- 163 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Kendi Zatının Mucizeliği
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Kur’ân’dan sonra en büyük mucizesi kendi zâtıdır. Yani, onda bir araya gelen üstün ahlaki özellikleridir. Her hali ve özelliğiyle en yüksek mertebede olduğunu, dostları değil düşmanları dahi onaylamıştır.
Onun ahlakına yetişilmesi mümkün değildir. Çünkü onun ahlakı bizzat Kur’an ahlakıydı. Birçok insanın kendisini zannettiği gibi değil, gerçek manada Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de emrettiği gibi ahlak sahibi olmuştur. Bediüzzaman Hazretlerinin gayet veciz ifade ettiği gibi, adeta Kur’an-ı bir insanın cildi gibi benliğine kuşatmış, damarlarındaki kan gibi zerrelerine nüfus ettirmiştir.
Bu bakımdan bizler de Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı kendimize örnek almalıyız. Onun hayatının gayesi olan bütün üstün özellikleri kendimize mal etmeliyiz. Onun hayatının satır ararlarını iyi okumalı ve öğrenmeliyiz. Çünkü o zatın bütün hal, hareket, fiilleri, hayat tarzı ve mucizeleri incelendiğinde, diğer peygamberler dâhil, peygamberliğe en layık olan kişinin Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm olduğu anlaşılacaktır.
Ayrıca o insanların hepsinden fazla metanetli, sabırlı, korkusuz, kahraman ve Cenab-ı Hak’ka tam teslim olan bir kişidir. Bütün bu meziyetler onun önderliğini, erişilmezliği ni büyük bir dava adamı ve ahlak sahibi olduğuna şahadet ediyorlar. Hatta düşmanları bile peygamberlik davasını tasdik etmedikleri halde onun ahlakça çok yüksek olması sebebiyle kendisini "Muhammedü’l-Emin" yani güvenilir Muhammed diye lakap takmışlardır.
Bir zatta toplanmış olan yüksek ahlaki değerlerin birleşmesinden izzeti nefis, haysiyet, şeref, vakar gibi, hasis, alçak şeylere tenezzül etmeye müsaade etmeyen yüksek haller ortaya çıkar. Bu bakımdan, bir zatta bir araya gelmiş olan yüksek ahlak yalan, hile gibi alçak halleri reddeder. Evet, yalnız kahramanlıkla tanınan bir zat, kolay kolay yalana tenezzül etmez. Hele bu insan Resul-i Ekrem Aleyhis salâtü Vesselâm gibi yüksek ahlakın bütün özelliklerini kendisinde toplayan bir zat olursa, nasıl yalana ve hileye tenez zül eder; imkânı var mıdır? Bu kesinlikle mümkün değildir.
Kâinatın Efendisi Aleyhissalatü Vesselamın bir özelliği de kendi kendine güneş gibi bir delil olmasıdır. Nasıl ki, güneş etrafını aydınlatırken kendinin görülmesine de kaynaklık etmektedir. Aynen bu şekilde Resul-i Ekrem Aleyhis salâtü Vesselâmın bütün hayatı insanlara yol gösterici olarak rehberlik ettiği gibi kendinin varlığı bir mucize olarak Allah’ın varlığına da delil oluşturmaktadır.
Hazreti Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın çocukluğundan peygamberlik vazifesini aldığı kırk yaşına kadar geçirmiş olduğu gençlik devresinde bir hilesi, bir emanete hıyaneti görülmemiş ve bir yalanı işitilmemiştir. Eğer o Zatın yaratılışında, tabiatında bir fenalık, bir kötülük hissi ve meyli olmuş olsaydı, muhakkak gençliğinin heyecanı ve yö neltmesiyle dışarıya çıkardı. Hâlbuki bütün hayatı incelendiğinde istikametten ayrıldığı, iffetsizliğe bulaştığı, bir kez olsun yalan söyleyip, başkalarını aldattığı görülmemiştir. Böyle bü yük bir davayı omuzlayan bir insanın en küçük bir açığını bulmaya hayatını adamış birçok insan, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın hayatını didik didik ettikleri halde en ufak bir yanlış bulamamışlar, hatta onun davasını kabul etmedikleri halde peygamberliğinden önce ve sonra yine mallarını ona emanet etmişlerdir.
İlim adamlarının da tespitine göre, yaş kırka vardığında, insan iyi olsun, kötü olsun o güne dek nasıl bir ahlak yapısına sahip olmuşsa artık onda bu huylar, meleke haline gelip, benliğine yerleşir ve artık bunların terki mümkün olmaz. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın kırk yaşına ulaştığında yaptığı bu büyük inkılâpta en büyük delili çocukluğundan itibaren benliğine yerleşmiş olan doğruluk ve güvenilir olması idi. Bu bakımdan Kâinatın Efendisi Aleyhissa latü Vesselamın doğruluk ve güvenilir olması, peygamberlik davasına en büyük bir delildir.
Ayrıca okuma yazması olmadığı halde, Kâinatın Efendisi Aleyhissalatü Vesselamın geçmiş peygamberler ve kavimlerin yaşadıklarından sanki bizzat görmüş ve onlarla yaşamış gibi haber vermesi halleri, onun zatının büyüklüğüne delil olmuştur.
Diğer taraftan Allah’ın Resülü Aleyhissalâtü Vesselâm, peygamberlik görevinden öncede ümmetine ve insanlığa birçok ilim konusunda açıklayıcı bilgiler vermiştir. Bu devrin en zeki insanları bile bunun üçte birini gerçekleştire mezken onun büyüklüğünü inkârcılar dahi kabul etmek zorunda kalmışlardır. Yahudi ve Hıristiyanların ileri gelen âlimleri dahi onun büyüklüğünü ilan eden ifadeler kullanmışlardır.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bütün üstün özelliklerin kendisinde toplandığı yüce bir zattır. Çünkü Allah’ın güzel isimlerinin kâinatta tecelli etmesi gerekmektedir. Bu açıdan yarattıkları içinden en mükemmelini seçip, bütün üstün vasıfları onda toplayacaktır. Bu bakımdan seçtiği bu zat hayat sahiplerinden olacaktır. Ayrıca şuur sahibi olacaktır. Çünkü yaratılanların içinde en mükemmeli hayat sahibi olanlar, onların da en mükemmeli şuurlu olup, hadiseleri tahlil edip, doğruyu yanlıştan ayırabilme kabiliyetine sahip olan olacaktır. Tabii ki, bu özellikleri taşıyan tek varlık da insandır. Zaten kâinatın en mükemmel varlığı insan değil midir? İnsanlar içinden ise muhatabı insanlığın ve halife un vanın hakkını tam verecek olan Hazreti Muhammed Aleyhis salâtü Vesselâm olacaktır. Çünkü tarih aynasına bakıldığın da Hazreti Âdem’den günümüze kadar hiçbir insan ona yeti şememiş. Onun özelliklerini ve büyüklüğünü yaşadığı dönemde, sonrasında ve günümüzde, onu seven sevmeyen insaf sahibi herkes ortak görüş olarak ifade etmiştir. Çünkü o, geldiği toplumu her şeyi ile tamamen değiştirip, zirveye taşımıştır. Ve bunu yapmaya kimseden korkmadan tek başına başlamıştır.
Bu açıdan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bu âlemin hem çekirdeği, hem de meyvesi olduğunu ve şuan ki, mevcudiyetimizi onun varlığına borçlu olduğumuzu hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız. Kurtuluş biletimizin, onu kendimize rehber yapmakta olduğu da akıllardan çıkarılmamalıyız.
Şimdi de Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın en büyük mucizesini vermeye çalışalım.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.