BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 22. BÖLÜM
Şimdi diğer arkadaşları da gelince toplantı oldukça kalabalık daha da heyecanla başladı.
Murat:
" Arkadaşlar Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve inkilaplarına tarih sırası ile devam ediyoruz.Önce Teşkilat- ı Esasiye konusunu hep birlikte inceleyeceğiz."
Muhsin Öğtermen
" Peki nedir Teşkilat-ı Esasiye ? Sizlere açıklamak istiyorum.
20 Ocak 1921’de, TBMM tarafından
kabul edilen ilk Anayasa (Teşkilatı Esasiye Kanunudur), TBMM’nin dokuz aylık çalışmasından ; oldukça uzun,zorlu görüşmelerden sonra kabul edilmiştir. Bu Anayasa, dağılan , yok olan Osmanlı İmparatorluğu yerine yeni bir devletin kuruluşunu hukuki yönden belirten ve varlığını sağlayan bir eserdir. Bu yeni Anayasa aynı zamanda milli egemenliği hakim kılan aynı zamanda vatanın kaderine, milli egemenliğin temsilcisi Büyük Millet Meclisi’nin el koymasını mümkün kılan ve onun meşruluğunu da tanıtan, hukuki ve siyasi değeri olan bir belgedir.
20 Ocak 1921’de kabul edilen Anayasa, 23 asıl, bir de ayrı madde halinde iki kısım olarak düzenlenmiştir. Genel esasları kapsamaktadır. Anayasanın kısa oluşu, o zamanın özelliğinden ileri gelmekteydi. Sadece olağanüstü şartları ve acil ihtiyaçları karşılamak için, bu şekilde özel hazırlanmıştı. 20 Ocak 1921 Anayasası bir geçiş dönemi anayasası olarak, Milli Mücadelenin çok dinamik olağanüstü şartlarına uymakta ;aynı zamanda demokratik niteliğinin yanı sıra ihtilalci karakterini de korumaktaydı. Anayasanın ruhunda ve mantığında kuvvetler birliği sistemi hakimdi. Milli iradeyi millet namına temsil eden tek yetkili organın, Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu belirtmektedir. Başkansız bir Cumhuriyet kuran bu Anayasa ile milli irade Meclis tarafından tescil edilmekte ve yürütülmekte, böylece kuvvetler birliği esası, kuvvetlerin şuurlu bir merkezde toplanmasını ve tek bir iradeye bağlanmasını da şart kılınmaktadır.
Müjdat
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun Temel Maddeleri ise şunlardır
1. Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Yönetim usülü halkın kendi geleceğini kendisinin belirlemesi esasına dayanır.
2. Yürütme gücü ve yasama yetkisi, ulusun tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde belirir ve toplanır.
3. Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi’nce yönetilir ve hükümeti "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" adını alır.
4. Büyük Millet Meclisi vilayetler halkınca seçilen üyelerden kurulur
5. Büyük Millet Meclisi’nin seçimi iki yılda bir yapılır. Seçilen üyelerin üyelik süresi iki yıl olupbu üyeler yeniden seçilebilirler. Eski meclisin görevi yeni meclis toplanıncaya kadar sürer.Yeni bir seçim yapılmayacağı anlaşılırsa, toplantı dönemi bir yıl daha uzatılabilir. Büyük Miller Meclisi üyelerinin herbiri, kendini seçen ilin ayrıca bütün ulusun vekilidir.
6. Büyük Millet MEclisi Genel kurulu, kasım ayı başında, çağrısız toplanır
7. Şer’i hükümlerin yerine getirilmesi, bütün yasaların konulması, değiştirilmesi, kaldırılması, antlaşma ve barış yapılması ve savaş kararı verilmesi gibi temel haklar Büyük Millet Meclisi’nindir. Yasalar ve tüzükler düzenlenirken, halkın işine en uygun ve zamanın gereklerine en elverişli din ve hukuk hükümleriyle töreler ve önceki işlemler temel olarak alınır. Bakanlar Kurulu’nun görev ve sorumluluğu özel yasayla belirtilir.
8. Büyük Millet Meclisi, çeşitli bakanlıkları özel yasasına göre seçtiği bakanlar aracılığla yönetir. Meclis yürütme işleri için bakanlara yönerge verir ve gerektiğinde bunları değiştirir.
9. Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca seçilen başkan bir dönem süresince Büyük Millet Meclis başkanıdır. Bu kimlikle Meclis adına imza atmaya ve Bakanlar Kurulu kararlarını onaylamaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu üyeleri, içlerinde birini kendilerine başkan seçerler. Ancak Büyük Millet Meclisi başkanı Bakanlar Kurulu’nun da doğal başkanıdır.
10. Kanun-ı Esasi’nin, işbu maddelerle çelişki teşkil etmeyen hükümleri eskiden olduğu gibi yürürlükte kalmaya devam edecektir."
Zeynep:
20 Ocak 1921 tarihli Anayasa (Teşkilatı Esasiye Kanunu) olağanüstü devrin, olağanüstü şartları içinde çıkarılmış dinamik bir dönemin anayasası demiştik. Daha sonra, şartlar değişmiş, Cumhuriyet ilan olunmuş,Türk devrimi aksiyon evresinden yeniden düzenleme, reformlar evresine yönelmişti. Yeni Türkiye’nin artık yeni bir Anayasaya ihtiyacı vardı.TBMM’nde çalışmalar ve müzakereler sonunda, 20 Nisan 1924’te 105 maddeden oluşan yeni Anayasa kabul edildi.
20 Nisan 1924’te kabul edilen yeni devletin ikinci Anayasası, Milli Mücadelenin kazanılmasından ve Cumhuriyetin ilanından sonra, demokrasi ilkesine değer veren bir anayasa olarak düzenlendi.
