"Sır Kapısı" isimli şiir 10.9.2017 12:51:27 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
sıkıntılı bir günümde alıp başımı çıktım şehrin kale burcuna oturdum döndüm yönümü şehre salladım ayaklarımı surdan aşağı sis çökmüştü üzerine. ............. bir an duyar gibi oldum kükrüyordu geçmişten bir ses "bre densiz bu ne cür'et bu ne kılık burç başında ne ararsın bilmezmüsün düşman karşı cenahta okunu geren de seni ta yüreğinden vurup bir hiç uğruna ölende" ......... oysa yoktu ne muhasara ne gaza ne düşman ne gaipten bir ses sadece ben vardım bir de ardımda miyavlayan yavru bir kedicik sevimli mi sevimli melez tekircik başını kaldırmış bekliyordu elimde olan simitdi derdi belli ki açtı istiyordu batan güneşi uğurlarken kulaklarım hala o ses hayal kumandanın gür sesiyle çınlıyordu. ............. hava kararmak üzereydi güneşin kızıllığının loş aydınlığında sise bürünmüştü şehir artık evime dönmeliydim kale kapısından çıkarken kendimi kale kumandanı sanarak ardımda bir çeri varmışcasına yönümü ona dönmek kaşlarımı çatarak sert bakışlarımla sesimi gürleştirip "atıma çabuk eğer vurula gaza var tez haber duyurula" demek geldi içimden başımı bir sağa bir sola sallayıp hınzırca tebessüm ettim gök yüzünün kızıllığı kararmıştı oysa çıkış kapısında çeri meri yoktu kapıya ilişik çağrı butonunu basarak duraktan taksi çağırdım gazaya giden kumandan edasıyla atıma binercesine bindim gözlerimi sır kapısından ayırırken hayal dünyamdan uzaklaşıp önümden su gibi akan yola çevirdim. 270308 mcicek
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.