- 873 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İstanbul Hatırası
İSTANBUL HATIRASI
Sevgili dostum,
Bazı yazarlar vardır. Kitaplarnı defalarca okusan da doyamazsın. Her okumak sana farklı ufuklar açar, blgiler tazelenir. Çıkardığımız ana fikirler daha net olur ya da değişebilir.
Sevgili dostum,
Ahmet Ümit’in “ İstanbul Hatırası” kitabını farklı yıllarda 3. Kere okudum. Sana okuduklarımı anlatmak istedim.
Kitabı Tokat il Halk Kütüphanesini gezerken gördüm ve alıp yeniden okumak istedim. Yıllar önce 2 kere okumuştuım. Unuttuklarımı hatırlamak istedim. Şimdi Yapı Kredi Yayınlarından yayınlanan Ahmet Ümit kitapları daha önce Everest Yayınlarından yayınlanıyordu.
Sevgili dostum,
Elimdeki kitap ilk baskıydı ve 2010 yılında yayınlanmış. Kütüphanenin 46207 numaralı Demirbaş kitabı. Kitap bir hayli yıpranmış. Belli ki çok okuyanı olmuş. 2010 yılın ilk baskı 100.000 adet yapılmış ve Everest Türkçe Edebiyat serisinin 261. Kitabı imiş. Kitap tam 561 sayfa her gün 100 sayfa okuyarak 6 günde tamamladık.
Sevgili dostum,
Kitap seri cinayetler içinde İstanbul tarihini anlatıoyor bize. Kurcusu Byzans ‘tan bu yana İstanbul tarihini okuyarak yeniden keşfediyoruz adeta.
Romanda Topkapı Sarayı Müzesi Müdiresi Leyla Barkın karakteri ile O’nun geniş tarih bilgisi etrafında okuru, Üniversite tarih hocası edasıyla Komiser Nevzat’a tarih mekanları da gezdirerek anlatıyor.
Sevgili dostum,
30 yıl önce Üniversite okuduğumuz İstanbul’da, Okuduğumuz Üniversitenin adı da İstanbul Üniversitesi idi, Üstelik de Fatih Sultan Mehmet’in ilk saray olarak yaptırdığı binada 4 yıl boyunca İktisat eğitimi almıştık. Koskocaman bahçesi zaman zaman bizlere piknik alanı olmuştu. Okurken de tarihi adeta yaşamıştık.Bu kitabı okurken o günleri de andık tabii. O okul halen eğitime devam ederek gelecek nesiller tarih kokusunu hissederek hukuk ve iktisat öğreniyorlar.
Sevgili dostum,
Bu okuyuşumda kitap bize önyargıların insana verdiği zararı anlatıyor ana fikir olarak.
“Değişimin en büyük Düşmanı önyargılardır” .( Shf 433)
“Şu önyargı ne kadar güçlü duygu” (shf 433)
Herkesin herkese önyargı ile yaklaştığı , herkesin önyargılı olarak kin beslediği insanları katil olarak gördüğü, bir zamanlar sevgi ile bağlandığımız ve eş olarak seçeceğimiz insanların zamanla düşmanımız bile olacağı , hatta öldürmek bile isteyebileceğimiz gerçeğini de içinde barındıran bir roman.İnsan yarınlarda ne olacağını bilemezki. Kendi ve çevresinin.
Sevgili dostum,
Yedi tepe üzerinde kurulmuş olan İstanbul, bir kartal başı gibi Boğaza boynunu uzatmış olarak görünür haritada. Kartallarda yüsekten uçar ve asil insanları temsil eder. İstanbul da bu romana göre asil ve dünyanın en güzel şehri olarak anlatılmış.
Sevgili dostum,
Kitap bir ana fikir olarak da “uzaklarda aradığımız katil, belki de en yakınımızda olan insanlardır” fikri de var romanda. Başkomiser Nevzat , günlerdir aradığı seri katillerin en yakın çocukluk arkadaşları olduğunu öğrenince yıkılıyor. Yazar bu şaşkınlığı, hayal kırıklığını sayfalarca ustaca anlatıyor.Çok zamanda hayatta bile insanın katili ya eşi, ya çocuğu ya da en yakını olmuyor mu? Televizyondaki proğramlarda, gazete haberlerinde de okumuyor muyuz? Düşman genelde içimizdeki nefsimiz, çevremizdekki insanlar değil mi? Bunları sorgulamamızı sağlıyor kitap .
Sevgili dostum,
“Yaşadığımız şehrin tarihini bilmemiz lazım. Yaşadığımız şehrin tarihini yok etmeye çalışanlar ile mücadele etmemiz lazım. Bunun için de dernekler kurmak ve kanunlar çerçevesinde mücadele ederlen yanlış anlaşılmamaya da dikkat etmek, kendimizi iyi ifade etmek insanlık gereğidir.” Tezini de romanda güzel anlatıyor yazar.
Sevgili dostum,
Romanları okurken sanki seninle sohbet ediyormuş gibi bir his kaplıyor beni. Romanlarda ana düşünceler üzerinde düşünmek ve ana düşünceyi ararken insan adeta kendini de yeniden keşfediyor. Bu güçlü duygularda hayatı anlamamızı , insanları daha iyi tanımamıza fırsat sunuyor.
Sevgili dostum,
Romanları zaman geçsin diye değil, öğrenmek, tarihi bilmek ve ders çıkarmak senin gibi dostlar ile ana fikri paylaşmak için okuyunca roman okumak ayrı zevk veriyor. Bu sevki de paylamayı sevmeyen insan anlayamaz. Yani bilgi ve sevgi paylaşımını sevmeyen.
Sevgili dostum,
Okuduklarımızı paylaşmak aynı zamanda okuduklarımız kitaplar konusunda ders vermek. İlgisi olan bu mektupları okuyunca insan kendisini Üniversite kürsüsünde ders veren hoca gibi hissediyor. Başta sen de ve okuyanlarda Üniversite kürsüsünde ders almış gibi hissettiklerini söylediler. Yani öğretici olan her şey bir okuldur. Bu roman hakkında yazmak bile...
Sevgili dostum,
İstanbulu semt semt, tarihi ile bir cinayetler serisi soruşturmasından bile olsa öğrenebiliyor insan. Hangi kral ve hükümdar o şehre ne katmış, neler bırakmış, yaptığı eserler ile bizlere ne mesajlar iletmişler bu kitapta daha iyi anladık. Bu kitabı ilerde tekrar okumak niyeti ile bitirdik.
Sevgili dostum,
Kütüphaneler, okurlarını bekliyor. Şimdi modern kütüphanelerde hem çayını iç hem kitap oku. Hem bilgi ile dol. Kütüphanelerde bilgili görevliler ile sohbet etmek de ayrıca öğretici.. Anlayana...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.