- 201 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YURDU YAŞATMAK İÇİN CAN VEREN BİR KAHRAMAN: FETHİ SEKİN
M. NİHAT MALKOÇ
Yüreği Türklük için çarpan şair Hüseyin Nihal ATSIZ "Kahramanlık" adlı şiirinde gerçek kahramanın portresini bakın nasıl çizmişti: "Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,/Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir./Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;/Kahramanlık: Saldırıp bir daha dönmemektir.//Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından/Koşaradım gitmeli onların arkasından./Kahramanlık: İçerek acı ölüm tasından/İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.//Yırtıcılar az yaşar… Uzun sürmek doğanlık…/Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık;/Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;/Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir."
"Kahraman olunmaz, kahraman doğulur." derler. Öyle de bu dünyada kahraman olmak için yüce bir davası, ölümsüz bir sevdası olmalı insanın. Bu; vatan davası, bayrak sevdasıdır çok kere. Zira uğruna can verilebilecek yüce değerlerdir bunlar. Bugüne kadar nice yiğidimiz bu uğurda gözünü kırpmadan can feda etmiştir. İşte bu kahramanlardan biri de İzmir Adliyesi önündeki görevi sırasında şehit edilen yüce gönüllü bir insan olan Fethi Sekin’dir.
Peki kimdir dillerimize pelesenk olan, gönüllerimizde yaşayan Fethi Sekin?
Ailenin yedi çocuğu içerisinde ilk erkek çocuk olan Fethi Sekin, 1973 senesinde Elâzığ’ın Baskil ilçesinin Doğancık Köyü’nde dünyaya açmıştı gözlerini. İsmini evliyadan Harputlu Fethi (Fatih) Ahmet (Şeyh-i Kâinat) Baba Hazretlerinden almıştı. Ta çocukluğundan beri başı hep dikti, göğsü hep ilerideydi. Devletine ve milletine yürekten bağlıydı o. Büyüklerine saygıda asla kusur etmezdi. Yardımseverlikte sınır tanımazdı. Dürüsttü, mertti, güvenilirdi, hep iyimserdi; harbi bir delikanlıydı. Daima aktifti, heyecanlıydı, çalışkandı, yorulmak nedir bilmezdi. Zekiydi, güçlü bir hafızası vardı. Hayatın hep merkezindeydi. Azimli ve kararlıydı, zira doğru bildiği yoldan ayrılmazdı. Hakikatin izini iz etmişti kendisine.
Polisliği bir meslek olarak değil bir ideal olarak gören Fethi Sekin’in Kilis’te başlayan meslek hayatı devamında Bingöl’de, daha sonra da İzmir’de devam etmişti. Her işte farkını fark ettiren, her yerde ve her zaman aranan bir insan olan Sekin, İzmir’in motosikletli şahiniydi. İzmir’in Fethi’siydi o. Sonu da İzmir oldu. Şerefiyle şehit oldu Ege’nin incisinde.
Fethi Sekin, hayatın gayesini bu fani hayatta şerefle yaşayıp onu şerefle bitirmek olarak görüyordu. Çünkü dünyaya bir kere geliniyordu. Gelmişken iz bırakmak gerekirdi. O yaşadığı örnek hayatla yaşadıkça büyümüştü. Öyle ki o tabutuna sığmayacak kadar büyüktü. Önce vatan ve millet, sonra ana ve yâr diyendi o. Ezan dinmez, bayrak inmez, şehit ölmez diyendi o. Son nefesine kadar bu düşüncelerle yaşadı ve bu uğurda son nefesini verdi.
Fethi Sekin bu millete ve bu güzel vatana büyük bir aşkla ve muhabbetle bağlıydı. Zira bir dünya cennetiydi bu bereketli topraklar. Bütün şehirler, köyler ve yaylalar onundu. Bütün anneleri annesi, bütün çocukları kendi çocukları gibi biliyor, konuştuğu insanlarla kısa zamanda muhabbet köprüleri kuruyordu. Zira o sadece Zeynep Dilâ’nın, Burak Tolunay’ın ve Nisa Nur’un babası değildi. Gelecekte bu vatana hizmet edecek, gerekirse yurdu için can verebilecek, milliyeti ve cinsiyeti ne olursa olsun, bütün çocuklar onun gözbebeğiydi.
Fethi Sekin anadan, babadan ve atadan gakkoştu. Azizler yurdunun bir ferdiydi, Göllübağ’ın gülüydü o. Hayata ve geleceğe dair hedefleri ve idealleri olan zıpkın gibi bir delikanlıydı. Harput’un tertemiz havasını solumuş, buz gibi çeşmelerinden kana kana içmişti.
Fethi Sekin, on beş yılını büyük bir huzurla ve sükunla geçirdiği şanlı İzmir’in dağlarında açan çiçekti. Kokusu Türkiye’nin bütün çiçeklerinin terkibiydi. Güldü, karanfildi, lâleydi, yasemindi, nergisti, gelincikti, nilüferdi, sardunyaydı, kasımpatıydı, ezan çiçeğiydi. Hain eller, hain emellerini gerçekleştirmek için o çiçeği toprağından ayırıp kuruttular.
Fethi Sekin, Anadolu’nun bağrından, gakkoşlar diyarından kopup gelmiş bir çığdı. O Kürttü ama Kürtçü değildi. Vatanı sevmekti yegâne ülküsü. Tek vatan, tek millet, tek bayrak onun yegane arzusuydu. O yüzden kardeşi kardeşe düşürenlerin safında hiçbir zaman olmadı.
Fethi Sekin bu aziz milletin, Türk milletinin değerleriyle değerlenmişti. Anne babasında gördüklerini yaşamayı ve yaşatmayı gaye edinmişti. Bunlar sevgiydi, saygıydı, hoşgörüydü, sabırdı, dostluktu, edepti, dayanışmaydı, sadakatti, diğerkâmlıktı, merhametti...
