- 467 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
MOR MENEKŞELER
Küçükken baharın gelişini duvar içlerinde çıkan menekşelerden anlardık. Mor menekşeleri bizim nesil iyi bilir. Şehirleşme ile kaybettiğimiz güzelliklerdendir. Bir hocamız 16 yıldır baharı unuttum diye dertlendiğinde neler hissettiğini muhtemelen şimdiki kadar anlamamıştık. Bir de küresel ısınma sonrası halimizi görse?
Her neyse... Çocukken karlar yavaştan kalkıp, toprak kurumaya başlayınca dolaşabileceğimiz, oyun ve eğlence imkanı bulacağımız alanlar genişler o bahçe senin bu bahçe benim gâh bir çiçek gâh bir börtü böcek peşinde koşarken bizi en çok sevindiren mor renkli kır menekşelerinin duvar diplerinden boyunlarını uzatmaya başladıklarını görmek olurdu. Derlediğimizde küçücük avuçlarımızın üst kısmına ancak yetişen boyları ile harika bir güzellik sergilerlerdi. Hercai menekşeleri de severdim. Onlara bakarken iç kısımlarındaki renklerde çizgi film karakterleri gibi şekillerin içinde insan ruhlarının varlığını hayal ederdim. Ama onlar bahçelerde özel olarak ekilip ihtimamla yetiştirildikleri için toplamak, avucunuzda hissetmek olmazdı. Baharın, uyanışın sembolü de değillerdi.
İlk çocukluğumu yaşadığım o ilden ayrıldık, baharı es geçen iklimlere sahip yerlerde yaşadık. Menekşeler yıllarca yüreğimde ömrümün en güzel dönemine dair bir anı olarak kaldı.
Yıllar sonra Bursa’ya geldiğimizde bir yakınımızın evinin köşesinde, bir öbek yeşillik dikkatimi çekti. Bu nedir abla dedim?
’ -Hani köyde duvarlarda çıkan menekşeler vardı ya bahar da çıkan, işte ondan’ deyiverdi. Hemen bir iki kök alıp ben de bahçenin bir köşesine diktim. Mevsim yaz gibiydi. Tutup tutamayacağından emin değildim ama nasıl olsa izini bulmuştum.
İlk sene pek varlık gösteremedi. Hatta otların arasında görünmez olmuştu galiba. Aradan bir yıl daha geçti... Bir gün arka balkondan sofrabezi silkeliyorum, şöyle sağ tarafa doğru bir morluk gözüme ilişti. Bursa’nın lodosu malum... Etrafta darada hafif, pahada hafif ne bulursa uçurur getirir önünüze kor. Ben de, eskiden ispirto renkli ambalaj kağıtları olurdu onlardan biri lodosla gelmiş bizim bahçeye konmuş diye algıladım ilk anda. Yaklaşık bir metre karelik bir alan mor renge boyanmış, mosmor olmuş gibiydi. İşimi halledip başımı çevirdiğim anda ki heyecanımı anlatamam. Kalbim sanki yerinden fırlayacaktı. Sadece kalbim değil göğsümle birlikte kendimde balkondan fırlayacakmışım gibi hissettim. O heyecanla nasıl düşmedim hâlâ şaşırıyorum doğrusu. Hayatımda hiç bir şeye bu kadar heyecan yaptığımı hatırlamıyorum.
Sahâbe-i kirâmın, peygamberimizin adı anıldığında ellerini göğüslerine koyarak salavat okuduklarını okumuştum. Bunu o sırada heyecandan âdeta yerinden kopacakmış gibi hissettikleri kalplerinin, göğüs kafesinden fırlamasına engel olma saikiyle, gayri ihtiyari yaptıkları ifade edilmişti. Ben onların neler hissettiğini o an anlamıştım. Çocukluğumun menekşesi bana bu ruh halini yaşatıyorsa, Hz. Peygamberin özlemi onlara neler yaşatmıştı kim bilir?
İlk gençlik yıllarımızda aynı ortamı paylaştığımız arkadaşımı ziyaret için arayıp, müsait misin, bir kahve içmeye gelmek istiyorum diye sordum dün. Cevap; Hemen çayı koyuyorum, gel. Gelmez miyim? Gün boyu, Ömer Seyfettin’in Eskici hikayesindeydi galiba uzun süre Türkçe konuşan birine rastlanmamış ayakkabı tamircisi ile karşılaşan çocuk gibi hiç susmaksızın konuştuk. Sadece kırk yıllık kahvenin değil, artık ’kırk yıllık kahve’ sözününde bir değeri var bizim için. Kardeşim çocukken sakız satmış kutusunu bana hediye etmişti. Satabildiği tek kutu sakızın ambalajı olan teneke kutu hâlâ içinde resimlerimle bir köşede durmaktadır. İnsan, hafızasında gittikçe azalan anıları kadar değer ve ihtimam gösterir eski dostlarına. Öyle kolay kolay ’kim giderse gitsin’ diyemez. Gidenle birlikte kendisinden bir parçanın da gideceğini bilir çünkü.
YORUMLAR
....
Selamunaleyküm
Yüreğinize sağık kaleminiz daim olsun,
.....
yazdıklarınız aşağıdaki şiirime ilham kaynağı oldu.
sizinle paylaşmak istedim
paylaşırken-de teknik hatalar oldu.
hakkınızı helal edin..
duadan unutmayın inşaallah
...........
ESMAİ HÜSNANIN TECELLİSİN DÜŞÜN
.....
Menekşelerin ne alı kaldı,ne moru
İstanbul’da semtlik, vefanın kaderi
Dünlerde saklı,yarınların neşesi kederi
Uzaklıķ yakınlık hissetmedir düşün
Kahvenin hatırı ne ki din kardeşliği
Aynı kıblenin kalplerdeki sırdaşlığı
‘Min hablun variid’ olana yoldaşlığı
Allah için sevenlerin hatırın düşün
YarsuAdım Allah vardır birdir; Gam yok
Esması ile, tecelli dedir her an hak
Cümle kainat diyor-ki;ille hak, ile hak
Esma-i hünsanın kulda tecellisin düşün
yarsuad tarafından 6/12/2020 11:24:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
yarsuad tarafından 6/12/2020 11:25:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
yarsuad tarafından 6/12/2020 11:26:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
yarsuad tarafından 6/12/2020 11:27:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
yarsuad tarafından 6/12/2020 11:30:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
yarsuad tarafından 6/12/2020 3:18:17 PM zamanında düzenlenmiştir.