Aysun: Bunu biliyor musunuz ?
1924 Anayasası, dayandığı ilkeler bakımından, 1789 Fransızİhtilali’nden itibaren gelişen ferdiyetçi ve hürriyetçi hukuki ve siyasi ideolojiyi temsil etmekte ve aynı zamanda siyasi fikir akımlarının tarihi gelişmesinden de faydalanmaktadır. Bu Anayasa hazırlanırken, 1921 tarihli Anayasanın dayandığı temel esaslardan esinlenilmiştir. Milli egemenlik, tek meclis ve kuvvetler birliği ve meclisin üstünlüğü prensipleri, 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’ndan alınmış ve geliştirilmiştir. 1924 Anayasası, egemenliğin yalnızca millete ait olduğu ve ancak TBMM tarafından kullanılacağı esasına uygun olarak hazırlanmıştır. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olması,ona bir diğer ilahi veya beşeri otorite ve makamın ortak olamayacağınıkabul etmek demektir. Bu ilkeyle egemenliğin milli niteliği 1924 Anayasasında daha belirli bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kayıtsız veşartsız millet egemenliği düşüncesinden hareket eden Anayasanın siyasal sistemi, böylece devlet içinde Büyük Millet Meclisi tarafından temsil olunan; tek kuvvet, tek meclis ilkesine dayanmaktadır. 1924 Anayasasımeclis hükümeti ile parlamenter hükümet sistemi arasında bir köprü görevi görmüştür. 1924 Anayasası, 1921 Anayasasından daha yumuşak bir kuvvetler ayrımına yer vermiştir. Milli egemenlik ve meclisin üstünlüğü sistemini geliştirmiş, Anayasa alanını daha geniş ve yaygın bir şekilde düzenlemiş, kamu özgürlüklerine geniş yer vermiştir.
Bu okuduklarım
İnternetteki Kaynaklardan Yararlanılarak Derlenmiştir
Halide:
Daha sonra Teşkilat_ı Esasiye kanununda beş değişiklik yapılmıştır
:20 Nisan 1340 (1924) ve 491 sayılı Teşkilât-ı Esasîye Kanunu ile de Türkiye hukuk normlarına uygun ilk anayasaya kavuşmuştur. 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye kanunu ( Anayasa)’nda; :1) 11 Nisan 1928 tarih ve 1222 sayılı Kanunla Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun 2, 16, 26 ve 38’inci maddelerinde, :2) 10 Kanunuevvel 1931 tarih ve 1893 sayılı Kanunla Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun 95’inci maddesinde, :3) 5 Kanunnuevvel 1934 tarih ve 2599 sayılı Kanunla Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun 10 ve 11’inci maddelerinde, :4) 10 Kanunnuevvel 1937 tarih ve 3115 sayılı Kanunla Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun 2, 44, 47, 49, 50, 61, 74 ve 75’inci maddelerinde ve :5) 10 Teşrînisânî 1937 tarih ve 3272 sayılı Kanunla Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun, 44, 47, 48, 49, 50 ve 61’inci maddelerinde olmak üzere, beş değişiklik yapılmıştır
Murat:
" Konumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz.Bugünkü toplantımızı her zaman olduğu gibi Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli sözüyle bitirelim diyorum."
Müjdat:
"Ben paylaşmak istiyorum izninizle"
"Tabiii"
===================================================================
Bir millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her çeşit ilminden, buluşlarından, yükselmelerinden faydalanmalıdır. Fakat unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz. (1923 )
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
=========================================================================
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
YORUMLAR
GÜLDESTE
Aşiyan01
efendim bu yazı dizini beğeniyle takip etmekteyim ve bu bölümünüde beğeniyle zevkle okudum emeğinize yüreğinize sağlık bu arada ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutlar sağlıklı neşeli ve mutlu günler geçirmenizi allahtan niyaz eder ellerinizden öperim hocam saygılarımla selamlar
GÜLDESTE
Değerli arkadaşım.
Bu bölüme tam puan verdim. Özellikle ilk anayasayı çok güzel açıklamışsın. Emeğine sağlık. İnşallah tamamlandığında oldukça faydalı bir kitap olacak.
Selam ve sevgilerimle.
GÜLDESTE
Benden de sevgiler ve saygılar Neşe Hanım...
Bu güzel çalışmanızı taktirle karşılıyor ve devamını bekliyorum.
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Bulunduğum bir arkadaş ortamında Anayasal düzen ve demokrasi ile ilgili görüşler paylaşılırken değer verdiğim dostlardan biri şöyle bir ifade kullanmıştı;
-Ben Krallığı çok seviyorum arkadaşlar dedi.
Biraz durakladı, o an herkes hayretli gözlerle birbirine baktı. Sonra sözünün devamını getirdi;
-Ancak Kral ben olursam:))
Hepimiz kahkahalara boğulmuştuk...
Bugün çevremizdeki Müslüman ülkelerin durumlarını hepimiz görüyoruz. Ülke insanları hak ve hürriyetler adına kazanımlar elde etmek ve ülke yönetiminde söz sahibi olmak için birbirlerini öldürüyorlar. Yazınızın bu bölümünü okuduktan sonra Arap Baharının bir halkası da biz olabilirdik demeden geçemedim. Bizim de yıllardır kanayan bir yaramız var elbet. Eskiden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne gizliden oynanan oyunlar artık aşikâr ama bizim derdimiz en azından ülkenin yönetim biçimiyle, kurum ve kuruluşlarıyla ilgili değil. Birlik ve beraberlik içinde İnşallah bir gün hak ettiğimiz huzur dolu günlere de kavuşuruz.
Bilgi veren, dikkat çeken paylaşımını kutluyorum Can Kardeşim. Gönül dolusu selam ve sevgilerimle…