"TANRISIZ GURBETİN KUŞLARI" isimli şiir 25.8.2017 20:46:24 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Kendini bulmuştum birden İçi kahırla yüklü bir zaman tünelinden geçerken Bu en karanlık gurbetin Hain ellerine düşmüştü o’nu severken Başkası peydah olmuştu etrafın da Sevdiğine yüreği hala yüreğimde solumaktayken Ve "İLK AŞKIN" son faslını yaşamaktayken…
Zehirli anılarla sıvanırmış hep meğer Zamanın duvarları insan anılardan kaçarken Hatta kaçış gibi bir göç'ü gurbete doğru gerçekleşirken Geride ki ayrılık hasreti de gelirmiş senin peşinden Sancısı patlarmış bir zaman sonra da yürek de Tanrısız gurbetin yangın kokulu akşamlarında kaybolurken Bunu anlatmak çok kolay dökülüyor kaleme dilden Ama asıl sen bir de, O hayatı yaşayana sor ve duy acının rengini kendi dilinden...
Gurbetin gözü karadan da kara; Gurbet de fiske kadar bir lafla Bir mezar yeri kazınıyor gibi oluyor adeta İnsanın içinde bir an da Fark edilmeden bile dokunulsa da hani senin o türden bir ayrılık yarana !...
Öyle koyarmış ki insana Dipsiz bir gurbete çıkmış bir kez kara sevdalı o yüreğin Durmazmış kan, asla durmazmış damar da Akacaktır mutlaka, Fışkıracaktır o kan ille de dışarıya ! Seven bir insan yanarak tutuşup kor olunca Sıkmalıymış dişini Öylesi kalleşlikler gurbetin de kırılırcasına ! Denemeli insan kendi tahammül ölçünü delice, Eğer yaşayacaksan sen aynı aşkı olası gün gelip de Döndükten sonra ekmeğin elin de…
Kurşun olurken içinde ilk sevdalı duygular Olanca hamlesiyle gurbet öyle bir kişinin ruhun da patlar ! Ayrılık tetiğine dokunmadan daha Morarmış olur tüm yarınlar ! Hatırladıkça vefasızlıkları hele gurbet hayatın da Yüreğin de yeni yeni yaralar kanamaya başlar Dünyanın öbür başındaymışsın gibi Yüreğine henüz icat edilmemiş nice köz'ler uzatırlar…
Yitik bir aşktan göçerken maziyle birlikte dumanlar Anılardan dayanamayacağın kıvılcımlar sıçramaya başlar Sıfırın binlerce derece halinde ki soğukların başladığı bir an da Ruhun donacak yerde inadına alev alev yanar !... Aşka yenilen varlığının üstüne bir de, Üstüne bir de, Sıladan gelen her ateş topu insafsızca düştüğün gurbete kadar fırlar !...
Yeni yıllarla tanışır o eski yıllar Nikah tazeler akşam seninle kötürüm anılar Tanrısız gurbetin hüzünleri yüreğini yağmalamaya başlar ! Dolaşıp meyhane meyhane Bağışlarsın gençliğini “Dert alan” adlı ucuz bir içkiye Kapatırsın kendini iyiden içinin en derinliklerine Ya da bir efkar lekesinin dedikodu örtüsünün ta diplerine…
Ve gurbetin kalleş kokulu kahpe bir gecesine gizlenip Sine sine gidersin falanca kentli, Falanca isimli, ünlü falanca hanımefendinin, Namı değer kadın kokulu ”Küçük Ev" adresine Ne ki, tek teselli mekanı orası diye, Sığdırmak istersin kendini kiralık sevgilere !...
Biz'den sonra artık burada “Ben” başlar; Tanrısız gurbetin kuşu olmaktır görünür de ki tek suç Üç iş arkadaşı o bataklık ev de aynı gece Ve aynı amaçlı kadınsal eğlence de Esirdiler artık sevgisiz yalnızlıkların o namussuz ellerinde ! Satacaklardı dünyanın anasını kiralanmış bir sevgi gecesinde …
Üçe bölüneceklerdi ayrı ayrı odalarda Doğal olarak ise ayrı ayrı kadınlarla Ayrı ayrı üç mosmor kesilmiş karanlıklar da ! Apayrı dünyalar yaratacaktı herkes kendi adına Bu "Kiralık hayatların" kangren olmuş yapay sevgi odaların da !...
Çekilinmiştir artık "Kiralık" dünyalara O kendi dünyasın da Diğerleri ise kendi dünyalarında Herkes bekliyordu kendi kadınlarını kendi odalarında İçine zorla sığdırdıkları acıları, O mosmor olan odalarının kapılarını kilitlediler artık sonun da…
Geliyordu onun kiralık kadını Yaklaştı, yaklaştı, iyice yaklaştı kiralık kadını ona Deprem olmuş gibi sanilmıştı birdenbire ortalık adeta ! Kan kusmaya başlıyordu sanki, Sanki her canlı organı sağın da, solun da !!!...
Bağırıyordu gurbetçi adam avaz dolusu kendi odasın da; "Ben !..Ben !...Ben !... Ama ben, ben ne çok paramparça !!! Savruluyorum dört bir tarafa !..." Meğerse ne görmüş sevda gurbetçisi karşısın da, Değilmiymiş ölümüne sevdiği o biricik "Papatya !..."
Adeta nutku tutuldu bir an ! Ölüp ölüp diriliyordu sanki durmadan !!!.. Kendi canına eş değer olarak bilirdi sevdiği kızı zaman, Baktı ki yatağın da ki kiralik kadın O ilk aşkım ŞÜKRAN !!!...
Şimdi ki kiralık kadını, Yani kendisine ayrılan hayat kanıydı Şükran ! Yani soluğu soluğunu kadar dokunacak olan Koklamaya, öpmeye bile kıyamadığı hayli bir zaman Üstelik şu an ki gurbetinin tek nedeni bile onun aşkından ?! Öyle daha mutlu muydu soracaktı ona O GURBETÇİ MUTLAKA, YÜREK PARÇALARINI ETRAFINDAN BİR TOPLASA !!!!......
İsmail Hakkı Gürcanok… 15/08/2005 ŞİLE/AĞVA İSTANBUL
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.