cam cama can cana...
ÜÇÜRMER MİSİN?..
"- Helbet üçüren parasını verür!"
- Ola! Ola can bu akşam üçür naolur!
Gece Kristal’in üçmüşlüğü ile parlement mavi renkli geceydir. Melek Görgün yoktu yalan söyledim.
Kadın morluğu en mor dip’te: Hesaplar dipkoçanla evvel ezelde.
ÜÇÜR
ÜÇMERİM
ÜÇMER MİSİN? AL SENE ELEYSE!
Yeni
|
Yanıtla
Tümünü yanıtla
İlet
|
Sil
Gereksiz
Süpür ▼
İşaretle ▼
Taşı ▼
Kategoriler ▼
|
Reklamı kapat
© 2012 Microsoft
Koşullar
Gizlilik Bildirimi
Reklamlarımız hakkında
Tanıtın
Geliştiriciler
Yardım Merkezi
Görüşleriniz
Türkçe
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.