70 METRE PERDE
Ortaokul ikinci sınıfa geçtiğim eğitim-öğretim yılının sonunda, yaz tatilini geçirmek üzere, her tarafımı heyecan kuşatmış bir halde döndüğüm köyümde, tabii olarak ilk ziyaret edip- elini öpeceğim ve geldiğimden haberi olacak kişi de, ailemin en büyüğü, dedemdi. Minibüsten iner inmez soluğumu, bir dönemdir görmediğim dedemin yanında almıştım. Hal hatır ve karne sorgusundan sonra dedem:
“Sınıfını geçmişin, aferin. Bir de benim sınavımı geç bakalım. Asıl aferin ondan sonra gelecek. Söyle bakayım oğlum, hakikat/gerçek nedir?”
“Bunu bilmeyecek ne var dede. Ben de eyvah yandım, dedem nerede bilmediğim bir şey var, gider bulur onu sorar şimdi diye korkmuştum. Gerçek, beş duyu organımızla algıladıklarımızdır.”
“Bilemedin. Kaldın.”
“Nedir öyleyse gerçek, dede?”
“Oğlum, gerçekle beş duyusu olan insan arasında 70.000 perde var. Hadi git, bir dahaki sene iyi çalış, öğren gel ve aferinimi al.”
Bozulmuştum. Dedem yapacağını yine yapmıştı. Alev alev yanan, domatese dönmüş bir surat ve öne eğilmiş bir başla dedemin odasından çıkmıştım. Annemin yanına gelmiştim gelmesine ama; ayaklarım mı beni getirdi, ben mi ayaklarımı sürüklercesine çekip getirdim, bilmiyordum.
Annemle hasret giderdikten sonra o, bahçeye sebzesine bakmaya, ben de pencerenin perdesini kornijinden çıkarıp katlamaya başlamıştım. 2,4,8,16,32,64,128…. Derken elimde nerdeyse top haline gelmiş, katlanamaz bir yumak oluşmuştu. Bu, böyle olmayacak demiş, çantamdan cetvelimi çıkararak perdenin kalınlığını ölçmüştüm. 1 mm kadardı. 10 perde 1 cm demekti. 100 perde 10 cm, 1000 perde 1 m. Öyleyse 70000 perde 70 m kalınlıkta.
Şaşırmıştım. Düşündükçe şaşkınlığım kat kat artıyordu. Evimizin duvarı,20 -25 cm lik briketten yapılmaydı. Dışarıdaki ne sesi duyabiliyorduk, ne de gelip geçeni görebiliyorduk. 70 metrelik, perdeden de olsa, devasa bir duvarın arkasında ne olup bittiğini nereden bilebilirdim ki?
Dedemin o gün, sorduğu sorunun üzerinden yaklaşık 24 yıl geçmiş, dedemi kaybetmiş ama; sorusunun cevabını, yüzlerce kitap okumama rağmen bir türlü bulamıyordum. O gün, çocukça bir hesapla başlayan arayışım, aradan geçen onlarca yıl hep devam etmişti. Gördüğümün, duyduğumun, kokladığımın, dokunduğumun ve tattığımın yanıltabileceği şüphesiyle hep okuyor, okuyor, okuyordum.
Bu gün, dedem yok. Öleli 19 yıl oldu. Ama ben, onu şimdi daha çok özlüyorum. 70000 mübalağa olarak kullanılmış bir rakammış. Kimileri için 700.000 de olabilir. Kimileri için de 0,0007 mm bile olmayabilir. Gerçekle insan arasındaki perdelerin azalması ya da çoğalması bilgiyle, bilinçle alakalı. Okuyan, okumayı sürekli hale getiren, araştıran için perde sayısı azalırken, okumayı gereksiz gören, araştırmayı kazançsız bir iş addeden için ise perde sayısı katlanarak çoğalmakta. Okuduğum her sayfa gerçekle aramdaki bir perdenin eksilmesiymiş. Meğer dedem bana, “okumayı sakın ha bırakma oğlum” demişmiş.
Ben okuyorum dünyada, dedem seviniyor ahirette. Adım kadar eminim.
Şu an bu yazıyı, okuyorsun ya orada sen, biri var burada sevindikçe sevinen.
msg
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.