Fethi Sekin vatanını, milletini, dinî ve milli değerlerini muhafaza etmek için ölüme seve seve koşacak kadar büyük bir kahramandı. O vatan için ölmeye yeminliydi. Bunun içindir ki göğsünü siper ederek namertlere geçit vermedi, bir dağ gibi karşılarında durdu.
İzmir Adalet Sarayı C Kapısı’nın güvenliğinden sorumluydu Fethi Sekin . Tarih 5 Ocak 2017... Vakit ikindi suları... Kalleş pusudan haberi yok kimsenin. Ve bomba yüklü bir aracın hakim ve savcı araçlarına ayrılan otoparka girme teşebbüsü... Hiç izin verir mi Fethi Sekin? Teröristler kaçar ama o da onları takip eder. Fethi Sekin, mermisi bitene kadar teröristlerle çatışır. Yedek şarjörünü almaya giderken hain bir kurşunla dünya çilesini bitirir. En sonunda peygamberin müjdesine mazhar olur. Şehitler hıyabanının gölgesinde yerini alır.
Fethi Sekin yurdu yaşatmak için hiç tereddüt etmeden can veren bir kahramandı. O şimdi sonsuzluk uykusunu uyumakta, kıyamet sabahını beklemektedir. Bu güzel ülkede Fethi Sekinler bitmez; bir Fethi Sekin ölür, bin Fethi Sekin doğar. Şimdi ülkemizin gözbebeği olan Emniyet Teşkilâtındaki her bir polis birer Fethi Sekin’dir ve de mesai kavramı gözetmeden gece gündüz her daim görevinin başındadır. Hainler böyle bilsin ve ayaklarını denk atsın.
Fethi Sekin Türkiye demekti, ay yıldızlı al bayrak demekti, bağımsızlık öykümüzü anlatan İstiklâl Marşı demekti. Fethi Sekin bu zamanın Seyit Onbaşı’sı, Sütçü İmam’ı demekti, Şahin Bey (Üsteğmen Mehmed Said Bey) ’i demekti, Yörük Ali’si demekti. Gördesli Makbule’nin, Kara Fatma’nın, Nene Hatun’un, Satı Çırpan’ın , Nezahat Onbaşı’nın erkek hâli demekti. Ona sıkılan kurşun Türkiye’nin birlik ve beraberliğine sıkılmıştı. Ona sıkılan kurşun huzur ve refahımıza sıkılmıştı. Ona sıkılan kurşun gönderde nazlı nazlı süzülen şanlı bayrağımıza sıkılmıştı. Ona sıkılan kurşun 85 milyon Türk vatandaşına sıkılmıştı.
Ecdadımızın bizlere emaneti olan, şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatanı canı pahasına koruyan ve gelecek nesillere tertemiz teslim etmek için canını veren Fethi Sekin kara toprağa değil çok sevdiği milletinin tertemiz kalbine gömüldü. Cenazesinde Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Anamur’a kadar on milyonlarla birlikte gökler bile ağladı.
Dünya hayatı bir varsın , bir yoksundan ibarettir. Buna bir varmış, bir yokmuş da diyebiliriz. Kimi yaşarken ölüdür, kimi ölse de yaşamaya devam eder. Bütün mesele nasıl yaşadığın meselesidir. Dünyada iz bırakanlardır gerçekte yaşayanlar. Ötesi lâf-ı güzaftır.
Gerçek bir kahraman olan Fethi Sekin, kanlı teröristlerin üzerine atılarak korkaklığı öldürdü; cesareti, vatan sevgisini yaşattı. O, aslında 5 Ocak 2017’de ölmedi, yeniden doğdu. Çünkü ölmek hakikatte sonlu hayattan sonsuz hayata doğmaktır. Yunus’un deyimiyle “Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası.” ," "Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil."
Söz konusu vatansa gerisi tereffuattı onun için. Onun içindir ki son kurşununa kadar hainlerle vuruşarak namertlere geçit vermedi; şahadet şerbetini bir an bile düşünmeden, tereddüt etmeden iştiyakla ve büyük bir gururla içti. Son nefesinde "Vatan sağ olsun." diyerek ve de kelime-i şahadet getirerek mübarek ruhu en şerefli mertebe olan şehitler makamına yükseldi. Sonsuza giderken canından çok sevdiği eşine ve çocuklarına veda bile edemedi. Fethi Sekin, ay yıldızlı formasını kendisine kefen yaptı. Canından aziz bildiği vatanını çocuklarına ve eşine tercih etti. Türkiye de ona vefasını gösterdi. Onun adı ülkemizin dört bir yanındaki camilerde, hastanelerde, öğretmenevlerinde, okullarda, kütüphanelerde, parklarda, bahçelerde, cadde ve sokaklarda, en önemlisi de yüreklerde yaşatılıyor. Anne babalar çocuklarına onun adını veriyor ki onlar da bu büyük kahraman gibi cesur ve vatansever olsun.
Fethi Sekin, tıpkı Trabzonlu Eren Bülbül ve Niğdeli Ömer Halisdemir gibi vatan için doğmuştu. Son nefeslerini de vatan için verdiler. Onlar ki ruz-i mahşerde alınları ak olacaktır. Fethi Sekin ölmedi, ölümsüzlere karıştı, ölümsüzler arasındaki mümtaz yerini aldı. Ölümünün 6. yıl dönümünde kendisini rahmet ve minnetle anıyoruz. Aziz milletimiz kendisi için fedakârlık edenleri asla unutmaz, başına taç yapar. Fethi Sekin’i de unutmayacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.